Bir Boncuk Hikayesi - 17. Bölüm

7.1K 938 59
                                    

Kız benim kim olduğumu bilmediği için göz temasımız anlık olmuştu tabi ki de. Birilerini bekliyor gibiydi. Bi süre ben de durdum öylece, belki biri gelir diye ama kimse gelmedi. 2 dakika kadar sonra tırsa tırsa gittim yanına.
- Merhaba. dedim zor da olsa.

- Merhaba? dedi şaşkınlıkla.

- Taksiniz dışarda hazır hanımefendi. dedim.

"Ben taksi istemedim ki amk" demesinden korkuyordum ki,
- Peki. diyerek yürüdü önden.
Belli ki o da birinin taksi göndermesini bekliyormuş zaten.

Hiç beklemeden yürümeye başladı hızlı adımlarla. 2-3 adım sonra ben de yetiştim yanına. Otogarın giriş kapısına doğru yürüyorduk. Pot kırmamak için sürekli Cemil Usta'nın dediklerini tekrarlıyordum içimden. Otogarın içinden geçip arka tarafıdaki otoparka geldik. Sağ arka kapıyı açtım ve arabaya binmesini bekledim.
- Teşekkürler. diyerek bindi arabaya.

Arabanın etrafından dolanarak ben de oturdum şoför koltuğuna. Ben sormadan o söyledi
- Çukurbağ Mahallesi'ni biliyor musunuz? dedi.

- Evet efendim. dedim.

- Oraya lütfen. dedi.

- Peki efendim. diyerek çalıştırdım arabayı.
Cemil Usta'nınkiler gibi kapkapara gözleri vardı. Çakmak çakmak bakıyordu. Hiç konuşmadı yol boyunca.

Söylediği mahalleye girmiştik. Az ilerdeki mahalle bakkalını görünce istemsizce yavaşladım. Mal gibi arabayı durdurarak pot kıracaktım ki kız Allahtan,
- Şu bakkalın önünde durabilir miyiz 2 dakika. dedi.

- Tabi. diyerek bakkalın önüne çektim arabayı.
Çantasını bırakıp indi arabadan. Bakkala girdi. Konuşmaları duyarım belki diyerek çaktırmadan araladım camı. Sesleri duyulmuyordu. Bakkaldan hiç bir şey almamıştı, sadece ayak üstü konuştuklarını görebiliyordum onları.

Çok geçmedi ki kapıdan çıkarken,
- Dikkat et kendine Murat Abi. diye seslendi kız.
Bakkal Murat görevi başarıyla tamamlanmıştı.

Kız tebessümle teşekkür ederek tekrar bindi arabaya.
- İlk aradan sola lütfen. dedi.
Dediği gibi yaptım. Bakkalın köşesinden sola döndüm. Dik bi rampa vardı. Rampayı çıktık. 2. apartmanın önünde durmamı söyledi. Durdum.

- Yukarı çıkıp gelicem, bekleyebilir misiniz, başka taksiyle mi döneyim? dedi.

- Çok uzun sürer mi? dedim doğaçlama yaparak, gerçekci olsun diye.

- Aslında sürebilir, bekletmiyim sizi, borcum ne kadar? dedi.
Hiç beklemediğim bi cevap olduğu için afallamıştım. Ne diyeceğimi bilemedim, mal gibi kaldım öyle. Benim cevap vermediğimi görünce kafasını uzatarak taksimetreye baktı. Cüzdanından para çıkartmaya çalışıyordu ki,
- İşim yok, uzun sürse de beklerim efendim. dedim.

"Sen benle taşak mı geçiyon" der gibi baktı kız, ama uzatmadı.
- Peki teşekkürler. diyerek cüzdanını çantasına geri koydu ve indi arabadan.

Teyibin saati akşam 10'u gösteriyordu. Meraktan ölmek üzereydim. O kadar çok bilinmeyen vardı ki nereden başlamaya çalışsam daha ilk soruda tıkanıyordum. Hepsi ayn soruda takılıyordu. Kimdi bu kız?

Bildiğim tek şey adının Gamze olmasıydı. Cemil Usta'nın bir kızı olduğunu bilsem Gamze'nin Cemil Usta'nın kızı olmasından başka ihtimal yoktu. Kıza ne zaman baksam sanki Cemil Usta'yı görüyordu gözlerinde. Her zaman olduğu gibi sadece "vay amk" diyebildim içimden. Saat 10:30'a geliyordu. Sıkılmaya başlamıştım ama Cemil Usta'nın "uzun sürse de bekle, geri gelecektir" demesi geldi aklıma. O sözün üzerine sabaha kadar bekleyebilirdim orda, ama neyse ki o kadar sürmemiş bi beş dakika sonra binadan çıkmıştı bizim kız. Onu aldığımda da zaten pek keyfi yoktu ama yukarda ne olduysa çok fazla canını sıkmış olduğu belli oluyordu.

Bir Boncuk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin