38. Bölüm "Aile"

En başından başla
                                    

“İki ay önce.” Şubatın son haftası. “Şule’lerin evine gittiğimde Ceren’in orada olduğunu gördüm, Şule’nin boğazına bir bıçak dayamıştı. İçeri girer girmez biri de benim kafama silah dayadı ve…”

Duraksayınca “Şule bana bundan bahsetmedi.” Dedi, “Karı koca olarak hiç konuşmuyor musunuz?” diye sordum gülümsemeye çalışarak. “Hayır,” güldü. “Hiç görüştüğümüz yok ki. Bazen Ecem için geliyor o kadar. Senin gerçekten depresyonda olduğunu söyledi.”

“Öyleydim.” Dedim, “Devamını anlat,” dedi o da kendine bir sigara çıkartırken.

“Onu öldürmeye çalıştığımı biliyorsun. Çok korktum. Arkamda duran adam aniden kafama silahını geçirince bayıldım. Ondan sonrası çok daha kötüydü. Ceren tecavüze uğramış. O gün kafasını taşla ezdiğim halde ölmemiş, yukarıdaki kulübelerden birinde yaşayan ayyaşın teki ona günlerce tecavüz etmiş.”

“Çok korkunç.” Dedi dudakları şokla aralanırken.

“Beni o kulübeye götürdü. Uyandığımda hem çıplak hem de bağlıydım. Olmak istediğim en son pozisyon. İnan bana. O herif Serhat çıktı.”

“Hangi Serhat?”

“Beni taciz ettiği için deponun birinde göğsüne tek kurşun sıktığınız Serhat. Polis olan.”

“Ananı sikeyim!” diye yanlışıkla bağırınca kendini zar zor toparladı. “Devamını getirme.” Dedi, “Sakın.” Sigarayı masaya koydu. “Siktir.” Diye mırıldandı. “Sikeyim böyle işi!” titrek bir nefes alırken “Hayat bazen o kadar kolay olmuyor işte.” Dedim, “Yüzümdeki her yeri patlatana kadar bana vurdu.”

“Sağ yanağındaki ufak çizik…”

“O zamanlar çok büyüktü.”

Şule’nin geçmeyecek dediği çizik geçmemişti ama en azından makyajla kamufle edilebiliyordu ve küçülüp rengi soluklaştığı için göze çarpmıyordu. “Bana o dakika söyledi Aslan. İnan bana Koray’ı affedebilirdim ama yaşayabileceğim en ağır şeyi yaşarken onları duymak beni mahvetti. Anlarsın ya? Ölmek istedim.”

“Sikeyim, bu… Bu çok kötü Avşar. O pezevengi gömdünüz değil mi?”

Başımı salladım. Gözlerim dolmuştu. Biten sigarayı masadaki küllükte söndürdüm. Yanıma gelip bana sarılınca battaniyeyi ikimizin üzerine örttüm. “Sen inanılmaz güçlü birisin Avşar.” Dedi, “Kırılgan görünüyorsun. Ama en başından beri öyle değildin.” Birine sarılmak, ağlamayı hızlandırıyordu. Orada kendi gözyaşlarıma boğulurken beni teselli etmedi. Sadece sarıldı ve sanki bir suçu varmış gibi özür diledi.

Ona geri kalanları da anlattım. Bağımlılık sürecinden, Şule’den, ablamdan, ailemden… Her şeyden konuştuk. Gün ağarınca terastan üzüm bahçesine atlayıp arka komşunun, arka bahçesinden sıyrılarak gözden kayboldu.

O geceki dördüncü sigaramı da söndürüp yatağıma kıvrıldım. Kuşlar ötmeye başladı. Hava eskisine nazaran daha sıcaktı. Yaz geliyordu. Fakat eski yaz gibi asla olmayacaktı. Bundan bir önceki yaz, Koray’ı tanıdığım günkü gibi.

Aşk ve NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin