3.BÖLÜM - BENİMLE GELİR MİSİN?

20.3K 1.5K 149
                                    

BAKALIM KAÇAKLARIMIZ NELER YAPIYOR =)

NEREYE GİTTİ O CESARETİM,
GÖZLERİNE BAKINCA TİR TİR TİTRİYORUM.
NEREDE BENİM O GÖZÜ KARA HALLERİM,
BİR SENİN KARŞINDA EĞİLİYORUM.

Karahan duyduğu şey karşısında şaşkındı. Bugüne kadar çok katil tanımıştı. Bu kızda öyle katil, cani tipi yoktu. İnsanların mimiklerinden bile suçlu olup, olmadıklarını anlardı. Bu kız masumdu. Prensipleri vardı Karahan'ın, bu güne kadar hiçbir katili, tecavüzcüyü savunmazdı. Özellikle kadına şiddet gösteren tipleri. Ama bu kız masumdu ve bir kereliğine prensiplerinden vazgeçebilirdi.

“Sen şunu bana baştan bir anlatsana, nasıl oldu? Yani öldüğünden emin misin?”
“Bilmiyorum.”
“Hırsız falan mıydı? Tanıyor musun adamı?”
“Emrah. Adı Emrah. Mahallemizin kahvesini işletiyor. Benden çok büyük. Babam ona sattı beni. Güya verdi.” Yüzü alaylı bir ifadeye büründü. “Karşılığında oturduğumuz evi satın alıp, babama verdi adam.”
“Olay nasıl oldu?”

“Kapıyı çaldı, açmak istemedim, evde tektim çünkü. Ama ısrarla çaldı. Onun olduğunu biliyordum. Kapıdan göndermek istedim. Kapıyı araladım, ama o itip açtı ve...” yutkundu. “birden bana saldırınca, önce ne yapacağımı bilemedim. Yere düştüm, solumda sobanın odunları vardı, bir tanesini elime aldım ve kafasına vurdum. Yere yığılınca, bir daha vurdum. Sonra hızla evden çıktım. Kapıda adamın arabasını görünce, içeri girip, cebinden anahtarını aldım ve arabayla kaçtım.”

Karahan’ın gözleri açıldı. “Ne? Geldiğimiz araba çalıntı mı?”
“Çalıntı çirkin oluyor ama.”
“Ya, ne?”
“Kaçmak için araç diyelim.”
“Ya ne masum. Bir de azılı suçlu değilim diyorsun.”
“Değilim tabi, kendimi savundum ben.”
“Peki kaçtım diyorsun? Paran var mı? Benzinin bitti diyelim ya da karnını nasıl doyuracaksın?”
“Birikmişim vardı, onlar yanımda.”
Birden rahatladı. “Neyseki o çalıntı değilmiş.” Diye homurdandı.

“Yok artık, hırsız mıyım ben?”
“Arabayı hediye etmedi sana adam sonuçta değil mi? Çalıntı. Adama da vurmuşsun. Öldü mü kaldı mı bilmiyoruz.” Başını sağa çevirip, sabır çekti.
“Bir dakika ama lütfen, nefsi müdafaaya giriyor o sonuçta.”
“Araba çalmak neye giriyor? Orada nasıl savunayım sizi bayan dahi?”

“Kaçmak için araç kullanımı.”
“Ne kadar zekice. Kız hem kaçak, hem katil, hem hırsız anasını satayım. Üçü bir arada.”
“Bir dakika ama, adam ölmemiş olabilir. O zaman yırtarım de mi?”
“He yırtarsın. Tövbe tövbe, ağzımı bozduracak.”
“Çok terbiyelisin ya. Maşallah.”

“Tamam laf ebeliğini bırak. Yolu biliyor musun?”
“Yok. Nereye gideceğiz?”
Karahan derin nefes aldı. “Benimle gelir misin?” diye soruverdi. Yardıma muhtaç bir kızı bir başına bırakmak, erkekliğe sığmazdı. Sonra içinden güldü, ‘ama evli bir kadınla yatmak erkekliğe sığar, de mi koçum?’ diye söylendi.
“Nereye?”
“Dağ evinde kalacağım bir süre. İnziva gibi bir şey.”
Kız kaşlarını çattı. “Seninle aynı evde mi yaşayacağım?”
“Yok yan tarafa sana bir malikane yaptıracağım. Ama bahçemiz bir olacak, o kadarına kusura bakmayacaksın artık.”

Kız adamın omzuna vurdu. “Zevzek. Kalmam ben seninle aynı evde.”
Karahan sırıttı, annesi de hep ona zevzek derdi. “İyi tamam, sen bilirsin. Kullanmamı ister misin?” dedi direksiyonu göstererek. Kendi görevini yapmış, kıza yardım eli uzatmıştı.
Kız bir an düşündü. Sonra kabul etti. Karahan dağ evine sürmeye başladı. Yol boyu yanında bir an gözleri kapanan, sonra da birden açan kızı izleyip, sırıttı.
“Uykun var, uyu biraz.”
“Bana emir vermeyi keser misin? Sen benim patronum ya da sahibim değilsin.”
“Elbette değilim, olmayı da istemem. Her ikisi içinde.” Deyip, göz kırptı.

Kız bir şey demeden, öfkeyle cam tarafına döndü.
“Dağ evine gidiyorum. En azından gece kal, sabah gidersin.”
Kız bu uykusuzlukla yola devam edemeyeceğini biliyordu. “Tamam.” Diye mırıldandı. Karahan da biraz daha hızlandı. Bu gece bir geçsin, kızı bırakmaya niyeti yoktu.

İki saatten fazla gittiler, küçük bir bakkalın önünden geçerken, küfretti.
“Siktir, kapalı.”
“Azıcık terbiyeli ol. Bayan var yanında.”
Karahan kaşlarını kaldırdı. “Bir adamı öldürüp, arabasını çalıp, kaçan bir bayandan mı bahsediyoruz? İnan askerlik arkadaşlarımın yanında bile daha terbiyeliyim.”
Elmas ellerini beline koydu. “Ay sen askere de mi gittin? Halbuki beyinsizlikten yararlanıp, gitmeyebilirdin.”

Karahan kahkaha attı. Ama cevap vermedi. Ufak bir yola girdi. Bir müddet daha gittikten sonra eve yetişti. “Nihayet.” Diye mırıldandı.
Eve girdiği an, ev telefonunun deli gibi çaldığını duydu. El valizini bırakıp, açtı.

“Efendim.” Sesi çok yorgundu. Elmas’a sessiz olmasını işaret etti.
“Oğlum!” diye inledi Bade. “Yüreğime inecekti neredesin sen?”
“Ooo... Siz oğlunuzu düşünür müydünüz Bade hanım? Hele de şu saatte. Babamın sıcak kollarında olmak varken.” Elmas yüzünü buruşturdu. Karahan da ona dil uzattı.
“Zevzekleşme Karahan. Dört saat önce yetişmiş olman lazımdı. Bir süre sonra saatten de sinyal alamadık.”
“Arabam bozuldu. Telefonum olmadığı için arayamadım. Yolda kaldım. Babam yarın oradan aldırsın arabayı.”

Bade dudaklarını ısırdı. “Dağ evine nasıl geldin peki.”
“Otostop çektim. Arabasına bindiğim adamda bir seri katildi. Aynı zamanda da araba çalıntıydı. Polislerden kaçtık. Gece gece ne badireler atlattım.” Elmas gözlerini ve ağzını açarak adama baktı.
“Zevzek.” Diye mırıldandı. “Her gün seni arayacağım. Ama baban aramalara kapattı telefonu. Sadece acil durumlarda onun numarasını arayabileceksin.”

Karahan burun kemerini işaret parmağı ile baş parmağı arasına sıkıştırdı. “Ölsem de onu aramam.” Sonra bıkkın bir nefes çıkardı. “İlkokuldaki cezalarım bile daha insaflı anne bu ne ya? Konuş babamla bir hafta kalırım ben burada.”
“Onu o haltı yemeden önce düşünecektin Karahan. Bu sefer bende babanla aynı fikirdeyim ne yazık ki.”
“İyi o babama söyle, eğer beni bu şekilde durdurmaya çalışıyorsa,” karşısındaki kıza bakıp, sırıttı. “Çok yanılıyor. Öptüm.” Deyip, annesinin suratına kapattı.

Elmas koltuktaki yastıklardan birini adama fırlattı. “Ne vuruyorsun kızım ya?”
“Sapık sapık bakıyorsun da ondan.”
“Öf, amma kafa ütüledin. Sana mı kaldım?” sonra bir an etrafına bakındı. “Bu laf olmadı. Şuan bir sana kaldım çünkü.” Biraz düşündü. “Hah, buldum. Dünya üzerinde tek kız kalsan sana elimi sürmem.”

Elmas diğer yastığı da adama fırlattı. “Bana bak pespaye kılıklı sapık adam, bir leşimi ikiye çıkarttırtma. Boğazını keser bırakırım burada.” Adam sırıtarak kıza bakıyordu. “Zaten belli ki ailenden de nefret ediyor senden de buraya yollamışlar seni. Öldüğünü anladıkları an, bırakırlar burada çürürsün.”
Karahan kalçasını koltuğa dayayıp, ellerini göğsünde birleştirdi. “Bir kere annem beni çok seviyor. Babam son zamanlarda sinirli olsa da bana, benimle ‘mesleğimle ilgili’ bir tek tabi, gurur duyar. Karahan amcam, ebem olur kendisi, aynı zamanda doktordur. ‘Aynı benim gençliğim’ diye sayıklar. Eva teyzem, annemin ikizi, ilk aşkımdır. O da bana bayılır. Çınar abim var, Mert Ali Abi, Meltoşum var, Cem var, daha sayıyım mı? Sevenim çok yani-“ kızın gözlerinin dolduğunu görünce, sustu. “Bir şey mi oldu?”

Kız omuz silkip, gülmeye çalıştı. Ama sesi titriyordu. “Ne olacak be? Yok bir şey. İnsan bu kadar kalabalık ailede sıkılır. Yalnız kalamaz. Kafa dinleyemez.”
Karahan kızın yanına yaklaştı. “Babanı anladık, şerefsiz. Peki ya annen? Yani o-“
“Benim kimsem yok.” Deyip, oturma kısmına girdi. “Nerede uyuyacağım? Çok yorgunum. Kapısı kilitlenen bir oda olsun.”

“Merak etme saldırmam sana. Yarın da şu arabadan kurtulalım.”
“Benim yola devam edecek başka aracım yok.”
“Bu araba ile enselenirsin. Yarın olsun da bakarız.”
“Peki.” Dedi yorgunluktan bayılacak olan kız.

Kıza kalacağı odayı gösterdi. Kendisi de kendi odasına geçti. Uzanıp, tavanı izledi. Bu kızla ne yapacaktı hiç bilmiyordu. Güzel bir plana ihtiyacı vardı. Bu konularda da Sevda halası iyiydi.
“Bir gün doğsun da... bakarız.” diye mırıldanıp, uykuya daldı

KARA ELMAS - KARA SERİSİ I  -FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin