Bölüm - 34

277 11 6
                                    

33. Bölümden

Baekhyun en azından Sehun'un onu canavar gibi görmediğine mutlu oldu ve yaslandığı göğüste başını salladı. O çoğu zaman kendisini canavar gibi görüyordu ve bundan nefret ediyordu... Sehun sürekli olarak "senin hatan değildi" diye tekrarladı ve Baekhyun her defasında ona daha çok sarıldı.
Sehun adil ve vicdanlıydı.
Ağrı kesici ve sakinleştirici özelliği de vardı.
O burada olmasa, Baekhyun sinir krizine girip burayı yıkardı.
Luhan'ın Sehun da ne bulduğunu şimdi daha iyi anlıyordu.
O Chanyeol de ne bulduysa,
Luhan da Sehun da aynı şeyi bulmuştu...

Bölüm - 34
Yazar: Ningyoo

Cılız beden Sehun'un beline narin kollarını dolamış ufak hıçkırıklar karşılığında ağlamaya devam ediyordu. Gözyaşları son bulduğunda da hıçkırıkları kesilmemişti. Baekhyun'un kötü ağlama seansları böyleydi işte... Saatlerce ağlar, saatlercede iç çeke çeke bedenine verdiği acıya elinde olmadan devam ederdi.

Sehun kendisine sığınan bedenin kahverengi, ipek yumuşaklığındaki saçlarını karıştırmaya devam ediyordu. Baekhyun küçük sarsıntıları arasında Sehun'a "teşekkürler" diyordu. Asıl teşekkür etmesi gereken Sehun iken, teşekkürler Baekhyun'dan geliyordu. Sehun onun neye teşekkür ettiğini bile anlamadan "ben teşekkür ederim" diyordu. Baekhyun'un az önce hayatını kurtardığı su götürmez bir gerçekti.

Sehun Baekhyun'un saçlarını okşamaya devam ederken çökmüş bedenin sarsıntıları azalmış ve tamamen bitmişti. Kısa bir süre sonra yerini tatlı horultulara bırakmıştı. Sehun kollarında uyuyan küçüğe garip bir yakınlık duymaya başlamıştı. Luhan'ın onu neden bu kadar koruyup kolladığını daha iyi anlıyordu. O sadece şımarık bir çocuk gibi gözüküyordu ama daha fazlasıydı. Narin, kırılgan ve hisliydi. Hiçbir şeyi düşünmeden kendini bir bıçağın önüne atabilecek kadar da cesurdu. Sehun minnetle ona sarıldı. Bu pis hücrede Rehin hayatının bir ortağı olması onu umutlandırmıştı. Yalnız saniyeleri saymayacak, daha az korkacaktı. Kollarında uyuyan ve ne kadar huzurlu bir uyku çektiğini bilmediği çocuğun sırtını okşarken tuğla duvara yaslandı ve gözlerini kapattı. Gözlerini açtığında şu an öncelikli tek dileği o cesedin oradan gitmiş olmasıydı. Sehun da gözlerini huzursuz bir uykuya kapatırken farkında olmadığı şey Baekhyun'un omzundaki bıçak yarası ve oradan sızan kandı...

***

Aradan geçen saatlere rağmen Luhan, Baekhyundan bir haber alamamıştı. Kris ya da abisiyle bağlantıya geçen herkes kara deliğe düşmüş gibi kayboluyordu. Luhan aracına bindi ve Kyungsoo'yu aradı. Bir şekilde olan biten her şeyden onun haberi oluyordu. Telefonun açılmasına kadar geçen bir kaç saniyede Luhan direksiyonu tek eliyle parçalamak üzereydi. Karşıdan ses gelene kadar telefonun açıldığını bile farketmemişti.

"Luhan?"

"Oh~~ Soo, b-ben, ben ne yapacağımı bilmiyorum...
-Luhan tepesinde topladığı saçlarını tuttu ve çekiştirdi-
Baekhyun'a ulaşamıyorum..."

Sesi ilk defa bu kadar çaresiz çıkıyordu. Karşı taraftan bir iç çekme sesi geldi. Bir süre ikisi de birbirinin sıkıntılı nefes alışverişlerini dinledi. Soo Baekhyun'un da yakalandığını söylemek ve söylememek arasında gidip geliyordu. Bir tarafta Kai'ye verdiği söz kalbini sızlatıyordu. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Ne olurdu ki söyleyiverse, Baekhyun ortadan kaybolduktan sonra, Luhan'ın onu Metal'de araması kadar normal bir şey yoktu. Kyungsoo titrek bir nefes verdi.

"Ba-Baekhyun..." sesi neden bu kadar çatallı çıkmıştı o da bilmiyordu. Dudaklarını birbirine bastırdı ve boşta kalan elinin terini pantolonuna sildi.

RehinWhere stories live. Discover now