regret.

1.7K 190 37
                                    

"Jimin şu kurabiyeyi ye artık." Hoseok hyung bıkkınlıkla konuştuğunda Jimin hariç masadaki herkes gülümsedi. Jimin bir buçuk haftadır diyetteydi ve bunun sebebi Hoseok hyungun bir buçk hafta önce ona biraz kilo aldığını söylemesiydi. O günden beri ciddi anlamda sadece salatalar ve yağsız sebze yemekleri ile besleniyordu. Hoseok hyung da bu yüzden kendini suçlu hissediyordu.

"Yemeyeceğim hyung, canım istemiyor." Jimin omuz silkerek konuştuğunda gözlerimi devirdim. Elimdeki kalemin çizim defterimin üstündeki hareketini bir an durdurarak "Kısacık bir zaman geçmesine rağmen yüzün çöktü, inadı bırak artık." dedim.

"Taehyung haklı. Aynaya bakmıyor musun hiç?" Jin azarlarcasına konuştuğunda bakışlarım bir an onu buldu fakat onun da bana baktığını görünce hemen önümdeki defteri karalama işine geri döndüm. O gecenin üstünden iki hafta geçmişti. O gecenin sabahında ondan önce uyanıp her hatırayı geride bırakarak çıkmıştım o evden. İki haftadır kimseye belli etmemek için çırpınsam da her gece ağlıyordum. İstisnasız her gece bana dokunuşlarını hatırlayarak, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. O ise eskisi gibiydi. Gülüyordu, eğleniyordu, hepimizin sorunlarıyla ilgileniyordu ve bana eskisi gibi dostça davranıyordu. Belki de beni unutmuştu hemen. Bu yüzden onu suçlayamazdım da. Ya da suçlayabilirdim, beni yıllardır sevdiğini söyleyen birinin bu kadar kısa sürede unutması mümkün değildi -ki unuttuysa da bu onu suçlu yapardı; ya da yalancı. Derin bir nefes alıp defteri kendimden uzaklaştırıp dikkatle baktım. Jungkook ve Jimin'in önerisiyle kafamın dağılması için bir haftadır bu çizim işlerine girişmiştim. Harika bir çizim yeteneğim olmasa da en azından ona odaklandığımda kendimi iyi hissediyordum ve sonuç çok da kötü olmuyordu.

"Fena görünmüyor." dedi Yoongi hyung kafasını deftere doğru uzattıktan sonra. Alt dudağımı sarkıtarak "Yine de bir şeyler eksik sanki." diye mırıldandım.
"Ben de bakabilir miyim?" Jin konuştuğunda sessizce yutkunup defteri ona doğru uzattım. Kafamı hemen yanımdaki Jungkook'a çevirdim. Destek vermek istermiş gibi gülümsediğinde aynı şekilde karşılık verdim. O ve Jimin olmasaydı şimdi Jin'in karşısında bu kadar rahat ve güçlü duramazdım.
Kafamı tekrar Jin'e çevirdiğimde defteri bana doğru uzattı.
"Bence yıldızları azaltmalısın. Gezegeni geride bırakıyorlar ve göz yoruyorlar."
Çizdiğim Merkür'e kısaca bakıp tekrar ona döndüm.
"Bence yıldızlarla alakası yok. Aksine, tüm yıldızlar onun etrafında toplandığı için Merkür'e ayrı bir hava katıyor."
Meydan okurcasına kaşlarını kaldırarak "Peki eksiğin ne olduğunu düşünüyorsun?" diye sordu.
"Büyük ihtimalle Merkür'ün çaprazındaki küçük yarım ayı görmedin hyung. Fark edilmiyor ve eğer onun da fark edilebilmesi için etrafına bir kaç parıltı eklemezsem muhtemelen hiçbir zaman da göremezdin."
"Neden yarım ayı birkaç parıltıyla süsleyip Merkür'e benzetiyorsun? Yıldızlar onu fark etmemizden ziyade daha çok söndürür."
Karşımda bilmiş edasıyla konuştuğunda nedensizce öfkelendiğimi hissettim. Oturduğum yerden ona doğru biraz eğildim.
"Ayı görmek isteseydin görürdün zaten. Sırf Merkür göz önünde diye sadece onu baz alarak yıldızları silmemi söyleyen sendin."

O da öne doğru eğilerek konuşmaya başladı.
"Yarım ayı yıldızlar gibi küçük çizen sensin. Merkür odaklı bir çizimde küçücük bir ayı fark etmediğim için beni suçlayamazsın."

"Biliyor musun, seni suçlamıyorum! Aptal olan benim."
 
Masada derin bir sessizlik oluşurken biraz sesli ve aksi bir sesle konuştuğumu fark ettim. Derin bir nefes alıp önümdeki deftere ve çizim işime geri döndüm.

"Biraz sakin olur musunuz? Taehyung, hyunguna sesini yükseltmemelisin. Ve Jin hyung, sen de onun üstüne gitme." Kızıl hyungum masadaki gerginliğe son vermek için konuştuğunda arkama yaslandım. Jimin'e baktığımda endişeli bir şekilde kurabiyeyi yiyordu.

INEFFABLE | TaeJinWhere stories live. Discover now