Bölüm 34

2.8K 160 1
                                    

Yemeği yerken bir yandan sohbet edip gülüşüyorduk sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordum. Sanki bir parçam ondaymış gibi değişik bir histi.

"Evet Lydia Martin artık bir şeyler yapmaya ne dersin''

''meselaaa ne?''

''bilemiyorum film mi izlesek, dışarı mı çıksak, bir oyun mu oynasak''

''evde yapacak hiçbir şeyimiz yok o yüzden dışarı çıkalım''

''tamam beni bir dakika bekle gözlerini kapatır mısın?''

''tamam'' gözlerimi sıkıca yumup bekledim. Bir anda koltuğun yanına atladı

iyi misin sanırım yanıma ge- istemsizce elimi onu aramak için sesin geldiği tarafa doğru uzatmıştım. tam dudağının kenarına, yüzüne dokunmuştum. Sustu tepki vermedi. Elimi biraz sağa doğru kaydırdım. Yüzünün kemikli bir yapısı vardı. Kafasını biraz diğer tarafa doğru çevirdi ve elimi tutup yavaşça indirdi. Ayağa kakıp yürümeye başladı ve merdivenden yukarı çıktı. Sesler kesildi sadece bekledim gözlerimi açmadan onu takip etmeden biraz sonra merdivenlerden indi. 

''yukarda ne yaptın?''

''dikkat ettin mi bilmiyorum ama baş ucunda bir kumaş vardı gidip onu aldım gözünü bağlayacağım''  tekrar koltuğa oturdu ve çenemden tutarak hafifçe başımı kendi olduğu yöne doğru çevirdi. gözlerimi bağlayıp ayağa kalktı. 

''hadi gidiyoruz'' 

''pijamalarımla mı?''

''evet nesi varmış bunun''

''üzerimi değiştirseydim''

''buluruz bir şeyleer hadi'' kolumu koluna takıp dışarı çıktık. İnsanların bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum bazı şeyleri görmeden de hissedebiliyorsundur ya işte tam olarak öyleydi kimseyi görmesem de bakışlar gerçekten hissediliyordu.

Durduk arabanın kapısını açtı artık az çok binebiliyordum. Kapıyı kapattı ve hızlı hızlı olduğum yerden uzaklaşan boğuk ayak sesleri duymaya başladım. Birkaç dakika sonra da kapı kapanma sesi ve o hızlı ayak sesleri iyice bana yaklaştı.

 ''beklettiğim için kusura bakma''

''problem değil, ee nereye gidiyoruz?''

''AVMye''

arabada da bir süre sohbet ettik. İkimiz de birbirimizden çekinmiyorduk artık. yaklaşık 25-30 dakika sonra AVMye geldik. direk koluma girip beni sürüklemeye başladı.

''pijamalarımla duruyorum şuan herkes eminim ki bana bakıyor bir an önce bir mağazaya girelim''

''tamam sen yeter ki iste'' diyip hızlıca bir mağazaya soktu. 

''sen burda bekle'' diyip beni bir yere otutturdu biraz sonra her zamanki gibi bir mağaza görevlisi gelip sorular sormaya başladı. Birkaç dakika sonra beni kolumdan tutup kaldırdı. 

''şimdi birkaç kıyafet deniyeceksin'' sesimi çıkarmadım. bir süre sonra durduk kolumu bırakıp geri gitti.

''tamam bekliyorum giyinince çıkar gösterirsin''

gözümün bağını çözüp etrafıma baktım tam arkamda minik bir kıyafet yığını vardı.

hepsini hiç üşenmeden giyip denemiştim. Her giydiğim kıyafetten sonra gözlerimi kapatıp dışarı çıkıyordum o bana yorum yapıp tekrar içeri giriyordum.

Ve en sonunda minik kıyafet yığınından geriye sadece 3-4 parça bir şeyler kalmıştı.

kıyafetleri satın alıp herhangi birilerini üzerime geçirip tekrar dışarı çıktık.

"Evett şimdi nereye gidelim ?"

"Canım çok kahve çekti kahve içelim mi?"

"Tam şuan Starbucks'ın önünde duruyoruz, en sevdiğin"

"O zaman girelim"

Sola dönüp içeri girdik. Sanırım bu sefer sıra yoktu ki çabucak kasa kısmına geçtik.

"Ne alırdınız?" Kadının sesinde bir miktar değişme vardı ki sanırım beni görmüştü

"1 tane White Chocolate mocha diğeri ise iced macchiato caramel ikisi de büyük boy"

"İsim olarak ne yazalım?"

"Lydia ve Anonim"

"Lydia ve ne anlayamadım efendim?"

"Anonim"

"Pekala"
Çok bekletmeden içecekleri verdiler ve bir masaya oturduk.

"Sidney ile aranızda bir problem mi var hiç beraber dışarı çıkmıyorsunuz."

"Hayır yol sadece bir türlü buluşamıyoruz, ayrıca ben sana bir şey yok sormak istiyorum"

"Tabiki güzelim sor"

"Bu öğlen daha sen gelmeden önce Julia mesaj atmıştı partide birinin çantamı alıp hızlıca dışarı çıktığını söyledi yetişmeye çalışmışlar ama yetişememişler o kişi sen miydin?"

"Evet seni arabaya götürdükten sonra gidip çantanı aldım"

"Görünmeden bir iş yapma konusunda çok iyi değilsin anlaşılan hahaha"

"Hayır aslında gayet de kimse görmüyordu son anda fark ettiler"

"Tabii kesin öyledir" Kahveme uzanmaya çalıştım elimi biraz masada gezdirdikten sonra pes edip geri çektim.

"Aç ağzını"

"Efendim?"

"Ağzını aç" dudaklarımı biraz araladım bana kahveyi kendi içirdi. Hoşuma gitmişti, gülümsedim.

"Bakıyorum da çok hoşuna gitti"

"Yoo ne hoşuma gitcek"

"Tabii kesin öyledir" Gülüştük.

Çok güzel bir gün geçirmiştik. Her ne kadar gözlerim bağlı olsa da çok şey yapmıştık. İnsanların bakışları umrumda değildi sadece mutluydum olmamam gereken kadar mutlu. Akşam saat 22.00'a yaklaşıyordu eve gidiyorduk.

"Geldiik"

"Bugün bu kadar eğleneceğimi asla tahmin edemezdim"

"Ben yanındayken mutsuz olman mümkün mü?"

"Neyse eve gireyim artık yoruldum"

Tamam diyip arabadan indi kapımı açtı. Beni indirip ilerlemeye başladık. Tam kapı paspasının orda durduk.

"Sorun ne?"

"Çantanı uzatır mısın Lydia?" Sesi biraz gergin çıkmıştı" öne doğru uzattım. Bir sure içini kurcalamış olacak ki sesler geliyordu.

"Hassiktir"

"Ne noldu sorun ne söyler misin artık?"

"Lydia anahtarı içerde unuttum"

"Ne?"

Vote vermeyi unutmayıın 🙆🏻

ANONİM Stydia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin