Eyes Unseen

334 19 7
                                    

Dürüst olmak gerekirse Arya bunu neden yaptığını bilmiyordu.

Sadece bir an için çocukluklarındaki gibi yapmak istemişti. İçinde Sansa'yı korkutmak isteyen bir parça vardı. Sansa çığlık atacak ve Arya da, soytarılıklarına gülmemek için elinden gelenin en iyisini yapan Jon'un arkasına saklanırken kahkaha atacaktı. Robb artık onlarla değildi ama Jon hala buradaydı ve Sansa'yı korkutmak küçük birer kızken her zaman Arya'nın favori etkinliği olmuştu. Ve belki de Jon da, kral olarak günün her saati onu meşgul eden başka bir şey için endişelenmeden, geçmişe geri dönmekten hoşlanırdı.

Yemekten sonra genellikle akşam vakitlerini geçirdikleri Sansa'nın odasındaydılar. Jon üzeri parşömen kağıtları, tüy kalem ve mürekkeple dağınık olan masasını da buraya koymuştu ve mumların ışığı azalana kadar orada çalışırdı. Sansa sandalyesini şöminenin önüne çekmiş dikiş dikerdi ve Ghost her zaman yaptığı gibi ayaklarının dibine yatardı. Jon evdeyken bile Ghost sürekli Sansa'nın gölgesindeydi. Bazen Jon bir cümlenin ortasında yazmayı bırakıp Sansa'ya Kuzey meseleleriyle ilgili tavsiyeleri veya görüşleri olup olmadığını sorar ve Sansa dikiş dikmeye ara verip ona cevap vermeden önce sorusunu iyice düşünürdü. Arya, Jon'un onun sözlerini kullanıp kullanmadığını hiç bilmiyordu ama Jon her zaman değerlendiriyormuş gibi duraklardı.

Bazı geceler, sessizce oturup ateşe bakmaktan başka hiçbir şey yapmasa da Bran de onlarla otururdu. Bundan daha fazla kez Arya da onlara katılmıştı ama Jon ve Sansa kendi bireysel aktivitelerine dalmış şekilde her zaman çok sessiz oluyorlardı. Ve Arya çabuk sıkılıyordu.

Belki de bunu yapmasının bir nedeni de buydu.

Sıkılmıştı.

Odaya sessizce girdi, ne Jon'un ne de Sansa'nın dikkatini çekmişti. Jon bir bardak daha şarap koydu ve yudumlarken Sansa'ya baktı ve Arya'nın anlamadığı bir bakışla onu izledi. Arya'nın kanaatinde -üvey kardeşten kuzenlerine dönüşen Jon- her zaman kardeşi olarak kalacaktı. Ve Sansa ile hiç olmadığı kadar birbirlerine yaklaştıklarını da görüyordu.

Sansa'nın Ramsay Bolton'dan kurtulduğu an ilk Jon'a gittiğini ve o andan itibaren Jon'un onu yakınında ve güvende tuttuğunu biliyordu. Jon güneye gitmeden önce Winterfell'i ve Kuzeyi beraber yönettiklerini öğrenmişti. Jon'un 'diz çöktüğünü' ve Ejderha Kraliçesi ile yatmasının Sansa'nın her bir kısmını anlattığı oyunun bir parçası olmasını, kazanmanın tek yolunun iş çevirmek olduğunu bilen Jon'un bu tavsiyelere uyduğunu da biliyordu. 

Akgezenlerin yenilgisinde ve Kuzey'in bağımsızlığı ilan edildiğinde, Jon Kuzey'in Kralı rolünü sürdürmek için eve döndüğünde ve Winterfell'in Leydisi olarak Sansa da onun yanı başında oturduğundan beri biliyordu. 

Ve şimdi her akşam, Jon ve Sansa, Sansa'nın odasında oturmuş birbirlerinin varlığından tamamen rahat şekilde, bir diğerinin fark etmediğinden emin olduklarında birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı.

Ama Arya her zaman fark ediyordu.

Ve bunu sevip sevmediğinden emin değildi. Tüm seyahatlerinde, kadınlarla erkekler arasındaki bu bakışmaları sayabileceğinden daha çok kez görmüştü. 

Belki de Arya'nın bunu yapmasının son sebebi buydu.

Belki de derinlerde kıskanıyordu. Jon'un ona öyle bakmasını istediğinden değil. Gerçek ebeveynleri kim olursa olsun o, abisiydi ve o da onun kız kardeşiydi. Sansa'nın değil. Ve belki de Arya, Jon'u ondan uzaklaştırmak istemişti.

"Kumaşı beğendin mi? Ne satın aldığım konusunda hiçbir fikrim olmadığını itiraf etmeliyim. Sadece seveceğini düşündüğüm renkleri aldım." dedi Jon Sansa'ya. Ve Arya, Jon'un ateşe çok yakın durup durmadığını merak etti çünkü abisinin yüzü birden ona pembeleşmiş gibi görünmüştü. 

Game of Thrones // Jonsa one-shots (au) Where stories live. Discover now