friends.

4.8K 310 68
                                    

Taehyung iki haftadır elinden düşürmediği kitabın son cümlelerini okuduktan sonra derin bir nefes alıp gözlerini boşluğa dikti. Kötü sonlardan nefret ederdi ve tam şuanda istediği tek şey kitabın yazarını bulup kendisi için alternatif bir son yazmasını söylemekti. Sessizce yutkunup dudaklarını diliyle ıslattı ve iki saattir oturduğu sandalyesinde arkaya doğru gerindi. O esnada Hoseok ve ona hararetli bir şekilde bir şeyler anlatan Jimin görüş alanına girdi. Hoseok ile gözleri buluştuğunda Jimin'den bunalmış ve yardım bekleyen bakışlarını farketti.

"Yah, Jimin. Ne anlatıyorsun öyle?" diye sordu alayla. Sarışın olan lafını yarıda keserek Taehyung'a doğru yürüyüp karşısına oturdu.

"Taehyung, Yoongi ve Hoseok'un arasını düzeltmek zorundayız. Bir haftadır bunun üzerine çalışıyorum, yardım etmelisin."

Esmer olan gözlerini ovuşturdu ve sıkıntıyla nefes verdi. Hâla ayakta dikilen kızıl saçlı çocuğa kısa bir bakış atıp Jimin'e döndü.

"Ben de bunu düşündüm Jimin fakat onlar buna gönüllü değilse ne yapabiliriz?" diye sordu. Daha sonra ise aydınlanmış gibi gözleri parladı.

"Jin hyung! Evet Jimin. Jin hyung elbette bunu çözecektir. Her zaman yaptığı gibi."

Hoseok kendisini oldukça ilgilendiren bu sohbete daha fazla dayanamadığını hissetti.
Sırt çantasını Jimin'in yan tarafındaki boş sandalyeye bırakırken konuştu.
"Ah, cidden. Bu çok sıkıcı. Bunu bize bırakmayı deneyemez misiniz?"
Jimin oldukça kararlı bir şekilde kafasını iki yana salladı.

"Hadi ama! Kendi kararlarımızı verebilecek yaştayız. İsteseydik konuşup aramızdaki soruna son verebilirdik."

Taehyung önündeki kitabın kapağında parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Neredeyse sekiz yıldır bir arada olduğu dostları arasında herhangi bir sorun olduğunda çaresiz hissediyordu. Özellikle böyle zamanlarda normalde olduğundan daha güçsüz ve mutsuzdu. Derin bir nefes alıp karşısında tartışan ikiliye baktı. Jimin ne derse desin kızılı ikna edemiyordu. Zaten Hoseok tanıdığı en inatçı insandı. Tanıdığı en inatçı ikinci insan ise Yoongi'ydi. Hâl böyleyken ne yaparlarsa yapsınlar orta yolu bulamayacaklardı. Bunun farkındaydı. Gözleri Jimin'in arkasında, onlara doğru yürüyen bedene kaydığında kitapta ritim tutan parmakları isteği dışında hareketsizleşti.
Seokjin siyah saçlarıyla uyum içinde olan siyah hırkası ve pantolonuyla kafeteryadaki tüm kızların ilgisini yine üzerine çekmişti. Buna alışmıştı fakat bu durumdan hoşlandığı söylenemezdi. İlgi çekmeyi seven biri değildi.
Sessiz bir şekilde Taehyung'un yanındaki boş sandalyeye oturdu.
Çatık kaşlarıyla karşısında somurtan Hoseok'a baktı ve konuşmaya başladı.

"Hoseok şuan küslüğün sırası değil. Jungkook'la konuştum. Yoongi hastalanmış. Çıkışta ziyarete gideceğiz ve sen de geleceksin."

Kızılın yüzünde beliren endişe Jin'i içten içe sevindirdi. Ne olursa olsun dostluklarını her şeyden üstün tutuyor olmaları ona güç veriyordu.

Jimin Hoseok'a bakarak "Gördün mü üzüntüden yataklara düşmüş işte!" diye söylendi fakat Hoseok buna cevap verecek durumda değildi. Yoongi için inanılmaz bir üzüntü hissetti. Taehyung Jin'e kısa bir bakış attığında dudaklarındaki ufak tebessümü farketti. Tüm bunların bir oyun olduğunu anladı. Elbette Yoongi hasta değildi. Hyungu yine onları bir araya getirecek güzel bir plan yapmıştı. Ne de olsa o Kim Seokjin'di. Daha doğrusu Taehyung'un kusurlarıyla kusursuz diye tanımladığı Jin hyunguydu. Kimseye belli etmeden bir tebessüm bıraktı dudaklarına. Yoongi ve Hoseok'un barışacağına emindi. Bu yüzden mutluydu. Ve biraz da gururluydu. Çünkü Jin onu yine şaşırtmamış ve olayı her zamanki titizliğiyle çözmüştü.

TaeJin bu dünyadaki en güzel şeylerden biri. Umarım beğenirsiniz. 💜

INEFFABLE | TaeJinWhere stories live. Discover now