26/AÇIĞA ÇIKAN SIR

En başından başla
                                    

Evin yüksek olması ki nerden baksam 30 katlı,ve bizde en üst katında yani otuzuncu katta oturduğumuz için karşımızda hiç bir seç yoktu.
Bu da camlarla kaplı evde rahatca gezebileceğim anlamına geliyordu.Her ne kadar ıssız da olsa odalarının cam olmaması içimi bir nebze olsada rahatlatmıştı.Duran asansörden inip olduğumuz katta ki tek daire olan evimize girdik..

Ben az önce evimiz mi demiştim?

Benim elimde bir bavul ve Yusuf'un ufak laptop çantası vardı ama onda üç bavul ve iki sırt çantası,hala onları nasıl taşıdığı konusunda bir fikrim yoktu ama kapıdan girer girmez yere fırlamasıyla yorulduğunu anlamıştım. Bende elimdekileri kapı eşiğine bırakıp onu takip ederek içeriye geçtim.Kendini büyük beyaz kanepeye atan Yusuf'a aldırmadan yanına oturdum.

Ne en rahat koltuk oydu bir kere!

Yusuf kısa bir an gözlerini üzerimde gezdirse de bunun üzerinde pekte durmayarak ayağını önündeki sehpaya uzattı.Kaşlarım çatık bir halde ayaklarına bakmaya devam ederken sağ ayağımı kaldırıp kaslı bacağına tekme attım.Bu sayede ağayı masadan düşen Yusuf gözlerini açıp bana odaklandı.

"Ne yapıyorsun kızım!"

"Asıl sen ne yapıyorsun.Onu oraya ayağını koy diyemi koydular."

"Ya ne için koydular."

"Üzerinde yemek yerim ben günah günah."

"HasbinnAllah."

Sinirle soluyup oturduğu koltuktan kalkan Yusuf'un arkasından öylece bakakaldım.Kendine ait odaya girip kapıyı hızla kapattığında ise onu umursamadan bende bana ait olan odaya girdim.Bavullarımı zar zor bir üst kata çıkardıktan sonra hepsini yerleştirip salona geri indim.

Yusuf'u televizyonun başında ve elindeki pizza kutuları ile görmeyi beklemiyordum açıkçası.Bu adam ne ara pizza sipariş vermişti ve ben zilin sesini neden duymamıştım.

"Pizza mı sipariş ettin?"

Bana görmüyormusun adlı bakışını atarken televizyonda ki basketbol maçına geri döndü.Bu arada da bana söylenmeyi ihmal etmedi.

"Karım yemek yapmayınca mecbur kaldım."

Bu adam beni ne sanıyordu yemek yapma robotumu.Dört buçuk saatlik bir yolculuktan geldim boru mu yahu!Tam cevap verecekken beni susturmuş ve devam etmişti."Böyle babanın böyle kızı.İnsan bir kaç tüyo kapardı." Dalgaya vurduğu kelimeler beyimin her bir köşesine çarparak kalbime yayıldığında içimde inanılmış bir acı birikmişti.Ben babamdan çok şey öğrenmiştim hatta yemek yapmayı çok severdim fakat o ölünce her şey bitmişti benim için.

İçimdeki acı yavaş yavaş yerini öfkeye bırakırken koltuktan duran yastığa elime alıp hızla pizzasını yiyen Yusuf'a fırlattım.Bir anlık boşluğuna gelmiş olacaktı ki korkuyla yerinde zıplayıp ateş eden gözlerine gözlerime kitledi.Oturduğu koltuktan kalkınca yaptığım şeye çoktan pişman olmuştum.Dev cüssesi koca salonu ufacık bırakırken her attığı adımda sanki yer sallanıyordu.

Yanıma yaklaştığında sesli bir şekilde yutkunmak zorunda kaldım.Ben Yusuf Şadoğlu'nun o güzel suratına yastık fırlatmıştım hemde yemek yerken.Düğünden önce teyzemin söyledikleri aklımdan bir bir geçerken yaptığım aptallığa bir kez daha sövdüm.

"Unutma Yosun her erkeğin kalbi midesinden geçer ama Yusuf'un beyni midesinden geçer.Açken sakın ama sakın ona karışma ve üzerine gitme ayrıca yemek yerken kesinlikle ona yaklaşma.Çünkü Yusuf Şadoğlu'nun tek zayıf noktası yemek, yani yemek yemeği senden bile daha fazla sevebilir."

LAVİNİA (ölüm çiçeği) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin