10. Tefavuk~

49.8K 2.7K 54
                                    

<.> <.><.><.><.>

Ne kadar zamandır buradayım diye düşündü Lumina. Saati altıya doğru yaklaşıyordu.  Yavaş hareketlerle eşyalarını toplayıp arabasına doğru ilerlemeye başladı. Koltuğuna yerleşip anahtarı çevirmişti ki görüş alanına hız limitlerini zorlayan kırmızı bir Ferrari girdi. Araba yanından o kadar hızlı geçmişti ki Lumina oturduğu yerde sallanmıştı. Bu insanların aklından zoru var diye düşünerek arabasını çalıştırıp yola koyuldu.

Beş dakika kadar ilerledikten sonra bir virajı aldıktan sonra tekrar gördü kırmızı Ferrariyi. Araba yoldan çıkmış kenarda duran ağaçlıkların içinde kaybolmuştu. Arabasında inerek kaza yerine doğru koşmaya başladı. Sürücü tarafındaki kapıyı açıp içerdeki adamı yavaşça eliyle dürttü ama adam hiç kıpırdamadı. Elini boynuna götürüp nabzını kontrol ettiğindeyse çok derinlerden gelen kalp atışları hissedebildi sadece.

Arka cebinden telefonunu çıkartıp 112 yi arayıp kaza bildirimi yaptı. Telefondaki adam hastaları kıpırdatmamasını söylemişti. İki kişiydiler arabada yolcu koltuğundaki adam iki büklüm olmuş bir şekilde kafası dizlerine doğru kapanmıştı. Yüzü görünmüyordu. Sürücü koltuğundaki adamsa hala hareketsiz bir şekilde duruyordu.

Alçak bir inleme sesiyle dikkati yolcu koltuğundaki adama kaydı Lumina’nın. Diğer tarafa geçip kapıyı açtı. Adamın başını çok yavaş bir şekilde kaldırarak koltuğa oturur vaziyete getirdi…  Ve karşısında bütün bir gün düşündüğü yüzü görünce ikinci bir şok yaşadı Lumina. Esved Baransel yaralı bir şekilde karşısında duruyordu .

Göz kapakları belli belirsiz kıpırdıyordu. Yavaşça gözlerini araladı ve Lumina’ya baktı. Kapanan gözkapaklarını bu sefer daha bilinçli bir şekilde açarak bakışlarını Lumina’nın yüzünde sabitledi.

“Sen… Azrail’im misin sen ? Bu her şeyi açıklar işte…”

Esved’in son sözleri ambulans sirenlerine karıştı ve Lumina görevlinin  kolundan çekmesiyle kendine gelerek birkaç adım geride yaralıların arabadan çıkarılarak ambulansa taşınmasını izlemeye başladı.

<.><.><.><.><.>

“Bakın Lumina Hanım. Hastalardan birinin vücudunda yüksek dozda uyuşturucu madde tespit ettik. Emniyet kemeri bağlı olmadığı için kafasını çarpmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Eğer ulaşabileceğimiz bir tanıdığı varsa bize bilgi vermenizi istiyorum.”

“Doktor Bey, de..diğim gibi ne ya..zık ki bir bil..gim yok. Sadece birinin adını bili..yo..rum. Esved Baransel”

Doktor memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle yanından ayrıldı. Lumina telefonuna uzanıp abisini aradı olayları kısaca anlatıp yanına gelmesini istedi. Arkasındaki sandalyeye adeta çökercesine bıraktı kendisini.Uyuşturucu madde demişti Doktor. Acaba hangisindeydi Esved’de mi arabayı kullanan adamda mı ?

İlk karşılştıklarında adam ondan mal istemişti, kastettiği uyuşturucu nuydu yani ? 

Bu soruar bir türlü rahat bırakmıyordu onu.  İçinden deli gibi onda olmasın lütfen…  lütfen diye dua ediyordu.  Bir anda kendisinden utandı. Diğer adamın günahı neydi de böyle bir illetin onda olması için dua ediyordu ki. Mantığı iflas etmişti zaten bu aralar.

 Abisinin kendisine yaklaştığını fark edince zorla ayağa kalkıp ona sarıldı. Titrek kelimeleriyle olanları bir kez de ona anlattığında artık konuşacak takati kalmamıştı. Abisinin telefona uzanışını yaptığı konuşmaları flu bir perdenin arkasından izliyordu. Kulakları uğuldama başlamıştı.

 Abisi yanına gelip elini tuttu. “Sakin ol canım. Ben Baransel’in yardımcısına haber verdim onlar ilgilenecekler. İstersen biz gidelim.”

“Ha..yır. Kal..mak isti..yorum.”

Abisi uzun bir süre gözlerinin içine baktı Lumina’nın sanki beyinin içini okuyormuş gibi hissetti genç kız. Bu dünyada zihin okuyabilen tek kişi var deseler o kesin abimdir derdi zaten.

“Ben kahve alıp geleyim o zaman…” diyerek gözlerini ayırdı Lumina’dan ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

“Kızım… Kızım!”

Lumina üzerindeki uyuşukluk zarını yırtmaya çalışan bu sesin ne kadar sinir bozucu olduğunu düşünüyordu. Malt bir denizde yüzüyordu şu anda ve asla uyanmak istemiyordu. Uzakta bir adam vardı ama ona ulaşamıyordu. Lumina bundan hem keyif alıyor hem de yanına gelsin  istiyordu.

“Kızım uyansana!” dedi bir kez daha o ses. Gözleri Lumina’ya itaat etmeden açılıverdi.

Karşısında orta yaşlı bir adam gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Yüzünde yaşına yakışmayan çapkın bir gülümseme vardı. O kadar samimi bir gülümsemeydi ki kendini karşılık verirken buldu Lumina.

“Kızım melekler gibi uyuyordun ama bizim iki deliyi sen bulmuşsun neler olduğunu öğrenmek istiyorum.”

Adamın söylediklerini kavraması bir saniyeden az sürmüştü hızla doğrulup saçını ve üzerini düzeltti. Gözleri abisini görmek için etrafta dolaştı ama ortada yoktu. Tekrar bakışları adamı bulduğunda adamın yüzünde bu sefer ciddi bir ifade gördü. Kendisini toparlayıp anlatmaya başladı.

 “As..lında ben sa..dece on..ları kaza yap..tıktan sonra buldum. Baş..ka bir bilgim yok.”

 Adam kaşlarını çatarak bir süre Lumina’ya baktı ve yanındaki koltuğa kendisini bıraktı.

 “Zaten bende senin gibi bir meleğin bizim şeytanlarla ne işi olur anlamamıştım. Çok teşekkür ederim. Sen onları bulmasaydın ne halde olurlardı düşünmek bile istemiyorum. Hele de o Esved şeytanı kendisini üç kişilik zehirlemişken.”

“Ne..den u..yuş..turucu kulanı..yor?”

“Ah be kızım o deli oğlan omuzlarında 3 dünyalık dert taşıyor da ondan…”

<.> <.> <.> <.> 

Bölümümüz sevgili Özgeerk e; Kaleminden akan o güzel kelimeleri bizimle paylaştığın için teşekkürler. Canımsın :)

ESVEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin