41. BÖLÜM: KAYIP İNCİ

704 59 1
                                    

"Gözlerini kapat," diye fısıldadı kollarını iki büklüm olan vücuduma dolarken. "Ve uçsuz bucaksız bir sahil hayal et," burnunu saçıma gömüp derin bir nefes çekerken devam etti. "Yanındayım, sana aynen böyle sarılıyorum."

Gözlerimi yumdum. Hayal ettim, uçsuz bucaksız bir sahili. Sonra bizi... "Yanımdasın, bana sarılıyorsun," Kendimin bile zorlukla duyduğu fısıltım beynimde yankılanırken kapalı gözlerimden sızan iri yaş taneleri yanaklarıma düşüyordu. Dört saatlik araba yolculuğunun çoğunu karanlık bir sessizlikle geride bırakmıştık.

Başımı cama yaslayıp sürücü koltuğunda ifadesiz bir yüzle oturan babama göz attım. Yol boyu ne yüzünden birşeyler çıkarabilmiştim ne de soluğunun ritminin değiştiğini duymuştum. Merak ettim, Eymen karşıma çıkmasaydı söylermiydiler, diye merak ettim. Sadece düşünmekle kaldım. Alacağım cevaplardan korkarak sessizliğimi sürdürdüm.

Geçen yarım saatin ardından tanıdık sokağa girdik. Daralan göğsümdeki baskı artarken annemin olanlardan haberi olup olmadığını bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum. Tek istediğim bana her şeyi en başından anlatmalarıydı.

Arabanın durduğunu fark ettiğim yağan yağmura aldırmadan arabadan indim. Kapının henüz önüne gelmiştim ki, kapı açıldı. Annemin solgun yüzünü gördüğümde, boğazımda, unutmaya çalıştığım düğüm büyüdü.

Kollarını açarak bana doğru atıldığında geri çekilecek mecali kendimde bulamadığımdan tepkisiz kalmayı seçtim. Anne kucağı... Meğer ben bu duyguyu hiç tatmamışım. Bir taklidin herşeyden bir haber rolcüsü olmuşum. Meğer ben, asla ben olmamışım.

Geri çekildiğinde hiçbir şey söylemeden içeri girdim. İkili koltuğa adeta yığılırken annemin ardımda kalan adım sesleri yavaştı. Karşıma oturmak yerine önümde dizlerinin üzerine çöktü. Gözleri dolu doluydu. Saçları her gergin olduğunda karıştırdığı gibi dağılmıştı.

"Iraz..." diye söze başladığında dayanamayıp "Bana adımla seslen!" diye bağırdım.

Bir süre sessiz kalıp öfke ve acıyla karışmış gözlerimi izledikten sonra, "İnci," dedi.

Gözlerim doldu ve sabırsız yaş taneleri saniyeler içinde yanaklarımı ıslattı.

"Canı çok yandı," diyebildim hıçkırıklarımın arasından. "Unutturacağım onu dedim, daha çok acı çektirdim."

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Yemin ederim, sana söylemek istedim. Ama..."

"Neden söylemediğini duymak istemiyorum. Bana sadece her şeyi anlat." Dediğimde ayağa kalktı.

Masanın üzerindeki bardağa sürahiden su doldurup bana uzattı. Bardağı aldığımda gerileyerek karşımdaki koltuğa oturdu. Suyu içmeden geri masaya bıraktığı gördüğünde huzursuz bir nefes çekti ve anlatmaya başladı.

"Bundan 11 yıl önce kızımı kanserden kaybettim. Öldüğünde henüz 7 yaşındaydı. Adı Iraz'dı. Onu kaybettiğimiz gün sen de bana bir trafik kazası geçirmiş çalıştığımız hastaneye getirilmiştiniz. Baban kaza esnasında ölmüştü ancak kendini siper ederek seni koruduğundan sen gayet sağlıklıydın. Ancak beynin için aynı şeyi söyleyemem. Başına güçlü bir darbe almış, yaşadığın travmatik olay ile hafızanı kaybetmiştin. Belki günler, belki aylar, belki de yıllar sonra geri hatırlayacağın şekilde unutmuştun herşeyi. Gördüğün kabuslar, baş ağrıların... Hepsi bu yüzden." Durdu ve tepkisizliğimi izledi. Birşey söylemeyeceğimi anladığında devam etti. "Sen o gün yetim kalmıştın İnci. Kimsen kalmamıştı. Aslında vardı seni herşeyden koruyup kollayacak biri. Ancak bunun için çok küçüktü. Küçük Asaf Eymen Karabulut sana bakamazdı. Bu yüzden biz sana sahip çıkmaya karar verdik. Adını ve soyadını değiştirdik. Kızımın yaralarını seninle sardık. Senin yaralarını sardık." Devam etmesine izin vermeden araya girdim.

"Hayır, siz benim yaralarımı sarmadınız. Onları unutmamdan faydalandınız." O an onlardan nefret edebilecek kadar öfkeliydim. "Biliyordun değil mi? Eymen'in benim için o acıları çektiğini biliyordun."

"Biliyordum." Kısık sesini duymam herşey için yetmişti. Koltuktan kalkıp odama çıkarken hiçbir şey söylemedi.

Karanlık odaya girdiğimde nefes almak için uğraştım. Yapamadım. Annem onu hatırlamayacağım kadar küçükken ölmüştü. Babam kendini bana siper eden zalim bir adamdı. Eymen bunca acıyı benim yüzümden çekmişti. Ve ben İnci'ydim. İnci Livan.

Bulut'un kayıp İnci'si.

🌊🌊🌊🌊

Yazmayalı uzzuuuun zaman oldu. Sebebi kitabı baştan sona okumam ve okulların açılması oldu. Ancak yazabildim bu bölümü. Umarım beğenirsiniz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere🖐🖐🖐.

DENİZ KABUĞU ~ Zehra Sağır

18.12.2018

DENİZ KABUĞU Место, где живут истории. Откройте их для себя