4.BÖLÜM - KORKU

20.2K 1.5K 164
                                    


KORKUTMA BENİ YOKLUĞUNLA,
EN BÜYÜK KORKUNUN GÖBEĞİNDEN KOPUP GELDİM SANA...

Sabah tüm bedeni dinlenmiş uyandı. Sanki günlerdir uykusuzmuş gibiydi. Saat kaçtı acaba? Gece çektiği perdeleri açtı. Hava henüz aydınlanmamış mıydı? Yoksa güneş mi batıyordu? Neydi şimdi bu? Ne yani akşama kadar uyumuş muydu?

Hemen kapıyı açtı ve koridordaki sessizlik ürküttü onu. Odalara tek tek baktı, ama adam yoktu. Uyanmıştı belki de, diye düşünüp mutfak ile oturma kısmı bir olan bölüme girdi ama orada da kimse yoktu. Boş kahve bardağını görünce gidip dokundu, soğuktu. Demek uzun olmuştu içeli. Ee neredeydi bu adam? Korkmaya başlamıştı. Kapıya doğru yürüdü ve açtığı an dondu. Arabası yoktu. Adam onu orada bırakıp, gitmişti.

"Gerizekalı Elmas, neden inandın adama? Adam hırsızmış işte." Kendi kafasına vurup, duruyordu. "Safsın sen saf. Yok ya ne safı, bildiğin salaksın. En afilisinden."
Arkadaki çalı patırtılarını duyunca yandaki saplı süpürgeyi tutup, havaya kaldırdı ve o tarafa doğru yürüdü.
"Kim var orada? Silahlıyım-"

Karahan kızı görünce kahkaha atmaya başladı. Elmas ise sinirlenip, adamın kafasına süpürgeyi fırlattı.
"Gerizekalı arabamı çaldın, pis hırsız!"
"O senin kendi şahsına denir. Ben sadece suç aracını yok ettim." Yere düşen süpürgeyi alıp, inceledi. "Yalnız bununla da tam süpürgeli cadı olmuşsun ha, yakışmış."
Elmas verandadaki saksılardan birini aldı ve aynı şekilde adama fırlattı.
"Hey, hey, hey! Onlar annemin ve çok değer-" saksıdan kaçtı, yere düşüp kırılan saksıya baktı. "liydi."

"Arabam nerede?"
"Çaldığın araba?"
"Ya elimde kalacaksın." Karahan çarpık bir şekilde gülümseyince kız ayaklarını yere vurdu. "Gerizekalı pis zampara-" sustu ve düşündü. "Hah, sapık."
Karahan yine kahkaha attı. Sonra verandanın korkuluklarına tutunup, zıpladı. "Konuşalım mı? Önemli." Kızın dibine kadar gelmişti.

Kız iki adım uzaklaştı. "Yavaş! Uzaktan konuş."
İçeri geçti Karahan, kızda peşinden gitti. Küçük masaya oturdu kız. Karahan da ısıtıcıya su koyup, çalıştırdı. Bardaklara eşit bir şekilde kahve koyarken Elmas arkadan seslendi. "Benimki sütlü olsun."
Karahan bir tek başını çevirdi arkaya, "Üstüne krem şanti de ister misin?"

"Ay sanki ne istedik? İmkansızmış gibi."
"Valla mahrumiyet bölgesindesin kızım. Yok şimdi süt falan."
"Of iyi tamam."
Karahan kahveleri alıp, kızın karşısına geçti. Önce bir müddet sessiz kaldı, sonra kızın yüzüne odaklandı. Sonra bütün gece düşündüklerini kıza aktardı.
"Eğer adam yaşıyorsa, suç duyurusunda bulunmuştur. Bu da arabasının ve senin her yerde aranıyor olduğunuzu gösterir. O yüzden öncelikle arabayı yok etmemiz lazımdı. Bende ileride arabayı yakıp, uçurumdan aşağı attım."

"Ne? Delirdin mi? Bir de kundakçı olduk, öyle mi?"
"Yani, evet de, 'oldum' demek istedin her halde. Bütün suçları birlikte işlemişiz gibi davranmasak?"
"Her neyse. Ee?"
"Eğer adam ölmüşse-" kız irkildi. "Bunu da düşünmeliyiz Elmas. Tek şüpheli sen olduğundan yine aranıyorsundur. Ama bir de şu ihtimal var, adam ölmemiş ve senin hakkında suç duyurunda bulunmamış da olabilir."
Elmas güldü. "Neden öyle bir şey yapsın? Deli mi ki? Adamın kafasına kafasına vurdum."
"İyi halt ettin, bir de başarıymış gibi anlatıyor. Her neyse, eğer öyleyse, seni kendi arıyordur ve karşına mutlaka çıkacaktır."

Elmas bardağı sıktı. "Beni burada bulamaz ama değil mi?"
Karahan başını öne eğdi. "Burada kalmayacağını sanıyordum." Sesindeki eğlenir ifadeyi Elmas fark etmedi.
"İyi de arabamı kundakladın. Bir de uçurumdan atmışsın." Diye homurdandı. "Nereye gideyim?"
"Bak burada kalabilirsin. Benim için sorun değil. Ama ben bir ay sonra İstanbul'a döneceğim. O zaman burada tek başına nasıl yapacaksın?"

KARA ELMAS - KARA SERİSİ I  -FİNALWhere stories live. Discover now