Bölüm 26 : Seni seviyorum

408 34 24
                                    


"Defnee kalk artık."

Duyduğum tanıdık sesle gözlerimi açtığımda o sıkıcı tarih dersinin bittiğini anlayarak şükrettim.

"Tamam kalkıyorum." Diyerek ayağa kalktım ve Sophi'nin koluna girerek sınıftan çıktım. Öğle arasıydı ve karnım çok acıkmıştı. Bir an önce yemekhaneye gitsek iyi olacaktı.

Hızlı adımlarla merdivenleri çıktık ve gayet uzun olan sıranın en arkasına geçtik. Hemen önümüzde Emma'nın olduğunu fark ettiğimde kusma isteğim gelse de kendimi tutabilmiştim. Bugün sabah, olanları Sophi'ye anlatmıştım. Önce beni haklı bulsa da o da Bill gibi düşünüyordu.

"istersen kantinde de yiyebiliriz."

Sophi kulağıma fısıldadığında durumu fark ettiğini anladım ve kafamı olumlu anlamda sallayarak kantine doğru yürümeye başladım. Bill'in dediklerini iyice düşünmüştüm ve bugün Tom ile Emma'nın hâla eskisi gibi samimi olup olmadıklarını görecektim. Ama aksi gibi Tom bugün okula gelmemişti ve beni de hiç arayıp sormamıştı.

Kantine geldiğimizde 2 tost ve limonata sipariş edip boş bir masaya geçtik. Önümdeki sandalyeyi çekerek sinirle yerime oturduğumda Sophi de karşıma oturdu ve konuştu :

"Neyin var Defne ?"

"Hiçbir şeyim yok." Diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Sorun Emma mı ?"

"Hayır sorun Tom. Bill, onun bugün okulda benle konuşacağını söylemişti ama beyefendi okula bile gelmedi. Tom'un aklında ne var ne yapmaya çalışıyor gerçekten merak ediyorum."

Sophi'nin ne diyeceğini bilemiyor gibi bir hâli vardı. Zaten ne diyebilirdi ki. Ben de ne düşüneceğimi ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilemez olmuştum artık. Ama Tom'un bu umursamaz tavırları onu affetmem konusunda beni düşündürüyordu.

"Bence sen şimdilik Tom'a değil önündeki tosta odaklan. Çünkü karnının sesini ben bile duyuyorum."

Sophi gülerken ona hak verdim. Karnım çok acıkmıştı ve midem bunu herkese duyurmak istercesine haykırıyordu resmen. Tostumu aldım ve yemeye başladım. Hiç öyle morali bozukken, stresliyken veya kafası karışıkken yemek yiyemeyen insanlardan olamamışımdır. Benim iştahım hep yerinde olurdu genelde.

*•°*•°*•°*•°*•°*•°*•°*

Çalan zil ile ayaklandım ve eşyalarımı toplamaya başladım. Tahmin ettiğim gibi Tom öğleden sonra da gelmemişti okula. Hasta felan da değildi. Aksine Emma ileyken turp gibiydi maşallah. O zaman niye gelmemişti ki ? Bill de bir şey söylememişti zaten. iyice sinirlenmeye başlıyordum artık.

Sophi ile vedalaştım ve servise doğru ilerledim. Çok sinirliydim ve daha fazla bu konu üzerinde düşünmek istemiyordum. Hem Bill de yalan söylemişti bana. Ben de aptal gibi inanmıştım. Tom gibi birinden ne bekliyordum ki zaten.

"Defne bekle."

Bill'in sesini duymamla elini omzumda hissetmem bir oldu. Ne diyorduk biz buna ? iyi insan lafının üstüne gelir mi yoksa iti an çomağı hazırla mı ? Sanırım ikinci şık daha uygundu.

"Ne var Bill ?" diyerek arkamı döndüm.

"Biraz yürüyelim mi ?"

Salak gibi yüzüne bakıyordum. Ciddi miydi gerçekten ?

"Hayır bence yürüyerek kendimizi yormaya hiç gerek yok. Servisle de eve gidebiliriz. Zaten hemen eve gitmek istiyorum" dedim gözlerimi devirerek. Servisin çalışma sesiyle şoförün sesi de duyuldu

Almanya Sokakları Onde histórias criam vida. Descubra agora