31/Yusuf'un Kalbi

Start from the beginning
                                    

"Bana hiç bir şey anlatmadın Yosun.Başta Deniz itidir dedim ama sonrasında onun olmadığı emin oldum.Kimdi onlar güzelim,sen nasıl kurtuldun oradan."

*******

Yusuf düşünceliydi.Sevdiği kadının kaçırıldığını duyduğu ilk an aklıma Deniz Özkan'dan başka kimse gelmemişti,haklıydı da yaptığı onca şeyden sonra bir tek o hedef noktası haline geliyordu.Ama yanılmıştı,Demir abisinin sözünü hiçe sayıp Özkan şerefsizinin ne kadar mekanı varsa hepsini yakmıştı. Evlerini,depolarını,barlarını,kumarha-nelerini daha aklına ne kadar illegal mekanı geldiyse hepsini yakmıştı.Tek hedefi o itin saklandığı delikten çıkmasıydı,nihayetinde bunu başarmıştıda.

Bir kaç saat içinde bütün İstanbul'u adeta ateşe verip sonunda Deniz Özkan'ı bulup yakasına yapışmıştı.
Kendini biliyordu Yusuf asla bu tarz işlerde bezi olmazdı ama dünya üzerinde tek bir canlı sevdiklerine dokunursa sonuçları her ne olursa olsun gözü kapalı yakardı bu memleketi.Deniz itini öldüresiye dövmüş fakat bu işte parmağı olmadığını anlamıştı.Demir abisi bir kez daha haklı çıkmıştı.Onun kırdığı eli kaldıracak adam hala yoktu.Tabi Yusuf'un arkasında bıraktığı enkazı toplamakda yine Demir Soylu'ya kalmıştı.

Yusuf eli boş bir şekilde arabasına bindiğinde gözüne ilk çarpan arabadaki saat olmuştu.Yeşil gözlü minik karısı yaklaşık beş saatir kayıptı ama kendisinin yaptığı tek şey boş boş oturmaktı.Hava iyice kararırken Yusuf bütün sinirini arabasının direksiyonundan çıkartıyordu.

Ardı arkası kesilmeyen yumrukları sayesinde arabadaki direksiyon bile kırılmıştı.Sokaktan geçenler onun bu haline ister istemez şahit olmuştu ama bu genç adamın umrunda bile değildi.Şuan da tek istediği şey papatya kokulu karısının kollarının arasında olmasıydı.

Hani derlerdi ya insan sevdiğinin kıymeti kaybedince anlar diye,işte koca adam şu anda bu anı yaşıyordu.
Yaklaşık iki aydır her sabah aynı evde güne merhaba dediği yeşil gözlü minik karısını kaybetmişti.Ona kapıldığını anlayalı çokta uzun bir zaman olmamıştı,o güzel gülüşü,sivri dili ile ne ara kalbine konbine bilet aldığını ise bilmiyordu ama şuan da elinden kayıp gitmesi genç adamı günaha davet ediyordu.

Sinirini alamayınca kendini bir hışımla dışarı atıp ilk gördüğü taksiyi çevirdi.Soluğu Demir Soylu'nun yanında alınca bir hışımla içeriye girdi.Demir Yusuf'un ona geleceğini biliyormuşcasına salondaki koltukta onu bekliyordu.

"Demek Deniz olmadığını anladın!"

Genç adam soluğu abisi gibi gördüğü adamın yanında alınca kendini koltuğa atıp bitmiş bir vaziyette yanında yer aldı.

"İşe yaramaz herifin tekiyim.Karımı koruyamadım,kaç saat oldu hala bulamadım!Ama onu bulduğumda kaçıran itleri kendi ellerimle öldüreceğim!"

Demir yanında oturan adamın omzuna elini koyarak destek oldu. Anlıyordu onu hem de herkesten daha iyi!O da bu hayatta sevdikleriyle sınanmıştı ve her seferinde Yusuf'dan daha beter hale gelmişti.

"Sakin ol aslanım.Bulacağız!Korel'i bulacağız."

Genç adam hırsla oturduğu yerden kalkıp ayakta volta atmaya başladı.Bir yandan bağırıyor bir yandan da eline geçenleri duvara fırlatıyordu.Tabi Demir ona hiç bir şekilde engel olmuyordu.İçindeki öfkesini atıp sakin bir şekilde düşünmesini bekliyordu.

"Nasıl abi!Nasıl bulacağız.Ne bir iz ne de bir ipucu var!"

Yusuf hıncını anlamayınca odada ki boy aynasına ilerledi.Kendi canını yakmak istiyordu!Acı çekmek istiyordu!Karısı kim bilir nerede ne haldeydi ama kendisi bu lüksün içinde sefa sürüyordu.

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Where stories live. Discover now