2. Final - Bölüm 3 (SON)

179 10 7
                                    

UYARI!!!
Tesadüfen geldiysen,

+18
AŞIRI CİNSELLİK!
EŞCİNSEL İLİŞKİ!
ŞİDDET!
OLUMSUZ ÖRNEK!
İçerebilir

Bu bölümde Sehun'un söylediği bazı şeyleri kızgınlıkla söylenmiş, gerçek olmayan sinir cümleleri olarak düşünürseniz çok sevinirim. Bölümü okuyunca neden bahsettiğimi anlayacaksınız zaten. Tepki olmasın diye açıklamak istedim. Yazım hatası vs, sonra tekrar güncelleme yapacağım :*

Ve son kez, iyi okumalar...


Az önce rezil olmuştum. Sevdiğim adamı bir başkasıyla samimi bir şekilde görmüştüm ve tekrar rezil olmuştum.

Tepsinin devrildiği yer bile onlara o kadar yakındı ki onun yanına gitmeye çalıştığım ortadaydı. Üç tane sigarayı peş peşe  bitirdiğimde bir öksürük krizine girip yavaşça yerden kalktım. Ayakkabılarımın içi bile ıslaktı ve ben üşüyordum. İçeride Mozart çalıyordu. Herkes hayatına devam ediyordu. Ama ben bir adım bile ilerleyemiyordum. Hayatım bir çıkmazın içindeydi ve bataklık gibi her gün biraz daha aşağı çekiliyordum. Hayatıma devam edemiyordum...


Mutfağın arka kapısının baktığı çıkmaz sokakta göz gezdirdim. Dışarıdan bakınca karşımdaki büyük duvar gibi sağlam gözüküyordum ama onun kadar eski ve yıpranmıştım. Üzerime göz gezdirdim, hatta ondan daha kirliydim. Mutfağın kapısına ilerledim ve içeriye girdim. Çalışanlar telaşla sağa sola koşturarak az önce yarattığım kaosa rağmen her şeyi mükemmel bir şekilde yapmaya çalışıyordu. Az önce yaşadığım rezillik çoktan unutulmuş, herkes içerdeki sahte keyifli sohbetine geri dönmüştü. Çalışanlara kısaca selam verdim ve onların bana mahçup bakan bakışlarıyla mutfaktan çıktım.

Herkesin hafızasından silinmiştim. Bu geceye ait bir şey düşündüklerinde akıllarına gelecek son şey bendim. Ya da rezilliğimi konuşup eğlenecekleri basit bir eğlence muhabbetiydim.

Koridorda sohbet eden bazı gruplar vardı. Fark edenlerin gözlerini bana çevirdiklerini biliyordum. Hiçbirisiyle göz göze gelmedim ve üzerimdeki Huang Bey'e ait cekete biraz daha sarıldım. Hızlı adımlarla oradan çıktım. Dışarıda serin bir hava vardı ve ıslak üstümle soğuğu her bir hücremde hissediyordum. Kesin hasta olacaktım ve bana bakacak kimsem yoktu. Otoparka doğru attığım her adımda ayakkabılarımın içinden iğrenç sulu bir ses çıkıyordu ve sadece bunun için bile oturup bir kaç tur ağlama seansı yapmak istiyordum.

Pahalı araçlardan dolayı oto galeri gibi gözüken fuarın otoparkına ulaştığımda mütevazi aracımın uzakta olmadığına sevinmiştim. Sonuçta buraya tüm o zenginlerden önce gelmiş, hazırlık yapmıştık. Personellerin araçlarının en önlerde olması normaldi. Ama yine de protokol için ayrılan bir kısım vardı. Hiyerarşik düzen her yerdeydi ve bugün hiç olmadığı kadar canımı yakıyordu. Protokol araçları içinde Yifan'ın aracını görünce acı bir gülüş yüzüme yerleşti. Defalarca bindiğim, bazen kullandığım, bazen de seks yaptığımız bu araca Yixing'le birlikte mi binmişti?..

Otoparktaki aydınlatma direklerine şöyle bir göz attım. Yakında güvenlik kamerası yoktu ama olsa bile şu an beni durduramazdı. Adımlarımı hızlandırıp siyah arabanın yanına geldim ve filmli camdan içini görmeye çalıştım. İçinde gördüğüm kalın polar ceketle dudağımı ısırdım. Yolcu koltuğunda duruyordu ve Yixing'in olduğu gerçeği zihnimde yankılanıyordu. Kolum benden bağımsız bir şekilde uzandı ve cama bir yumruk attı. Sonra bir tane, bir tane ve bir tane daha... sonuncu yumruğumla birlikte büyük bir gürültü çıkartarak alarm çalmaya başladığında panikle geri çekildim.

RehinWhere stories live. Discover now