Bir Boncuk Hikayesi - 29. Bölüm

12.3K 872 166
                                    

Dedim demesine ama kendimi hala çok kötü hissediyordum. O yerin bir sahibi vardı ama şu an onun yerinde kokusu çok yabancı biri yatıyordu. Buranın gerçek sahibinin nerde olduğunu bile bilmiyordum.

Derken bi üşüme geldi inceden. Ufaktan Ceyda'yı kaldıracak gibi oldum ama hiç oralı bile olmamıştı. Yanımızda duran pikeyi öncelikle Ceyda'nın bacaklarına sonra da üzerine, kalan az kısmını da kollarımı içeri alacak şekilde kendi üzerime örttüm. Niyetim 1-2 saat bekliyip sonra Ceyda'yı uyandırmaktı güyya ama ben de uyumuştum oracıkta.

Sabah uyandığımda kendimi çekyatta yatar pozisyonda buldum. Üzerim de pikeyle bi güzel örtülmüştü. Şaşırarak kalktım yattığım yerden. Mutfaktan güzel bi koku ve bir de ıslık sesi geliyordu. Mutfaktaki Ceyda'ydı ama ben yine de temkinli adımlarla yaklaştım mutfağa. Benim geldiğimi görünce "ayy" diye sıçradı Ceyda. Üzerinde benim gri tshirtüm ve bana bile büyük gelen, paçası yere sürtmekten yırtılmış lacivert eşofmanım vardı. Kıyafetlerimin içinde kaybolmuştu Ceyda.

- Günaydınnnnn. dedi sevinçle, yaptığı omletle ilgilenirken.

- Günaydın. dedim şaşırarak.

Gülüyordu. Ayıp olmasın diye çok sahte bir gülümsemeyle karşılık verdim. Bi süre mutfak kapısında bekledim Ceyda'ya bakarak. Takılıp kalmıştım öyle.

- Gerek yoktu. dedim.

- Neye gerek yoktu? dedi.

- Kahvaltıya, ben kahvaltı yapmam ki. dedim.

- Sana yaptığımı kim söyledi ki? dedi ciddiyetini bozmadan.

Blöfünü görmüştüm ve "arttırıyorum" dedim içimden.
- İyi o zaman ben çıkıyorum, afiyet olsun sana. dedim.

- Ya tamam dur dur, şundan bi parça ye bari ya, o kadar uğraştım. dedi.

"Noldu lan ibiş, hani bana yapmamıştın" diyen gözlerle baktım Ceyda'ya. Öyle benim fakir kıyafetler içinde, orasını burasını açmadan ve bir de üzerine bana kahvaltı hazırlarken görünce ne yalan söyliyim o an çok masum, çok güzel gelmişti Ceyda gözüme. Aklımda, fikrimde Eylül olmasa Ceyda'nın beni tavlamaya uğraşmasına gerek bile kalmazdı. Hatta belki ben bile yürürdüm ona. Ama Eylül vardı işte. Uzaktaydı ama vardı. Yanımda yoktu ama aklımdaydı. Kafamı iki yana sallayarak az önceki düşünceleri çıkarttım aklımdan.

- Ben bi ekmek alıp geleyim, evde ekmek yok. diyerek üzerimi değiştirmek için odaya girdim.

- Sanki yumurta vardı da. dedi Ceyda.

Söylediğini duymuş ama ne demek istediğini anlamamıştım. Üzerimi değiştirdikten sonra tekrar Ceyda'nın yanına giderken mutfak kapısına asılı beyaz poşeti ve içindeki ekmeği gördüm. Ceyda'nın bakkala çoktan gittiğini o an anlamıştım. Ceyda hala ocaktaki omletle ilgilenirken omzunun üzerinden bana baktı ve "hallettik be olum" dercesine göz kırptı.

- Çayı koyayım bari ben. dedim.

- Koydum ben. dedi.

Normal bi kıza göre bu saydıklarım tabi ki de marifet sayılmazdı, ama Ceyda'dan beklenmeyecek performanslardı bunlar.
- Eee bana yapacak bi şey kalmamış. diyerek oturdum çekyata.

Ceyda önce omleti, sonra çayı ve sonra da dolaptan çıkarttığı zeytin ve peyniri getirdi masaya. Zaten 2-3 parça bi şey olduğu için kalkıp da yardım etmedim hiç. Masamın hazırlanmasını bekledim paşalar gibi. Resmen keyif yapıyordum.

- Hadi gel bakalım. dedi Ceyda.
fFırladım yerimden. Yumurta benim yediğim yumurtalara hiç benzemiyordu. İçinde mantar vardı. Garip garip baharatlar vardı. Fakirin omletiyle zenginin omleti bile farklıydı. Korkarak bi parça aldım ekmekle beraber. Korktuğum kadar değildi, hatta güzeldi bile.

Bir Boncuk HikayesiWhere stories live. Discover now