26/AÇIĞA ÇIKAN SIR

Start from the beginning
                                    

Ben ise kalkmış yemekle aşk yaşayan bu adama tam da yemek yerken yastık fırlatmıştım.Ben yapmıştım bunu ben!Havaya kalkan eli ile gözlerimi sıkı sıkıya kapatırken yaşamım boyunca ilk kez fiziksel bir şiddet yaşayacağım anı beklemiştim ama sadece beklemiştim.

Başımdan aşağıya düşen örtümle başımda rahatlama hissedince sıkı sıkıya kapattığım gözlerimi yavaşça açtım ve kahverengi harekete teslim oldum.O koca eli ile başımda ki şalı boneyle beraber tek çırpıda atınca bu sefer elini tokama atmıştı.Ama unuttuğu bir şey vardı ki o da benim kıvırcık saçlarım ile o tokayı ayırmak her yiğidin harcı değildi.

Hala kafamdaki tokayı açmakla uğraşırken birden çekmesiyle kocaman bir çığlık atmış ve başımda duran ellerini tutmuştum.

"Ne yapıyorsun be!'

Beni umursamadan odaklandığı işe devam eden Yusuf ile sinirle soludum. Koca eli bir kez daha tokayı çıkarmak için saçımı çekerken hissetiğim ağrı ile inleyip onu geti ittim.Gözlerimi gözlerine kitleyip hırsla elimi saçıma attım ve tokayı saniyesine çıkarıp bir köşeye fırlattım.

Ağıran saç diplerime masaj yapmak için saçımı karıştırıp sağa sola uçuşmasını sağlarken sonunda ağrı geçmişti.İki elimle gür olan saçlarımı gözümden çekip dibime girmiş olan kara hödüğe döndüm.

"Yastık fırlattım diye saçımı çekmek zorundamıydın."

Sinirle sarf ettiğim sözlere karşın yüzündeki aptal gülümsemeyi hiç bozmadan parmağını saçıma dolayıp gözlerimin tam içine bakmaya başladı.

"Bundan sonra aynı evde yaşayacağımıza göre sana bir kaç kuraldan bahsedeyim."

"Kısa bir süre."

"Ne."

"Kısa bir süre için beraber yaşayacağız."

Saçım da hissetiğim baskı yüzünden gözlerim kısılırken eline vurup bırakmasını sağlamak istemiştim ama boşuna uğraşdım.Hödük saçımı çekiyordu ilk okul bebesi gibi!Beni takmayarak devam etmesitle saçıma doladığı parmağını ısırasım gelmişti.Ama tabiki de bunu yapmadım.

"Kural bir;Yemek yerken benimle konuşma hatta dokunma bile."

"Çok meraklısıydım."

"Kural iki;sözünü kesme lafımı ikiletme."

"Yok can-"

"KOREL!"

Tamam ya sustum ne bağırıyorsa cevap vermekte yasaktı.Hayır yani bu hep mi böyle despottu yoksa sonradan mı böyle olmuştu.Benim kedi gibi pısmamla devam etti.

"Kural üç;Benden habersiz dışarı çıkmak yok!Çıktın diyelim telefonu kapalı tutmak yok!Her aradığımda o telefona cevap verilecek ve son olarak aynı sınırlar içerisinde yanlız kaldığımızda o saçların hep açık kalacak."

Yok canım başka!

Ellerini saçlarımdan çekip az önce kalktığı koltuğa geri otururken ağzım açık onu izliyordum.Koyduğu kuralları beynimdeki süzgeçten geçirdikten sonra çatık kaşlarımla ona döndüm.

"Hepsini anlarımda neden saçlarım açık gezmek zorundayım."Elim koltuğun üzerine fırlattığı şalıma giderken kendinden emin ve gür sesi odayı doldurdu.

"Hele buna bir yelten!Başına taktığın her bir yazmayı yakarım!Emin ol yaparım Yosun!"

Bir elim koltuğa uzanmış öylece kalırken aklıma ipek şallarım geldi.Sonra her birini taa Malezyalardan getirdiğim krep şallarım ya Dubai'den aldığım renk renk eşarplaŕım.Ya teyzemin iş gezisine gittiğinde farklı ülkelerden aldığı bebeklerim.Yaparmıydı!Şöyle bir Yusuf'u süzdüğüm de yapardı.

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Where stories live. Discover now