Bir Boncuk Hikayesi - 24. Bölüm

6.8K 894 45
                                    

Elim ayağım titremişti lan. Normalde mesajı anında okumam lazımdı di mi, ama okuyamadım işte. Götüm yemedi direk açmaya. Öyle mal gibi bakıyordum ekrana. Emrah durumu farkedip kafasını telefonun ekrarına doğru uzattı.
- Açsana oğlum mesajı. dedi bana bakarak.

Yine kitlenmiştim.
- Ver amk şunu ver. diyerek telefonu aldı elimden.

Mesajı açtı ve okumaya başladı. Merakla Emrah'tan bi tepki bekliyordum. Henüz bi şey dememişti. Hala okuduğuna göre uzun bir mesajdı. Mesajın sonuna doğru yüzünde bi tebessüm oluştu.

- Al beynini siktiğim, al da kendin oku. dedi telefonu ters çevirip bana uzatarak.

Ekranda uzun bir metin vardı, ama çift gördüğüm için çok zor okuyordum.
"Bu gidiş benim için de çok zordu. ama gitmem gerekiyordu be ömer. senin bana verdiğin "seni asla bırakmayacağım" sözünü tutabilmen için benim şimdi gitmem gerekiyordu. çok plansız, çok zamansız girdin hayatıma. ama ben de engel olamadım buna, açtım kapılarımı, ben aldım seni içeri, ama şimdi zamana ihtiyacım var dersem beni yanlış anlarsın, biliyorum. Sadece kafamı toparlamama izin ver. Senin yanındayken aklım hep sende olduğu için yapamadım bunu. Gerçi uzaktayken de öyle olacak ama bırak sorunlarımı çözüp geleyim sana. Beni bekle desem bekler misin ömer..?" yazıyordu.

Beklemez miydim amk. Ömrümün sonuna kadar beklerdim. O kayığın içinde, o soğuğun altında yine beklerdim. İçim hala acıyordu ama yüzümde istemsiz bir tebessüm oluşmuştu. Bu sefer Emrah açtı kollarını. Kocaman sarıldık birbirimize. İkimiz de gülüyorduk.  Eylül'ün dönecek olmasını gülüşlerimizle kutluyorduk.

- Gelir di mi, abi? dedim.

- Bu mesajdan sonra isterse gelmesin, gerekirse gider sorunlarını çözer, kolundan tutup öyle getiririz. dedi.

Emrah'tan bunu duymak güç vermişti bana, ama yine de içim sıkışıyordu. Mutluluk ve hüznü aynı anda yaşıyordum amk. O saniyeden sonra yapacağım tek şey Eylül'ün gelişini beklemek olacaktı. Aradan 2 dakika kadar geçmişti ki birden dönüp uzaktaki banka baktım. Boştu. "Daha gelmemiş" dedim içimden, "ama gelecek" diye teselli ettim hemen ardından kendimi.

Mesajı 2. okuyuşumda tam olarak anlamıştım ama belki 12 defa falan daha okumuştum. Her okuduğumda gülüyor, her seferinde "bekleyeceğim" diyordum.

Bi kadeh daha koyduk çay bardaklarımıza. Hüp diye içiverdik bu sefer mutluluktan. Derken bir mesaj sesi daha geldi. Heyecanla baktım telefona. Yine Eylül'den geliyordu mesaj. Bu sefer direk açtım mesajı.

"beklemeyecek misin..?" yazıyordu.
Ben o şokla ilk mesajına cevap vermem gerektiğini bile düşünmemiştim.

- Ne diyor? dedi Emrah merakla.

- "Beklemeyecek misin?" yazmış abi. dedim.

- Sen ne yazdın ki ona, niye öyle demiş? dedi.

- Hiç bi şey yazmadım abi. dedim.

- Be amına koduğum, ne yapıyorsun 1 saattir telefonla o zaman. dedi.

- Mesajı okuyordum abi. dedim.

- Ya ben senin harbiden akılını sikiyim ama ya. dedi.

Haklıydı. Sustum. Zor ve yavaş da olsa "ben beklerim, sen gelir misin ki?" yazdım. Hemen sonra iletildi raporu, 1 dakika kadar sonra da Eylül'ün cevabı geldi. "Evinin anahtarı hala bende, merak etme" yazıyordu. Normalde anlardım ne demek istediğini ama hem hala atlatamadığım şokla hem de alkolün etkisiyle,
- Abi ne demek istemiş burda. diyerek telefonu Emrah'a uzattım.

Emrah mesajı okuduktan sonra,
- Gelirim diyor, gelmicek olsam anahtarı verirdim diyor, mal mısın amk diyor. dedi.

Gülmüştüm. "beklicem..." yazdım tekrar, ama bu sefer iletildi raporu gelmedi.

Bir Boncuk HikayesiWhere stories live. Discover now