Bölüm - 35 ~ Final 1/5

381 15 15
                                    

34. Bölümden

"Sakin ol" dedi Baekhyun kahverengi tutamları çekiştiren elleri oradan ayırırken. Ne yazık ki teselli edecek bir nokta bulamıyordu. Luhan haklıydı. Yanlış kişiye aşık olmuştu. Kris Sehun için ölüp biterken, Luhan'ı Çin'den buraya gelmeye ikna etmişken, olan şeyler kamera şakası gibiydi.

Baekhyun telefonunu çıkarttı ve internete girip bir şeyler yapmaya başladı. Luhan ağlamaktan ve havasızlıktan kızarmış yüzünü dizlerinden kaldırdı ve ona baktı.

"Ne yapıyorsun?"

"Yarın saat 23:00'da Seul'den Kanada'ya uçak var. Onu da al git buradan" dedi Baekhyun büyük bir ciddiyetle. Luhan tamam dese biletleri almak için hazırda bekliyordu.

"Saçmalama Baek" dedi Luhan eliyle saçlarını karıştırarak. "Kris bizi orada bulamaz mı sanıyorsun? Hem Sehun'u hangi bahaneyle dünyanın öteki ucuna götüreceğim?" Luhan yüzünü tekrar dizlerine gömdü ve ağlamaya devam etti. Baekhyun ne derse desin sakinleşmeyen kardeşinin saçlarını okşadı, sırtını sıvazladı, saçlarını yolmasını engelledi, onunla birlikte ağladı, her şey düzelecek ilk aşkının peşinden koş dedi. Ne kadar yapabiliyorsa o kadar teselli etti. Kaç saat öyle kaldılar ikisinin de bir fikri yoktu. Luhan yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Baekhyun daha ne olduğunu bile soramamıştı ki Luhan konuştu.

"Gidip Kris'e itiraf edeceğim!.."

***

BÖLÜM - 35
Yazar: Ningyoo

Luhan kapıyı kapatıp gittiğinde Baekhyun bir süre daha kapıya bakmıştı. Arkasından çaresizce merdivenleri indi ve mutfakta fincanları tepsiye dizen Kai'ın sırtına başını yasladı. Kai sırtına yaslanan çocukla birlikte irkilmişti. Ne olduğunu soramadan Baekhyun konuştu. "Biz bittik Kai, bittik; tamamen..."

*

Luhan arabasına binmiş ve Kris'in şirketine doğru sürmeye başlamıştı. Haber vermeden, ansızın... Sekreterlikteki hoş bayan bir numara tuşladı ve Luhan'a yukarı çıkabileceğini söyledi. Luhan'ın dağılmış görüntüsünü de incelemeden duramamıştı. Daha önce birçok kez gördüğü patronun yakışıklı arkadaşı bu sefer iyi gözükmüyordu...

Luhan asansöre bindi ve aynadaki yansımasına baktı. Berbat gözüküyordu. Tükenmiş, işkence edilmiş, aç bırakılmış gibiydi. İhanet edişinin cezası çoktan bedenine yerleşmişti. Tüm güzelliğini alıp götürmüştü sanki. Hangi maske ihanet suçunun lekelerini yüzünden silebilirdi? Hangi kremle o izleri geçirebilirdi? Öyle bir mucize var mıydı?... Peki hangi sözler dostunun kalbine en az zararı verirdi?.. Böyle bir şey nasıl söylenirdi? Cümleye nasıl girilirdi?..

Luhan'ın eli ayağı titredi. Gözlerinden hafif bir karartı geçince asansörün aynayla kaplı yüzeyinden eliyle destek aldı. Bu kadar üşürken, bu kadar terlemesi nasıl mümkün oluyordu? Aynada terli ve soğuk elinin bıraktığı ize baktı ve ellerini pantolonuna sildi. Asansörün kapısı çoktan açılmıştı. Tekrar kapanan kapıyla Luhan girdiği düşüncelerden sıyrıldı ve düğmeye basarak asansör tekrar aşağı inmeden koridora çıktı.

Kris'in odasının kapısı hiç bu kadar korkunç gözükmemişti. Luhan kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Sehun bir zamanlar burada çalışırken bu odaya kim bilir kaç kez girmişti. Buradaki hangi koltuğa ya da sandalyeye oturmuştu? Belki de burada sevişmişlerdi... Doğru ya, sevgiliydiler... Kris gözleri parlayarak anlatırdı Sehun'a ofiste aşık olduğunu... Ona sunum yaparken ki tavırları, sabah toplantılarına elinde iki fincan kahve ya da bubble tea ile gelmesi... Luhan hissettiği kıskançlıkla derince sarsıldığını hissetti. Neden Kris'den önce Sehun'la tanışmamıştı ki?

Rehinحيث تعيش القصص. اكتشف الآن