wish.

2K 194 68
                                    

Yoongi hyungla tekrar bir araya gelmemizin üstünden iki hafta geçmişti ve ben nedensizce artık ona daha yakın hissediyordum. Hatta üç gün önce Hoseok hyunga Yoongi hyungun fikrini neden bu kadar çabuk değiştirdiğini sorduğumda artık aşkı anladığını söyleyip geçiştirmişti. Ama bir süre sonra onu Yoongi hyungla konuşurken duyduğumda asıl gerçeği öğrenmiştim. Kızıl hyungum inatçı hyungumu bizi affetmesi için ikna etmeye çalışırken hep gittiğimiz sahilde aralarında garip bir yakınlaşma olmuş. Haftalar önce bize bağırıp çağıran Min Yoongi parlak yıldızlarla dolu gökyüzünün altında güneşten daha parlak gülümseyen kızıl hyungumu öpmüş. Elbette bunu duyduğumda heyecandan ve şaşkınlıktan yanlışlıkla kafamı kapıya çarpmıştım. Konuşmalarına daha fazla kulak misafiri olmayı  isterdim ama duyduklarım da bana yeterdi.
Şimdi ise annemin şehir dışındaki toplantısı nedeniyle Jin ile oturma odasında oturuyorduk. Evde yalnız kalmaktan nefret ettiğim için annem bizim çocuklardan birini çağırmamı söylemişti. Jin dururken Jimin'i ya da Jungkook'u çağıracak değildim. Krizi fırsata çevirmeyi ve Kim Seokjin'i seviyordum.
Ben ucu bucağı olmayan düşüncelerimle birlikte koltuğun ucunda oturmuş televizyon izleyen sevgilime bakarken masalsı sesi ile gözlerimi kırpıştırdım.

"Sen çok uzak kaldın sanki orada? Gelsene biraz." dedi çapkın bir tonda. Dediğini ikiletmeden dizlerimin üstünde ona doğru ilerleyip kollarının arasına sokulduğumda sıcaklığı beni mayıştırmaya başlamıştı bile. Kedi gibi kafamı göğsüne sürttüğümde saçlarıma minik öpücükler dizdi.
"Sana aslan yavrusu diyorum ama minik bir kediden farkın yok."
Kafamı kaldırıp kirpiklerimin altından ona baktım. Dudaklarında minik bir gülümseme vardı. Minik ama huzur dolu.
"Miyavlamamı da ister misin Jin? Böyle fantezilerin olduğunu bilmiyordum."

"Miyavlasana bir kere." dediğinde sesindeki alayı net bir şekilde hissetmiştim.
"Bak, aslan yavrusu olmayı kabul edebilirim ama kedi olmak benlik değil."

Burnunu saçlarıma sürttükten sonra cüretkâr bir şekilde konuştu.
"Sırtımdaki çizikler ne kadar vahşi olduğunu hatırlattı. Evet, kedi olamazsın."
Midem fısıltı gibi çıkan sesiyle kasılırken bir elimle karnına vurdum.

"Sesini kesecek misin artık?"
Bir eliyle dudaklarına görünmez bir fermuar çektiğinde memnuniyetle gülümsedim.

"Jin, film ilgini çekti mi cidden?" Sorumla birlikte yan tarafındaki kumandayı alıp filmi durdurdu.

"Pek değil. Klişe aksiyon filmi işte."

Kaşlarımı çatarak "O zaman neden pür dikkat izliyordun?" diye sordum.
"Başka seçeneğim yok çünkü."
Sözleri beni kızdırırken tekrar karnına vurdum.
"Ne demek seçenek yok? Odama gidebiliriz. Bana masal anlatabilirsin. Böylece anılarımıza oldukça hoş bir anı daha eklemiş oluruz."

Geri çekilip bir eliyle çenemden tuttu ve ona bakmamı sağladı.
"Küçük aslan yavrusu ilgi istiyormuş demek."

Bakışları ve güzel tebessümü içimi ısıtırken hislerimin aksine kaşlarımı kaldırdım.
"Bu aslan yavrusunun vahşileşmesini istemiyorsan masal anlat."

Cevabını beklemeden ayaklandığımda "Vahşi halin de ayrı güzel." dediğini duydum. Gülmemek için alt dudağımı dişleyerek odama çıktım. Çok geçmeden o da içeri girdi.

Benden önce yatağıma kurulduğunda gözlerimi devirdim. Daha sonra yanına kıvrılıp yüzümü boyun girintisine sakladım. Kokuları tarif etmekte hiçbir zaman iyi olmamamıştım. Seokjin'in kokusunu da tarif edecek kelimeleri bir araya getiremezdim. Ama onun kokusunu bir cümleyle özetleyecek olsam ilkbaharda salıncakta sallanan çocukluğumun kokusu derdim. Evet, sevgilim böyle güzel ve masum kokuyordu. Onu ve onunla ilgili olan her şeyi seviyordum.

INEFFABLE | TaeJinWhere stories live. Discover now