1. BÖLÜM

1.7K 138 155
                                    

Hangi tarihte başladınız, atın tarihleri 💕

Bu tarz şeylerden çok utansam da burada işler böyle yürüyor, maalesef. Vote verip bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen!

Arabayı çalıştırıp yola çıkarken tekrar yan koltuğa gözüm kaydı. Bu yaptığımı annem görse muhtemelen başımın etini yemekle kalmaz, yahnisini yapar ve civardaki tüm yazlıklara dağıtırdı. Yine de fazla umursamayarak ve öğrenmeyeceğine inanarak yola koyuldum.

"Abi..." Ses tonundaki düzenbaz tınıdan da anlaşıldığı üzere istenilecek bir şey vardı ve bu istenilecek malum şey benim başıma kalmıştı.

"Efendim Sezin?" Göz ucuyla koltuğunda ağzındaki baklayı çıkarmak için kıvranan kız kardeşime baktım.

"Aslında ben kitapçıya gitmek istemiyorum." Ne? Sırf onun kitap aşkı yüzünden bugün arkadaşlarımla planladığımız deniz kıyısı ve bolca eğlence temalı etkinliğe katılamadım, bu duyduğum sözlerle keyfimden bücürün keyfi için vazgeçtiğimi anladım.

"Sezin sen ne saçmalıyorsun? Madem öyle neden çıktık?" Direksiyonu sıkıca kavrayan ellerime dikkat kesilince belli etmeden gevşetmeye çalıştım. Gerilmeye gerek yoktu. Sonuç olarak abiydim ve bazen abiler kardeşleri yüzünden eğlencelerinden vazgeçebilirdi.

"Abi, ben o kitapçıya değil, iki sokak arkadaki sahafa gitmek istiyorum."

"Kızım ne fark eder, ikisi de kitap satmıyor mu?" Yahu altı üstü on bir yaşına girmiş bir kız çocuğu neden bu kadar kitap sever? Hem sahaf ne ya, ben on dokuz yıllık ömrümde gitmedim, görmedim. Bu kız nereden biliyor bunları?

"Abi annem oraya götürmüyor, ben oraya gitmek istiyorum. Bak gerçekten sessizce kitapları alıp çıkacağım ve kısa sürecek." Yeşil iri gözleri sanki mümkünmüş gibi küçücük sivri burnunun iki yanından iyice belirginleştiğinde derin bir nefes verdim.

"Annem oraya götürmüyorsa bir sebebi olmalı Sezin, kitapçıya gideceğiz. Bitti." Sahaf ya da kitapçı olması benim için bir şey değiştirmezdi aslında ama içimdeki inatlaşma dürtüsüne engel olamayarak ve sekiz yaş büyüklüğün bana verdiği abilik ünvanına dayanarak sert çıkmayı tercih etmiştim.

"Öyle mi?"

"Öyle, seni cadı."

"İyi, o zaman. Anneme beni ön koltuğa oturttuğunu söyleyeceğim."

"Ne!" Şantaj demek, ha? Benim küçük kız kardeşim büyümüş ve abisine şantaj yapıyor. Böyle hainlik olmaz, koynumuzda yılan beslemişiz yahu!

"Sahafa gidiyoruz, kitapçının iki sokak arkasında." Sözü bitirmiş bir edayla burnunu kaldırarak öbür tarafa bakmaya başladığında tüm yüzünü avucumla kaplayarak sıka sıka sevmek istedim. Bu küçük kız, ileride çok can yakacak ve ben bunu keyifle izleyeceğim.

"Cadı."

Aynı yolu gelip iki sokak arkaya girdiğimde yüzünde kocaman bir gülümseme oluşan Sezin'i görmek içten içe hoşuma gitse de gardımı indirmeyerek otoriterimi korumaya karar verdim. Sanki buraya gelerek tuzla buz etmemiş gibi.

Arabadan inip dışarıdan oldukça sevimli ama küçük görünen dükkana girdiğinde ben de peşinden hareketlenmek zorunda kaldım. İçeri girdiğimde dışarıdan göründüğü gibi enine küçük ama oldukça derin bir dükkan görünce şaşırdım.

Gözlerim Sezin'i ararken onun çoktan dükkanın en ücra köşesinde yaşlı bir adamla sohbete koyulduğunu görünce şaşkınlığım katmerlendi. Dışarıdan bakıldığında asosyal diyebileceğim bir çocuk olmasına rağmen söz konusu kitaplar ve kitapseverler olunca gayet güzel iletişim sağlayabiliyor.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now