Bölüm 28: Grey Malikanesi

14K 984 204
                                    

30 bin okumaya erişmişiz 💃💃💃😻 Hepinize çok, çok teşekkür ederim. Cansınız.

Medyada Adam Grey 🔥

*********************

"Bugünü de atlattık,"dedi Derek, Donuk Zaman biterken.

Kılıçlarımı askıdaki yerlerine geçirdim. "Aynen. Bir çentik daha atabiliriz, bugün de ölmekten kurtulduk takvimine."

Bruce güldü. "Benim eve gitmem lazım çocuklar, görüşürüz sonra."

Aynı anda, senkronize şekilde kafamızı salladık.

"Nasıl hissediyorsun?"

Curtis omzunu silkti. "Fena değil. Gittikçe daha iyi hissediyorum."

Omzuna dokunduğumda gülümsedi.

**************
"Yavaş."

Essie Curtis'in ceketini giymesine yardım ederken, etrafa emirler yağdırmaya devam ediyordu.

"Sepp, çantasını aldın mı?"

Kafamı salladım. Zaten sırtımdaydı büyük sırt çantası.

İçindeki 22 lik silahı görse Essie, ne tepki verir acaba?

Derek'in içeri girmesiyle bakışlarım onu buldu. Elinde beyaz bir kağıt tutuyordu.

"Doktordan reçeteyi aldım. Başka bir şey kaldı mı?"

"Kalmadı galiba."dedi Essie, etrafa bakınırken.

Curtis'le göz göze geldik, bana göz kırptı.

"Haydi gidelim o zaman."

Derek'in koluna girmesiyle Curtis daha rahat yürüyebiliyordu.

Gerçi iyileşmiş sayılırdı. Donuk Zaman sağ olsun. Sadece ihtiyacı olan bir iki Donuk Zaman daha. Eski haline döner sonra.

Tabii, bir sonraki olaya kadar.

İç çektim. İç sesim haklıydı.

Başımızdan bela eksik olmuyor ki. Kara delik yetmezmiş gibi, şimdi kendi dünyamızda bile bir huzur, bir rahat yok.

Arabaya ulaştığımızda Derek her zamanki gibi Mercedes'inin sürücü koltuğuna yerleşmişti bile. Ben de yanındaki yolcu koltuğuna kuruldum.

Essie ve Curtis kumrular gibi arkada sarmaş dolaş oturuyorlardı.

"Curtis bir iyileşsin, parti verelim,"dedi Essie her zamanki heyecanıyla.

Partilik havamız mı var? Öldürülmemeye çalışıyoruz.

"İyi fikir,"dedi Curtis. Sevgilini desteklemesen olmaz zaten.

"Ama önce güzelce uyusun ve dinlensin,"

Essie'nin cümlesinin hemen ardından gelen şapırtılı öpücük sesiyle suratımı buruşturdum.

Vıcık vıcık, ne o öyle.

İki gün sonra...

Grey malikanesine vardığımda heyecandan ve stresten başıma ağrı girmişti. Nefes almakta bile zorlanıyordum.
Ne olur panik atak başlamasın!

Derin bir nefes aldıktan sonra kapının işlemelerle bezeli oymalı tokmağı üç kere çaldım.

İçimden saymaya devam ediyordum, rahatlayabilmek için. Olması gerekenden bile fazla stres yapmam da hiç yardımcı olmuyordu.

ZAMANCILAR ( THE TIMERS) I.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin