Bölüm 34: Uyumama sorunsalı

12.5K 774 392
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Yorumlarınızı okurken mutlu oluyorum. 😘😍

*****************

Donuk Zaman biterken, ben de bitmek üzereydim. Birkaç çizik dışında fazla hasar almamıştım fakat yorgunluktan ve ışık kullanımından vücudum titremeye başlamıştı. Kollarım da ağrıyordu.

"Yardımın gerekiyor Işıltı!"

Sesin sahibi olan Curtis'e döndüm. Etrafını sarmışlardı. Değişiklik olsun diye yanında getirdiği oklarla hepsini alınlarının ortasından vurup patates çuvalı gibi yere yığılmalarını sağlarken, pek de yardıma ihtiyacı varmış gibi görünmüyordu.

Gücü kesinlikle nefes kesiciydi. Ben de onun gibi her silahı muhteşem bir şekilde kullanabilmeyi isterdim. Eline keskin nişancı tüfeği aldığında da ıskalamazdı, ok ve yay kullanırken de. Otomatik silahın bile mermileri boşa gitmezdi, tüfeğin fişekleri de. Bir saniyede Jason Bourne* 'dan Katniss Everdeen* ' e geçiş yapabiliyordu.

İşte ben de ışık saçıyorum falan. Toplu katliam silahı gibi ama onunki kadar muhteşem olduğunu düşünmüyorum.

"Zaten iki kere kullandım Curtis! Bir daha yapabilir miyim bilmiyorum."

Sırtındaki ok kılıfından ardı ardına okları çekerken bana bir bakış attı. "Eğer sen yardım etmezsen bunlara yem olabiliriz Sep. Şunların sayısına bak. Cephanem bitmek üzere."

Bana yardım edebilir umuduyla kafamı kaldırarak Derek'e bir bakış attım. AK-47'sinin şarjörünü değiştiriyordu. "Derek?"diye seslendim.

"Bu son şarjör Işıltı. Bir şeyler yapman lazım."

Tanrım! Ben yokken ne halt yiyordunuz siz?

"Çocuklar,"diye seslendim, bana doğru hücum eden Hannibal'ları teker teker vururken. "Gerçekten yapabileceğimi sanmıyorum."

"Benim bir fikrim var,"dedi yanıma gelen Bruce. Çevik bir hareketle, bir anda önümüze fırlayan yaratıkları ustaca doğrarken. Ardından etrafımızı sarmaya hazırlananların da icabına baktı.

"Ne?"diye sordum.

Yüzüne yine o ürkütücü gülümsemelerden biri yerleşirken vücudum gerilmeye başlamıştı bile.

"El bombası. Çokça."

BRUCE'UN EL BOMBASI VAR.

Şaşkınlığım onu eğlendirmiş olmalıydı ki hafifçe güldü. "Bunun gibi zor durumlar için yanımda getiririm."

"Nasıl yani? Cebinde el bombaları ile mi dolaşıyorsun?"

Rahatlıkla omzunu silkti. "Evet."

"Bruce! Şu minik arkadaşları kullanma zamanın geldi bence dostum. Dayanacak gücümüz kalmadı."

Curtis'in uyarısından sonra, Bruce elini cebine attığında hâlâ ona bakıyordum. Kaosun ortasında dikkatim dağılmıştı. Sanki tüm bunlar şaşılacak şey değilmiş gibi, Bruce'un el bombası taşımasına şaşırıyordum.

Birden aldığım darbeyle afalladım. Havada uçtuğumu görmemle yere çakılmam bir oldu.

Kulaklarım o kadar uğulduyordu ki, nefesim kesilmiş gibiydi. Görüşüm netliğini kaybederken bilincimi kaybedecek gibiydim.

"September!"

Haykırışlar kulaklarıma dolarken gözlerimi kırpıştırdım. Üzerime doğru hücum eden dev karaltıları da o anda fark ettim.

Ayağa kalk September! Öleceksin!

İç sesim beni atağa geçirirken, sırtımdaki kılıçları kavradım ve bana doğru uzanmış olan yaratığın kalbine var gücümle sapladım.

ZAMANCILAR ( THE TIMERS) I.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin