Bölüm 33

2.8K 156 7
                                    

ANONİMDEN

Bi dakika ne! Ne dedi o?

Korkarak sordum.

Anonim: Nasıl yani, anladım.

Lydia: Dedim ki 'içeri gelmek ister misin' :)

Anonim: ahh- peki. Neden olmasın?

LYDİADAN

Umarım onu eve çağırmakla doğru bir karar vermişimdir diye düşünürken arkamı döndüm.

"Arkam dönük" diye bağırdım. Birkaç saniye sonra kapı kapandı ve o artık çok iyi tanıdığım sesi duydum "Seni özledim" tuhaf hissetmiştim. Nedensizce midemde bir şeyler hareketlenmişti sanki. "Bende." Dur bi dakika ne ! Bunu ben mi dedim? Gülümsemişti ! Onu görmüyordum ama emindim gülmüştü! Tanrım neden ?

Bir kaç hışırtı duyduktan sonra koltuğumun yaylarının çıkardığı o iğrenç sesi duydum.

"Ee şimdi ne yapıyoruz?"
Arkamı yavaşça dönüp etrafta olup olmadığına baktım.

"Bilmem, seni eve çağırırken bir şey düşünmedim."

"Demek sadece eve gelmemi istedin, Ha?

"Evet- yani hayır- pff her neyse"

"Tamam. Ben anladım zaten"

Yine o tapılası gülüş sesi..

"Aç mısın?"

"Ahh evet"

"Ne yemek istersin?"

"Bilmiyorum sen ne yersen ben de onu yerim"

"Gidip bi Mutfakta neler var bakıyım" diyip ayağa kalktım.

"Senin üzerindeki pijamada hamburger mi var yoksa bana mı öyle geldi"

"Evet neden ki?"

"Hamburgere bayılırım ve bence sen bunu giyerek bana mesaj vermeye çalışıyorsun"

"Ne? Öyle bir şey yok. Hem ben senin favori yiyeceğini hamburger olduğunu nereden bileyim ki?"

"Ama artık biliyorsun, sevgilim"

"Şu lanet kelimeyi söylemeyi kes artık!"

"Hangi kelimeyi? Yoksa 'sevgilim'i mi?"

"Ahh evet o aptal kelimeyi."

"Sana yemin ederim ki bir gün bunu sana daha fazla söylemem için benimle kavga edeceksin"

"Her neyse. Seninle biraz daha burada tartışırsam açlıktan ölücez. Ben mutfağa gidiyorum."

Bir cevap beklemeden mutfağa ilerledim ve buzdolabında yenilebilecek bir şeyler bulmaya çalıştım. Ama hiç bir şey yoktu. Sanırım dışarıdan söylemememiz gerek.

"Hey sushi yemeye ne dersin?"

"Tabii ki! Neden olmasın?"

"Peki o zaman lokantayı aramamız gerek."

"Ben ararım."

Anonimin lokantayı aramasını beklemek için salona onun yanına geçtim. Ben salona geçtiğimde anonim telefonla konuşmaya başlamıştı bile.

"Evet, 2 porsiyon sushi olucak."

"Verdiğim adrese en kısa zamanda getirebilir misiniz"

"Peki, anladım."

"Sipariş kimin adına mı? Ow Bay-"

Tanrım! Lanet olsun! Onun adını öğrenmeye çok yaklaşmıştım.

"Sipariş Lydia Martin adına."

"İyi günler."
-
"Bozulmuş gibisin Lydia."

"Bozulmadım, sadece çok az kalmıştı."

"Neye çok az kalmıştı?"

"Sonunda kimliğini öğrenecektim. Neden bunu öğrenmeme izin vermiyorsun ki?"

"Bir gün ögreniceksin Lydia. Sadece şu anda değil. Tamam mı?"

"Hayır! Tamam değil. Ben kim olduğunu bilmediğim bir adamı evime alabiliyorken; senin bana daha kim olduğunu söyleyecek cesaretin yok. Daha ne kadar bir nicknamein arkasına saklanacaksın?"

"Biliyorum ve bunun için gerçekten özür dilerim. Seninle bir mesafe olamadan görüşmeyi ne kadar çok istediğim hakkında hiç bir fikrin yok. Zaten buna gerek de yok. Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun ama sevgime inanıyorsun."

"Gerçekten böyle mi devam edecek?"

"Lydia beni anlamalısın, bunu sana söyleyecek cesaretim yok"

"Neden özgüvenin mi yok? Ailen benden hoşlanmıyor mu? Çevrenden mi korkuyorsun? Seni tamamen tanırsam senden hoşlanmayacağımı mı düşünüyorsun?"

"Lydia kendimi sana yeterli biri olarak görmüyorum. Sen benden çok farklısın seni tanıdığımdan beri sana ayak uydurmaya çalışıyorum tamamen bizi biz olarak uyumlu bir çift olarak gördüğüm zaman bunu söylemeyi düşünüyorum. Hem zaten beni her zaman görebilirsin lydia istediğin zaman sadece koltuğun arkasına bakman yeterli ya da beni eve alırken sen arkanı döndün belki de sen de benim kim olduğumu öğrenmekten korkuyorsun"

Durdum. Verecek bir cevabım yoktu. Korkmuyordum, onu öyle kabullenmiştim. Sadece kim olduğunu merak ediyordum. Gerçekten bu kadar önemli miydi adını öğrenmek, yüzünü görmek
neden sürekli bunları düşünüp ona soruyordum?

"Adını öğrenmek istemiyorum sen me zaman istersen bunu bana kendi isteğinle söyleyeceksin"

Derin bir sessizlik oluşmuştu. İkimizinde içinden birsürü şey geçiyordu ama söyleyemiyorduk.

Birkaç saniye sonra kapı çaldı.

"Ben bakarım" diyip ayağa kalktım yemeklerimiz gelmişti.

"Borcunuz 30 dolar hanımefendi"

"Bir dakika bekleyin" diyerek çantama doğru yöneldim. Daha cüzdanını bulmaya çalışırken 'iyi günler' diye bir ses duydum ve ardıdan kapı kapandı.

"Hadi gel yemekler geldii"

"Teşekkürler"

"Ne için?"

"Her şey için, arkamı dönebilir miyim?"

"Tabii"

Yavaşça arkamı döndüm yemeği masanın üzerine koymuştu. Ve bu bizim ilk beraber yediğimiz yemek olacaktı.

Vote vermeyi unutmayıın 🤷🏻‍♀️








 









ANONİM Stydia Where stories live. Discover now