7. Bölüm "Karanlık Sokak"

128K 2.3K 331
                                    

Şokla resme baktım. Babam kolunu Koray’a atmıştı ve yemin ederim bakışlarından çok net “Gurur” okunuyordu. Koray’ın belinde altın kemer vardı, önemli bir ödül kazandığı belliydi. Ve ben bu kemeri hatırlıyordum. Bizim evdeydi.

 “Koray..” diye mırıldandım. Babam bu kemeri kendinden bir parçaymış gibi evde saklıyordu. Uzun bir süredir. “Babam bu benim.” Dedim. “Biliyor muydun?” hızla başını salladı. “Bir zamanlar antrenörümdü. O zamanlar küçüktüm ve çok da başarılıydım. Birinci olmuştum. O günden sonra hiç görüşmedik.”

Yıllar önceydi ve babam gururla, sarhoş bir şekilde eve gelmişti. “Ne o kimi dövdün yine?” diye annem alayla takılmıştı babama. “Oğlum dövdü bu sefer. Bölgede birinci oldu. Aç maçı izleteceğim…”

Fotoğrafın altında “10.07.2008” yazması da cabasıydı. Matematiğim aniden çalıştı. Doğru sonuç vermese de bu işte bir bokluk olduğunu anlamıştım. Ben 17 yaşındaydım.  Koray benden en fazla bir yaş büyüktü ve bu tarihte taş çatlasa 15 yaşındaydı. Ama resimdeki çocuk neredeyse 20 gösteriyordu. Koray’ın şuan ki hali gibiydi. Gram değişmemişti.

“Neden 2008 yazıyor burada?” dehşete düştüğüm çok mu belli oluyordu? “Dijital kamera işte, yanlış gösteriyor tarihi.” Derin bir nefes aldım. Çünkü az önce bunu düşünecek kadar iyi değildim. “Pekala, sen babamı tanıyordun.” Dedim.

Babam ünlü bir adamdı, soyadı geçerliydi ve sanırım soyadımız sadece bize aitti. Başka kimse de “Hancızadeoğlu” soyadını duymamıştım. Ve Koray daha bugün bana Hancızade demişti. “Tanıyordum fakat baban olduğunu bilmiyordum.” Sesi bir şeyleri kanıtlamaya çalışır gibiydi.

“Soyadımız Yılmaz değil ki.” Dedim. “Bunu nasıl aklına getiremedin Koray, sen aptal değilsin.” Soy ismimiz çok nadir bulunuyordu. “Beni yalan söylemekle mi suçluyorsun sen?” sesi yüz seksen derece dönmüştü. Sinirliydi. Onu suçlu çıkarmaya çalıştığım için mi?

“Bak o benim antrenörümdü. Akrabam değil. Bir kızının olduğunu nereden bilebilirdim. Sen bana bundan bahsetmedin.”

Babam o gün evde “Oğlum birinci oldu.” Gibisinden bir şey demişti. “Fakat ben iyi hatırlıyorum Koray. Babam o gün evde senden oğlum diye bahsetti.” Sinirle ellerini saçından geçirdi. “Babanın tek öğrencisi ben miyim sanıyorsun? Kaç kişiyle çalıştı bir bilsen. Hepsi de derece aldı. Seninle yaşıtım ben.” Sesi tedirgindi.

“Her neyse.” Diye geçiştirdim. “İnanıyorum sana.” Belki de onun dediği gibi olmuştu. Babam o gün başka birinden bahsediyordu. Kemerin biçimi tam anlamıyla aklımda değildi zaten. “Babamı tanıyormuşsun.” Diye mırıldandım. “Vay be, bir garip oldum bak şimdi.”

“Az önce beni sorguya çektin.” Dedi. “Bundan hiç hoşlanmadım.” Koray sinirlendirmek istediğim son kişiydi. “Benim yerimde olsan ne düşünürdün ki?” diye sordum. “Heyecanlandım işte. Affedersin. Değiştirelim konuyu.” Rahatlamış gibi derin bir nefes aldı fakat az önceki bana bir şeyler kanıtlama çabası içine girip tedirgin olması hoşuma gitmişti. Onunlayken benimde elim ayağım titriyordu.

“Okula gitmediğimde ailem aranıyor, bence diğer derslere girelim. Henüz geç değil,” üçüncü dersin ortasına yetişebilirdik. “Pekala, Duş almam gerekiyor.” Aslında bende  terlemiştim. “Baksana, benimde banyoya ihtiyacım var ve eve gidemem. Saçlarım uzun ve bir bayanım. Sıranı bana versen?” Koray’ın evinde yıkanacağım düşüncesi yanaklarıma bir ısı akımının hücum etmesine sebep olmuştu.

Aşk ve NefretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin