Bir Boncuk Hikayesi - 67. Bölüm

1.9K 188 125
                                    

Arkadaşlar merhaba,

Geçen hafta söz verdiğim gibi bu hafta hem de hafta başında hem de hiç olmadığı kadar uzun, upuzun bir bölümle karşınızdayım. Yakın zaman sonra sizlere veda edeceğim, o sebeple içim buruk olsa da her yeni bölümde olduğu gibi bu bölümde de içim kıpır kıpır ama bu bölümün diğerlerinden bi farkı var. Spoiler yok birazdan ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten ☺️

Bu bölüm finalden 1 önceki bölüm arkadaşlar. Final bölümü bu Cuma 21:00'da sizlerle olacak. İçim bi tuhaf, anlatamam size...

Neyse bunları sonra konuşur, final bölümünde vedalaşırız, daha koskoca 4 gün var önümüzde diyor ve sizleri daha fazla bekletmeden bölüme geçiyorum.

Keyifli okumalar.

*

Bir süre sonra zor da olsa bıraktık birbirimizi. Duyduğum lafları, o defterde yazılanları sindirmem çok uzun sürecekti ve belki de bazılarını ömür boyu kabullenemeyecektim.

- Şimdi ne olacak Ömer. dedi Eylül gözlerimin içine bakıp.

- İzmir'e gideceksin. dedim.

Gözlerindeki umut yerini korkuya bıraktı.
- Sınavına girip geçeceksin, okulunu bitireceksin, sonra da geri döneceksin ve ben kalan 1,5 yılın bir an önce bitmesi için gün sayacağım. dedim.

Gülüverdi. O gülünce ben de güldüm her zamanki gibi. Yana yakıla İzmir'e otobüs aradık Eylül'le. En yakın otobüs yarın öğlen 12'deydi. Eylül'ün sınavı tam 2 gün sonraydı ve yarın öğlen binerse akşama orda olur, ertesi sabah da hiç çalışmadan sınava girmiş olurdu, ama Eylül yine de,
- Çalıştım zaten öncesinde, 1 akşam göz gezdirsem bile olur. dedi yarınki otobüsüyle gitmek isteyip.

Ama benim gönlüm razı olmadı. Kısa süre düşündükten sonra belki mantıksız olsa da içimi en çok rahatlatacak olan şeyi yaptım.

- Atla arabaya. dedim Eylül'e.

- Nereye? dedi.

- İzmir'e. dedim tebessüm ederek.

- Ama olmaz ki. dedi.

- Bundan sonra ben ne dersem o olacak Eylül hanım. diyip şakayla karışık hem laf vurup hem de istediğimi yaptım.

Bindik arabaya. Vermiş olduğum kararı hiç sorgulamadan bastım gaza. Çıktık otobana. İçimde garip bi mutluluk vardı, ama bastırılmış bi mutluluktu bu. Hala soruları olan, Aysel'in yaptıklarından dolayı utanan bir mutluluk.

Eylül biraz sonra yorgun düşüp uyudu. Yol boşken ara ara gözümü yoldan ayırıp onu izledim. Ona dönme kararımı sorguladığım zaman mutsuz olacağımı farkındaydım. Pişman değildim ama pişman olmaktan korktuğum için düşünmedim bunları hiç.

Sabah 6 olmuştu ki girdik İzmir'e. Evin yolunu bilmediğim için mecburen uyandırdım Eylül'ü. Tarif etti yolu. Birazdan geldik eve. Veda edecektik birbirimize. Ve ben İzmit'e gittiğim zaman o sınava girip gelene kadar düşünecektim yokluğunda. Onun varlığı ve gözyaşları etkileyemeyecekti verdiğim kararları.

İkimiz de indik arabadan. Eylül'ün 2 günlüğüne bile olsa burda kalmasını istemiyordum. Orospu Derya'dan tam anlamıyla nefret ediyordum. Durumu kibarca anlattım Eylül'e ama onun derdi başkaydı, hiç girmedi benim açtığım konuya.

- Ömer. dedi.

- Efendim. dedim.

- Gitmesen olmaz mı? dedi.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin