Bir Boncuk Hikayesi - 23. Bölüm

6.6K 879 44
                                    

Eylül, Emre diye bana mesaj atarken numaranın zaten benim olduğunu biliyordu. Ben nasıl bir oyunun içindeydim amk. Kocaman bir "vay amk" çektim. Ama bu seferki içime sessizce sığmayacak kadar şiddetliydi. Cemil Usta duydu ve geldi yanımıza.
- Ne oldu evlat. dedi şaşkın şaşkın.

Ben konuşamadım.
- Ben de anlamadım usta, mala bağladı yine. dedi Emrah.

Cevap vermeden yerimden kalktım. Gamze de elinde çaylarla yanlarına gelmişti.
- Benim acil gitmem lazım usta. dedim.

- Nereye? dedi sinirli bir şekilde.

Anlatmadan arabaya gitmek için bir adım atmıştım ki kulağıma eğilip,
- Siktirtme dalağını, noldu, nereye? diyerek kolumdan tuttu sıkıca.

Tek hamlede çektim kolumu sertçe. Hiç bi şey demeden koştum arabaya. Mallığıma gelmeseydi bu atraksyonlara hiç girmez, Cemil Usta'ya karşı gelmek zorunda kalmaz, Emrah'ın anlattıklarına tepki vermez, "hadi ben" kaçtım diyerek sessizce kalkardım yerimden. Ama her şey bir anda olmuştu. Cemil Usta'ya hayatım boyunca ilk defa karşı gelmiştim ve malesef bu son da olmayacaktı. Neyse...

Bindim arabaya. Pati çekerek çıktım dükkanın önünden. Mahalleye sürüyordum arabayı. Deli gibi gidiyordum. Öfkeden gözüm dönmüştü. "Allahım ne olur kendime hakim olamayıp kötü bi şey yapmayayım" diyerek kendim için dua ettim sadece. Derin derin nefes alıp sakinleştirmeye çalışıyordum kendimi.

Mahalleye gelmiştim. Ablamın evinin önüne gelince ani bi frenle durdum. Yolun ortasına bırakıp fırladım arabadan. Bahçe kapısını koşarak geçtim. Evin kapısına gelmiştim. Kapıyı yumruklamak istesem de ablam panik olmasın diyerek normal bir şekilde çaldım kapıyı. Ablam açtı kapıyı. Selam bile vermeden,

- Eylül burda mı? dedim.

- Hayır eve gitti, hayırdır? dedi.

- Dışarı çıkacaktık da. dedim.
İnanmayan gözlerle baktı bana ablam.

- Ne zaman gitti? dedim.

- 1 saat falan oldu. dedi.

- Tamam abla, sağol. diyerekten çakmasın diye normal adımlarla arabaya döndüm. Tam bahçe kapısından geçerken ablamın kapattığı kapının sesini duyunca tekrar hızlandırdım adımlarımı. Arabaya bindim. Eylül'ün evine doğru sürdüm arabayı. Evin önüne gelince ani bi frenle durdum yine. Koşarak geldim evin kapısına. Bu sefer rahatlıkla yumruklayabiliyordum kapıyı. Yumrukluyordum ama kapıyı açan yoktu. Kafayı yemek üzereydim.

Sadece tek bir soru soracaktım Eylül'e. "Bunu neden yaptın?" Bu soruya cevap almadan gitmeyecektim hiç bir yere. Aradan belki bi 5 dakika geçmişti. Ssağ elim kıpkırmızı olmuştu kapıyı yumruklamaktan ama o an sikimde bile değildi. Kapı hala açılmamıştı. Çaresizce telefonu çıkarttım cebimden. Son aranan numarayı aradım. "Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor" cümlesi beynimi sikmeye yetmişti. Çaresizce yığıldım yere. Hiç bir şey düşünemiyordum. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi, nereye gideceğimi bilmiyordum. O kadar kısa sürede o kadar sıkı bağlanmıştım ki Eylül'e, bir anda düştüğüm boşluk inanılmazdı. Elim ayağım titriyordu lan. Hissetmeye çalışın yaşadığım çaresizliği. "Ben şimdi napıcam" diyebiliyordum sadece kendi kendime. Yıkılmıştım lan, yıkılmıştım amk.

Oturduğum yerden kafamı arkamdaki kapıya vuruyordum yavaş ve ritmik bir şekilde. Bunu yaparken hiç bir amacım yoktu. Sadece düşünmeye çalışıyordum. Derken telefon çaldı. Heyecanla telefonun ekranına baktım. Emrah arıyordu. Konuşacak, anlatacak durumum yoktu, belki en azından açıp "iyiyim abi" diyip kapatmam lazımdı ama onu da yapmamıştım mal gibi. Meşgule attım.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin