Bir Boncuk Hikayesi - 1. Bölüm

30.8K 1.3K 176
                                    

Merhaba ben Ömer, boncuk Ömer. Taksici bir babanın, emektar bir ananın sondan 2. mamülüyüm.Evlerden ırak bir abim, üzerimde anam kadar emeği olan bir ablam ve bir de piç bir kardeşim var.

Çok sivri bir çocukluğum yoktu aslında. Kimse beni ne parmakla gösteriyor ne de yerin dibine sokuyordu. Aile içinde de pek bir forsum vardı denemez. Ne en büyük olup sorumluluk aldım ne de en küçük olup şebeklikler yaptım. Sik kafalı ortanca çocuklardan biriydim işte.

Yaşıtlarımdan tek farkım küçük yaştan itibaren çalışıyor olmamdı. İlkokulda bir kaç defa sene sonunda eve zayıf karneyle döndüğümde babam şakayla karışık, "seni sanayiye vericem, okuyacağın yok senin" diyordu. Başlarda gülüyor, kaale almıyor, öyle bir şey yapacak olsa benden önce abimi verirdi diyordum.

Sene 1997

Ertesi sene eve aynı karnenin benzeriyle geldiğimde babam bana "gel bak seni kimle tanıştırıcam" diyerek elimden tuttu ve çıktık evden. Babamın sarı şahinine bindik ve düştük yollara. Bir kaç defa babamla gittiğimiz İzmit küçük oto sanayiye doğru gidiyorduk.

Hiçbir şey diyemeden usulca gideceğimiz yere varmayı bekledim. Çok korkuyordum. Daha 11 yaşındaydım ve çalışmak için önümde zaten uzun yıllar vardı. "Ne acelesi vardı amk" diye geçiriyordum içimden.

2. sokaktan girip az ilerideki dükkanda durduk. Babam "Cemil Usta" diye seslendi boş dükkana. Dükkanın tabelasında "Cemil Oto" yazıyordu. "Ne kadar da yaratıcı amk" diyerek sövdüm içimden.

Kimse yok gibiydi. "Hadi baba, yok işte kimse, gidelim" demek istiyor, oracıkta dayak yemekten korktuğum için susuyordum.

1 dakika kadar sonra içeriden elini üsküpüye silen, üstü başı yağ içinde, benden de küçük bir çocuk geldi yanımıza.

- Buyur abi. dedi.

- Cemil Usta yok mu? diye sordu babam.

- Yok abi. Cumaya gitti. dedi.

"Herkes senin gibi münafık mı amk" demek istediysem de babama yine aynı sebepten ötürü sustum.

- Çay içer misiniz abi? diye sordu bizim ufaklık.

- Vallahi iyi olur. 1 çay, 1 de oralet söyleyiver. dedi babam.

Oraleti kendi içmeyeceğine göre benim yerime karar vermiş, daha ilk günden muhtemel iş arkadaşıma rezil etmişti beni.

Henüz çaylar gelmemişti ki Cemil Usta geldi. Cemil Usta 50'li yaşlarda, orta boylu, ufaktan esnaf göbeği olan, kirli sakallı, temiz yüzlü bir adamdı.

Ben babamın beni buraya işe sokmak için getirdiğini biliyor ama bir ümit sanki arabayı yaptırmaya gelmiş gibi salağa yatıyor, Cemil Usta ve diğer çocuğa hiç pas vermiyordum. O gün pek sallamasam da aralarında neredeyse yarım asır olan bu iki insan babamdan da öte hayatımda tanıdığım en kıyak iki insan olacağını henüz fark etmemiştim bile.

Babamla Cemil Usta kenara geçip ayak üstü konuşurken çırak inceden beni kesiyordu. Fakir bir ailenin çocuğuydum ama o an kendimi ilk defa zengin hissettim. Utandım. Hatta çaktırmadan yan tarafımda duran, kapısı sökülmüş siyah Murat 131'in kapı menteşesine sürtünüp ona benzemeye çalışıyordum fındık kadar beynimle.

Babamla cemil usta lafı uzattıkça uzatıyor, benim oralet gelmiş masanın üzerinde buz olmuşken onlar diyafondan 2. çayı söylüyorlardı.

Derken çırak,

- Pantolonun yağ olmuş. diyerek eliyle üzerimi gösterdi.

- Ne var yani seninki de olmuş. dedim gösterdiği yere hiç bakmadan.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin