Bölüm 35

2.8K 126 5
                                    

"NE DEMEK ANAHTARI İÇERDE UNUTTUM SEN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN?"

"Unutmuşum işte ya bağırma"

"Offff ben şimdi ne halt yiyeceğim"

"Bekle biraz"

"Başka ne yapabilirim ki zaten"
Bir şey demeden olduğumuz yerden uzaklaştı. Birkaç dakika sonra yanıma geldi.

"Sidney mesajlarına bakmıyor telefonu da açmıyor bak hemen sinirlenme ama seni burda bırakamam babam bugün nöbette evde kimse yok seni bize götüreyim bu gece bende kal yarın sabah bir çaresine bakarız"

"Düşüncen için sağol ama sizde kalamam"

"Lydia kalacak bir yerin yok ısrar etme işte"

İçimde saçma bir güven vardı sanki tanıdığım biri bana bu teklifi sunuyordu ama mantık olarak daha hiç tanımadığım biri soruyordu bana bunu saçma sapan bir durum vardı ortada ama sanırım şuanlık başka bir seçeneğim yoktu.

"Eviniz çok uzakta mı?"

"Hayır değil"

"Başka bir çarem yok, gidelim"

Tekrar arabaya bindik. Yaklaşık 10 dakika sonra durduk. Eve geçtik.

"Sen bekle ben kalacağın odayı ayarlayayım"

Koltukta oturuyordum. Belli ki onların evi de 2 katlıydı merdivenden çıkıyordu. Gittiğinden iyice emin olup göz bandımı biraz araladım. Salonda oturuyordum. solumda bir aile fotoğrafı vardı fotoğrafta en fazla 1 yaşındaydı. annesi ve babasından başka biri yoktu fotoğrafta ağabeyi ya da ablası olsa neden fotoğrafta olmasın değil mi?
Kafamı karşıya çevirdim babası olduğunu düşündüğüm birinin fotoğrafı vardı. Üzerinde Şerif üniforması vardı uzakta olduğu için çok net göremiyodum. Üniformasında bir şey yazıyordu. Daha okuyamamışken bir anda ayak sesleri geldi. Gözlerimi tekrar kapattım.

"Gel" ayağa kalktım koluma girdi. Yukarı çıktık zaten merdiven bitimindeki ilk oda olması gerek ki hemen kapıyı açtı.

Gözlerimin bağını açıp dışarı çıktı.

"Burası senin kalacağın oda solundaki odada banyo var giymen için bir şeyler var yatağın üzerinde sağındaki odada ben kalacağım. Benden bir isteğin var mı?"

"Telefonumu verir misin?"

"Masanın üzerine koydum"

"Teşekkürler"

"Bir şey değil"

Direk odayı incelemeye başladım. Tek kişilik bir yataktı sanırım onun odasında kalıyordum. Biraz etrafta dolanıp yatağa oturdum benim için ayırdıklarını giyip yatağa uzandım.
Yorgundum ama uykum yoktu.
Çalışma masasının üzerinde bir çocukluk resmi vardı. Elime alıp biraz baktım. Sevimli bir çocukmuş. Birden Aklıma Sidney'i bana öğrettiği taktik geldi. Kapının herhangi bir yerine bir çöp kağıt vb. Bir şey yerleştirip uyuyacaktım. Eğer sabah kalktığımda o çöp yerde ise gece odaya biri girdi demektir ama o çöp sıkıştırdığım yerde duruyor ise kapıyı kimse açmamış mantık olarak kimse girmemiş demektir. Ordaki bir defterden bir sayfanın ucundan minik bir kısım kopartıp en minik hale gelene kadar katlayıp kapının kenarına sıkıştırıp yatağa geri döndüm.
Telefona uzanıp saate baktım. Saat 22.38'di. Yatağa yatıp gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda ilk olarak nerede olduğumu unutup kalp krizi geçiriyordum. Camın önüne geçtim hava hala karanlıktı saate baktığımda 01.03'ü gösteriyordu. Ne yani sadece birkaç saat mi uyuyabilmiştim?
Geri yatağa oturdum. Ne uykum vardı ne de bi yorgunluğum. Yatak Anonimin yattığı odayla bitişikti. Aradaki duvarı 2 kere tıkladım. Biraz sonra o da tekrar tıkladı.

Anonim: Neden uyumadın?

Lydia: Uykum gelmedi

Anonim: Benim de

Lydia: Kitaplarına bakabilir miyim?

Anonim: Tabii

Hemen üstte kitapların olduğu bir raf vardı rastgele bir kitabı alıp okumaya başladım.

Kalktığımda sabah olmuştu. Bir elimde kitap bir elimde ayraç yastığımın altında art arda titreyen telefonum gerçekten güne daha iyi nasıl başlanır bilemiyorum.
Kitabı aldığım yere koyup telefonuma baktım.

Sid: Telefonum kapanmıştı Lydia anonimin attığı mesajları yeni gördüm nasıl kapıda kaldınız?

Sid: yani nasıl beraber kapıda kaldınız beraber miydiniz

Sid: ayrıca sen şuan nerdesin nerde kaldın gece eve girebildin mi

Sid: tanrım telefonumu açmayacağım tuttu 🤦🏻

Lydia: Anonimde kaldım

Telefona bakıp çevrimiçi olmasını bekledim.

Sid: Ne nasıl yani

Sid: Lydia onu tanımıyoruz ve sen onda kaldığını söylüyorsun

Sid: onun bir Sapık olup olmadığını bilmiyoruz gece Odana gelip sana bir şey yapmadığını nerden bilebiliyorsun?

Bir anda içimi korku sardı. Aklıma kapıya tutturduğum kağıt geldi. Hemen kapıya doğru baktım. Kağıt hala ordaydı gece odaya girmemişti.

Lydia: Odaya girmemiş

Sid: girmemiş olması seni güvende tutmaz Lydia Seni hep o piç kurusu gaza getiriyor

Lydia: sonuç olarak teklifi kabul eden bendim suç bende

Sid: Tanrım inanamıyorum şuan nerdesin

Lydia: yatağında oturuyorum

Sid: hala onda mısın çık evinden

Lydia: Tamam Sid bu kadar da üzerime gelme sonuç olarak yapacak bir şeyim yoktu mecbur kaldım.

Telefonu bırakıp odadan çıktım. Odasının kapısını tıkladım.

"Heeey içerde misin?"

"Hayır aşşağıda"

"Tamam geliyorum" yavaş yavaş aşşağı indim. Salona geçip oturdum.

"Nerdesin?"

"Salonda oturuyorum"

"3 dakikaya kadar kahvaltı hazır"

"Kahvaltıya gerek yoktu"

"Hayır Hayır kesinlikle gerek var"

"Pekala" aslında epeyce açtım ama artık eve gitmek istiyordum.

"Gözlerini kapat" artık buna o kadar alışmıştım ki kapatıp ayağa kalktım. Koluma girip beni bir odaya götürdü.

"Gözlerini açabilirsin"

Önümde özenle hazırlanmış bir sofra duruyordu.

"Ee sen nerde yiyeceksin"

"Tam arkanda"

"Nasıl yani"

"Arkanda oturuyorum" cevap vermek istemeyecek kadar açtım ve sofra gerçekten mükemmel görünüyordu.

Kahvaltı edip evime gittik. Çilingir çağırıp kapıyı açtık. Çilingir gözlerimin bağlı olmasından şüphelenip ikimizin de kimilerini kontrol etti ve birkaç defa bana zor durumda olup olmadığımı sordu. Sonunda güvende olduğuma inanıp gitti.
Veeee sonunda evdeyim!















ANONİM Stydia Where stories live. Discover now