38. Bölüm "Aile"

62.8K 1.5K 452
                                    

Arkadaşlar, her şeyin fazla karmaşık olduğunu söyleyen okurlarım var. Lütfen, bana söyleyin ki, gerek kişisel mesaj atarak, gerek hikayenin yorum kısmına yazarak, ama yeter ki söyleyin ve bende bu durumdan sizi hızlıca kurtarayım. Ben finali kafamda önceden iki şekilde kurguladım, kötü son olur diye düşünmüştüm. Tüm bu “karmaşa” bu sebepten. Olur da mucizevi bir şekilde iyi sona karar verirsem, yine hepsini bir bölümde toplarım. Kafanızdaki soru işaretlerini bana belirtin. Bunları açıklamaktan keyif alırım J

Dudakları dudaklarıma değince, bedenim şokla kasıldı. Neler oluyordu böyle? Annemle babamın inlemesi ayrı yandan kötü hissettirirken birde Aslan’ın şuan beni öpüyor olduğu gerçeği vardı. Elini sırtıma götürüp beni kendine çekince ağlayacağım zannettim. Bu kadarı da olmaz, dedikçe, o kadarı da oluyordu.

Kendimi geri çektim. “Aslan…” yüzüne bakamıyordum. Bir süre daha bakamazdım sanırım. “Özür dilerim.” Dedi hızlıca. Cesaretimi toplayıp yüzüne baktığımda gözlerinin neredeyse kararmış olduğunu gördüm. “Seni o kadar uzun süre görmedim ki. Benim olmasan da sürekli etrafımda olman yetiyordu işte.”

Sesler yükselince utancım iki kat arttı. “Terasa çıksak ya.” Dedim yere bakarken. Ayakkabılarıyla odama giren gireneydi zaten. Neden bunu düşündüğümü bile bilmiyordum. Şaşkına uğramıştım. Bir de o kadar alkol kokuyordu ki yanında çakmak bile gezdirilmesi bir patlamaya sebep olur gibiydi.

Eliyle yanağıma dokundu. “Seni çok istiyorum.”  Şaşkınlığımdan kusacak gibi olurken merak ettiğim bir şey vardı. Koray’a ihanet etmek, onun yaptığı gibi, nasıl olurdu acaba? Biraz da onun canını yakmak. Tamam. Üzgündü. Ama hala ihanetin, sevgilisi tarafından, ne demek olduğunu bilmiyordu.

Aslan üzerime eğilince bu sefer onu ben öptüm. Gözlerimi kapattım ve şimşeklerin çakmasına izin verdim. Sarsak adımlarından çakırkeyif olduğu anlaşılıyordu. Beni kaldırıp yatağıma götürmesine izin verdim. Yatağa uzanınca üzerime çıktı, ağırlığını vermiyordu. Koray gibi hissettiriyordu.

Yanaklarımın ıslandığını fark ettim. Ben yapamıyordum işte. O beni tanımadan önce ablamla yatmıştı. Ben yapamıyordum. Ben onun kardeşiyle yapamazdım. Aslan kazağımı çıkarmaya çalışırken “Dur.” Diye mırıldandım elimi göğsüne yerleştirerek.

“Lütfen. Her şeyi göze aldım.” Kendime değil de ikisinin arkadaşlığına üzülüyordum. Araları bozulacaktı. Bugün değilse bile bir gün. Sanırım yapamazdım. İki aydır beni bunu yapmaktan alıkoyan bir şeyler vardı. Ben tecavüze uğramıştım. İki kez. Bu kolay bir şey değildi ve olmayacaktı da. Takvimde belki iki ay geçmişti ama ben dün gibi hatırlıyordum. Yaparsam onu hatırlayacaktım. Yapamazdım. Ne kendime ne de Koray’a.

“Sana anlatmam gereken bir şey var.” Dedim nefes nefese. Acı çekiyormuş gibi inledi. “Terasa çıkalım.” Kazağımı giydim, bir kahve yapabilsem ne güzel olurdu.

Terastaki puflara karşılıklı bir şekilde oturduk. Buradan manzara çok güzeldi. Genelde burada içiyordum. Hatta arkadaşlarımla okey gibi oyunlar oynadığım yer de burasıydı. Bu mevsimde bile oldukça soğuk oluyordu ve buna karşılık hep bir battaniye bulunduruyordum.

Yumuşak yün battaniyeyi ona doğrulttuğumda istemediğini söyledi. Bende kendi üzerime sarıp bir sigara yaktım.

Aşk ve NefretDonde viven las historias. Descúbrelo ahora