Bir Boncuk Hikayesi - 13. Bölüm

13.5K 962 98
                                    

Arabaya doğru yürümeye devam ettik. "Hayat sevince güzel Ayşecik" gibi tüm mahalleyi halaya kaldırasım vardı. Resmen çılgın atıyordum. Beynimin içinde, arka fonda "bim bam bom, çatlasın düşmanlar, benim de artık bir sevgilim var" çalıyordu.

Eylül az önceki minik öpücükten de cesaret alarak koluma girdi. Beynim mutluluktan yanmak üzereydi. Ne bi yerlerim acıyor, ne de aklıma dert tasa geliyordu. O an varım yoğum Eylül'dü.

Arabaya yaklaştığımızda "tüh amk, keşke arabayı daha uzağa parketseydim" dedim içimden o şekilde biraz daha yürüyebilmek adına. Su almaya giderken hızlı hareket ettiğim için bileğim tekrar çok ağrımaya başlamıştı ama Eylül'e çaktırmamaya çalışıyordum. Yine de koşarak arabanın kapısını açtım,
- Buyrun efendim. dedim kendi çapımda sevimli olmaya çalışarak.

- Mersi. diyerek oturdu bu sefer ön koltuğa.

Camdan dışarı denize doğru bakıyordu hala, gözlerini denizden ayırmadan.

- Ömer. dedi.

- Efendim. dedim.

- İyi ki sen çıktın karşıma, içim çok rahat. dedi.
O laf bana o kadar iyi gelmişti ki, bi an SMS'le birinci olan 02 BBG Hacer gibi hissetmiştim kendimi. İlk defa bu kadar keyifli kullanıyordum bizim sarı Şahin'i.

Eve gitmek hiç istemiyordum ama Eylül çok yorgun görünüyordu. O yüzden doğru evin yolunu tuttum. Yollar boştu ama ben yine de hızlı gitmiyor, yolu tasarruflu kullanıyor, ara ara Eylül'e bakıyor, kendi kendime aptal aptal gülümsüyordum.

Çok gecmedi ki Eylül'ün gözleri kapandı. Uykusuzluğa dayanamamıştı ve ben onu artık daha rahat izleyebiliyordum. Bi gözüm onda bi gözüm yoldaydı. Mahalleye kadar şaşı olmadan gelebildiğim için şükrettim.

Arabayı yavaşca durağın önüne parkettim, ama uyandırmadım bi 5 dakika daha doya doya baktım Eylül'e, ama motoru durdurduğum için arabanın içi soğumaya başmalak üzereydi. Bu gece zaten fazlasıyla üşümüştü, daha fazla üşümesin diye korka korka dürttüm Eylül'ü.

Bi insan gülerek uyanır mıy hiç amk. Eylül gülerek uyandı. "Umarım her sabah böyle uyandırırım seni" diye geçirdim içimden.

O dünyalar güzeli gözleriyle bana baktı ve,
- İyi geceler. dedi.

- İyi geceler. dedim sonuna milyon tane sevgi sözcüğü koymak isteyip ölümüne çekinerek.
Eylül indi arabadan ve binaya girdi. Bi bok olacağından değil de işte salonun ışığı yanana kadar gözümü kırpmadım. 1 dakika kadar sonra salonun ışığı çok kısa bi süreliğine yandı ve sonra hemen geri kapandı. Eylül'ün yatağına girmiş olduğunu bilerek indim arabadan. Bu saatten sonra hastası mastası olan yoksa kimse taksi çağırmazdı, ama ne olur ne olmaz diyerekten biraz daha takıldım durakta.

Saat 5'e geliyordu. Dediğim gibi arayan soran olmamıştı. Gündüzcü arkaşların gelmesine 2 saat kadar vardı ama gözlerimden uyku akıyordu. Oturduğudum yerde devrildim devrilicektim. Daha fazla dayanamayıp durağın anahtarını bizimkilerin bulacağını bilerek çardaktaki saksının içine koyduktan sonra kalktım gittim eve. Eve girdiğimde üzerimi değiştirmeye niyetlensem de
kanepenin üzerine atlamamla uyumam bir oldu.

Uyandığımda saat sabah 10'u gösteriyordu. Keşke biraz daha uyusaydım diyerek kafamı yeniden yastığa koydum ama uyandıktan sonra bi daha uyuyamama gibi pis bir huyum vardı. Yatakta azcık keyif yaptıktan sonra kalktım ve duşa girdim. Artık hayatımda Eylül olduğu için ona güzel görünebilmek adına kendime çeki düzen verecektim. O gün en güzel kotumu ve mavi çizgili beyaz gömleğimi giydim. Yıllardır 3'e vurdurduğum saçlarımı kendi çapımda elimle düzelttim ve yıllar sonra ilk defa "bugün güzel bir gün olacak Ömer" deyip, ıslık çalarak çıktım evden.

Bir Boncuk HikayesiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora