jealousy.

2.7K 254 29
                                    

Yoongi hyung Hoseok hyungun saçlarını karıştırırken aralarının tekrardan eskisi gibi olmasına gülümsedim. Artık daha güçlü hissediyordum. Yarım saat önce ikisi de Jin hyunga böyle bir oyun oynadığı için kızarken şimdi ona teşekkür ediyorlardı. Jungkook ikili koltukta yayılarak otururken Jimin'in üzerine atlamasıyla bağırmaya başladı. Onlar her zamanki gibi koltukta savaş veriyorken gözüm Jin hyunga kaydı. Yüzündeki huzurlu gülümsemeyle bakışlarını tek tek hepimizde dolaştırdı. Kahve gözleri benimkilere tutunduğunda minnetle gülümsedim.

"Annem o koltuklarda tepindiğinizi görürse önce sizi sonra beni öldürecek. Rahat durun."

Yoongi hyung azarlarcasına konuştuğunda Jungkook Jimin'in kolunu ısırdı. Odayı dolduran tiz çığlıkla birlikte grubumuzun en küçüğü "Şimdi sıçtım!" diyerek koltuktan hızla kalkıp odadan çıkarak gözden kayboldu. Jimin ise ona küfretmekle yetinip koltuğa yayıldı.

"Yarın tiyatro kulübünün seçmeleri varmış, haberin var değil mi Tae?" diye sordu kızıl hyungum. Omuzlarımı silktim çünkü oyunculuğu ne kadar sevsem de sınav dönemimdi ve böyle bir etkinliğe ayıracak vaktim yoktu.

"Ne yani? Seçmelere katılmayacak mısın aptal?"
Yoongi hyung aksi bir şekilde konuştuğunda tekrardan omuzlarımı silktim.

"Okuldaki herkes senin katılmanı bekliyor Taehyung-ah. Karar verirken hepimizin sana her koşulda destek olacağını da unutma, olur mu?" diye söze karışan Jin hyung oturduğum tekli koltuğun koluna oturdu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözlerindeki güveni iliklerime kadar hissettim.

"Bilmiyorum hyung. Sınavlar yeterince stresliyken bir de oyunun stresini kaldıramayabilirim." dedim endişeyle. Elini omzuma koyup desteklercesine sıktı.

"Bu oyunun sonunda ülkedeki önemli insanlar tarafından keşfedilebilirsin, biliyorsun. Bu senin hayalin."

Bakışlarımı Jimin'e çevirip söylediği şeyi düşündüm. Hayalim başarılı bir aktör olmaktı, evet. Ama eğitim hayatımı başarıyla tamamlamak da istiyordum. Derin bir nefes aldım.

"Yarına kadar düşüneceğim, tamam." dediğimde hepsi zafer kazanmış gibi gülümsedi.

"Eğer ünlü olursan okumama gerek kalmaz değil mi hyung?" diyerek elindeki pizza dilimiyle odaya giren Jungkook Jimin'in attığı yastıkla susmak zorunda kaldı. Dayanamayıp kahkaha attığımda benimle beraber Hoseok hyung da gülmeye başladı. Ve daha sonra hep olduğu gibi odanın duvarlarında saçma sapan gülme seslerimiz yankılandı.
Jin hyungun çalan telefonuyla gülmeyi kesip odadan çıkmasıyla büyük kahkahalarım yavaşça söndü. Dudaklarımı ıslatıp önüme döndüm.

"Namjoon fotoğraf atmış." dedi Hoseok.

Jimin kıskandığını belli eden bir ses tonuyla konuştu.
"Biz okulda kertenkele gibi sürünelim, adam gittiği her ülkede mevsim değişiklikleri yüzünden renk değiştirsin. Adalete bakar mısın?"

"Adam okul dönemini üstün başarıyla tamamlayıp burs kazandı, şimdi de keyfini sürüyor. Adalete bakar mısın?" diye karşılık verdi Yoongi hyung.

Jungkook da sohbete dahil olup "Yine de onu özledim." dedi.

"Sürekli sınav baskısı yapsa da ben de özledim." dedim.
Jin hyung odaya girdikten sonra koltuğun kenarındaki ceketini alıp giydi. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda açıklama yapma gereği duyarak konuştu.

"Ha Eun aradı, ben çıkıyorum."

Ha Eun'un ismini duymamla gözlerimi devirme isteğimi bastıramadım. En keyifli anlarımızda kötü reklam gibi araya giriyordu.

Ceketinin fermuarını çekerken "Jimin-ah, ödevini akşam halledelim olur mu?" diye sordu. Jimin de Ha Eun'dan hoşlanmadığı için sadece omuz silkmekle yetindi.

Jin hyung sıkıntıyla nefes bırakıp "Görüşürüz o zaman." dedi.

"Hyung, kendini çok elletme." diyen Yoongi hyung sırıtmaya başladığında diğerleri de aynı şekilde güldü. Bense düz bir ifadeyle gitmek üzere olana bakıyordum. Bakışlarımız çarpıştı fakat çok kısa sürdü. Sonrasında odadan çıktı ve hemen ardından kapının kapanma sesini duydum.

Ortamda derin bir sessizlik oluştuğunda içimde anlam veremediğim bir burukluk oluştu. Bir kişi eksikken -özellikle bu bir kişi Jin hyungsa- içimde bir şeyler kırılıyordu. Neden her aradığında gidiyordu ki? Kollarımı birbirine dolayıp gözlerimi halıya diktim. Eve gidip kitap okumaktan başka hiçbir şey yapmak istemiyordum.

***

Yatağımda ayaklarımı duvara dikerek ters bir şekilde uzanırken kulağıma dolan şarkıya eşlik etmeye başladım.

"We keep this love in a photograph. We made these memories for ourselves."

Gülümseyerek gözlerimi kapattığımda zihnimde canlanan görüntüyle hızla yerimde doğruldum. Deli gibi atan kalbim ve hızlı alip verdiğim nefesimle ayağa kalktım. Neydi bu şimdi? Neden gözlerimi kapattığımda onun gülümsemesini gördüm. Zihnimin bir oyunu muydu bu? Odada iki ileri bir geri yürürken korkuyla ellerimi saçlarıma daldırdım. Hadi ama! Bu çok saçmaydı. Kafamı iki yana salladım. Yalnızca en son onu düşündüğüm içindi, evet. Bilimsel olarak da kanıtlanmıştı değil mi? Boyle bir şey okumuştum değil mi? Okumuş muydum? Sadece son düşündüğüm kişi o diye mi gözlerimi kapattığımda onun hayali gülümsedi bana? Evet, yalnızca buydu sebebi.
Yatağıma oturup elimi kalbimin üstüne koydum. Korkudan mı bu kadar hızlı atıyordu? Büyütmemeliydim. Ah, gözlerimi kapattığımda Jin hyungu görmüşken yarın onun yüzüne rahatça nasıl bakacaktım?

Umarım beğenirsiniz. TaeJin'i sevin. 💜

INEFFABLE | TaeJinWhere stories live. Discover now