39/Romantizm %100

Start from the beginning
                                    

Omzuna geçirdiğim minik yumruğum ile sözünü yarıda kesmek zorunda kalan Yusuf öfkeyle bana bakarken bende aynı şekilde karşılık vermekten geri durmadım.Özür dilemeyeceğini biliyordum ama yine de şansımı denemek istemiştim.Hayal kırıklığıyla omuzlarım çökerken bir kaç adım gerileyip bahçenin çıkışına doğru hızlıca yürüdüm.Tabi bu pekte uzun sürmedi.Belimi saran kaslı kollar beni durdurmuştu.

"Alışacaksın,alışacağız!"

"Şiddet uygulamana alışmayacağım Yusuf!Konuşarak sorunlarını halletmeyi öğrenmen gerek."

Sıkıntıyla dışarı bıraktığı nefesi pes ettiğinin habercisiydi.

"Şiddet yanlısı bir adam değilim.Sorunlarımı konuşarak halletmekten yanayım ama seni o adamın yanında görünce bir de o itin yaptıkları ve söyledikleri,onu öldürmediğim için dua etmeli."

"Kıskandın mı sen?"

Gülmemek için yanaklarımı dişlerken Yusuf'un her bir mimiğini saniyesi saniyesine izledim.Benim sözlerimden sonra ilk önce gözleri büyümüş sonra da yanakları kızarmıştı.O esmer yanakları al al olmasada hafif bir renk almıştı.Hala sesi soluğu çıkmazken bir adım öne atıp kollarından çıktım ve tam önünde durdum.

O çikolata gözleri benden hariç her yerde dolaşırken başımı hafif sağa eğip göz göze gelmemizi sağladım.

"Sen hep böyle misin?"

"Nasılmıyım?"

"Kızarıyorsun."

Cevap vermek bir yana dursun beni beklemden hızla arabasına doğru yürümeye başladı.

Kıskanmıştı,Utanmıştı!

Yüzümde ki tebessümle ben de arabaya binip yerime kuruldum.
Kemerimi bağlarken yanımda oturan adama göz ucuyla bakmayı da ihmal etmiyordum.İkimiz de konuşmamaya yeminli gibi yolculuğa devam ederken bu sessizliği çikolata gözlüm bozdu.

"Kıskanıyorum!"

Ben yanlış duymadım değil mi az önce kıskanıyorum demişti.Emniyet kemerinin izin verdiği ölçüde ona dönüp gözlerini görmeye çalıştım ama o yola odaklıydı.

"Ne dedin,ne dedin."

"Duydun işte uzatma!"

Gözleri saniyelik de olsa gözlerim ile buluşmuş ama hemen ardından çekip yine yola odaklanmıştı.İçimde adlandıramadığım bir heyecan vardı.Böyle arabadan aşağıya inip eve kadar koşasım vardı.Bir de şu sarılma isteği.Araba kullanmasını umursamadan kollarımı boynuna dolayıp içime saklayasam vardı tabi bu Yusuf'un o sarı kenafirden bahsetmeden önceydi.

"Gözde-"

"Gözde kadar başına taş düşsün be adam."

Gür kahkası arabanın içinde yankı yaparken burnumdan soludum.
Adam hem kıskanıyorum diyor hem de Gözde diyordu.

"Gözde'yi ilk günden Sıraç'a gönderdim."

"Hı!"

"Diyorum ki Gözde hiç asistanım olmadı."

"Valla mı?

"Sen kıskandın mı?"

Gözde'yi parçalamak istiyormuydum!Evet!Evim de Yusuf'un yanında görünce krizlerden krizlere giriyormuydum!Evet.Demek ki kıskanıyorum.

"Kıskandım."

Geçip giden tabellaların üzerinde ki yazıları okurken hiç Yusuf'tan yana dönmedim.Kıskanmıştım hem de öyle böyle değil bir de bunu Yusuf'un yüzüne söyleyince utanmıştım. Aslında dediğim de yaptığımda çok normal bir şeydi.Kocamı kıskanmaktan daha doğal ne olabilirdi ki!

Elimin üzerine konulan el ile Yusuf'a döndüm.Avuçlarına aldığı elimi dudaklarına götürüp üzerine küçük bir buse kondurdu sonra da dizimin üzerinde durdurup yola öyle devam etti.

"Seni seviyorum hatun!"

"Sana aşığım adam."

*****

Işıklar kapanıp film araya girince herkes kapalı salondan çıkmak için kuyruğa girmişti resmen.Ama biz hala içerideydik bunun sebebi ise kollarını mengene misali bana saran çikolata gözlü kocamdı.

"Yusuf."

"Yusuf."

"Hı."

"Ara girdi."

"Birazdan başlar."

Yusuf bugün işi asmış ve normal çiftler gibi randevuya çıkalım demişti.Tabi bende ayağıma gelen bu fırsatı tepmemiş kabul etmiştim.Ama randevudan kastının bu sıcakta sinema salonunda aksiyon dolu bir film izlemek olduğunu bilseydim kesinlikle kabul etmezdim.Hem kendi sevdiği bir film seçmiş hem de film boyunca beni göğsüne çekip başını da başımın üzerine koyup uyumuştu.

"Yusuf sıkıldım çıksak mı?"

Aşağıdan ona bakmak gerçekten güzeldi.O da kapalı gözlerini açıp bana bakınca içime ılık ılık bir şeyler akmaya başladı.Ağzını kapatma gereği durmadan esneyince gözlerimi devirip kucağından çıktım.Tabi Yusuf'ta yayıldığı yerden toplandı.

"Ne yapmak istersin?"

"Bayram geliyor."

"Ee bayramlık mı istiyorsun."

Alaycı tavrıyla gülümseyerek çantamı alıp oturduğum yerden kalktım.Elimi ona doğru uzatıp onun da kalkmasını sağladım.

"Ha ha ha!Çok komiksin kocacım."

Kapıdan çıkacakken arkamdan süreklediğim Yusuf birden durup beni de yanına çekti."Sen az önce ne dedin."

"Çok komiksin dedim!"

"Karıcım,başka bir şey daha söyledin sanki."

"Öyle mi ne demişim kocacım sen söylemek ister misin?"

Avm'nin içinde el ele gezerken ikimizde gülüyorduk.Yeni bir sayfa açmıştık ve bu sayfanın her satırını Yusuf ile beraber yaşadığımız anılar ile dolduruyorduk.

"Bayram için alışveriş yapmak lazım.Şeker de almadık."

"Alırız güzelim."

"Yusuf kurban kesecek misin?"

"Heralde keseceğiz güzelim."

En alt kata inince Yusuf Migros'a girmek için yeltenmişti ki koluna asılıp onu durdurdum.(Niyetim reklam veya karalama yapmak değil.Fakat bunu da bütün müslüman kardeşlerimin bilmesini istedim.Lütfen yadırgamayın.)

"Migros olmaz!"

"Neden!"

"Alkol satan yerlerden alışveriş yapmak caiz değil de ondan."

"Güzelim biz içmiyoruz ki neden caiz olmasın."

"Hayatım,bizim verdiğimiz para ile içki alınıp satılıyor ve bizde bilmeden buna ortak olup milleti zehirliyoruz."

"Bir tek bizim çabamız neyi değiştirir be güzelim."

"İşte burada yanılıyorsun hayatım.Bir tek benim çabam neyi değiştirir deme,zaten toplum olarak kaybetmemizin en büyük sebebi bu.Ne demişler;Bir çivi bir nalı,bir nal bir atı,bir at bir eri,bir er bir cenki,bir cenk bir vatanı kurtarır."

Elimi bırakıp yanaklarımı avuçlarının arasına alınca bir an geri çekilmek istedim.Sonuçta onca insan vardı etrafımız da utanmamak elde değildi.Benim geri çekilmeme fırsat dahi vermeden dudaklarını alnıma bastırdı ve kulağıma doğru fısıldadı.

"Hangi küçük sevabımın büyük karşılığısın bilmem ki yarim."

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Where stories live. Discover now