Bir Boncuk Hikayesi - 21. Bölüm

7.4K 925 86
                                    

Aklımda kocaman bir soru işareti vardı. Doktor bize "ilaçlar uyutur" demişti ve ablam da sürekli uyuyordu. Eğer ilaçları almadıysa neden o kadar çok uyuyordu? Ya da belki de uyumuyordu. Bu durum da ablamın en kritik anlarda zınk diye güyya uyanıp odadan çıkmasını açıklıyordu. Olayları çözmekten yorulmuştum artık. Taksici miydim FBI mıydım belli değildi amk. Harbiden kafa iznine ihtiyacım vardı. Acaba dinlenmek için askere mi gitsem diye düşündüm bi an.

Evde adeta bir ölüm sessizliği vardı. Eniştem belki özel konuşmak isteyebilir diye geçirdim aklımdan ve Eylül'e kaş göz yaptım kalkmamız için. Kafasıyla onayladı beni.
- Biz müsadenizi isteyelim. diyerek kalktık ayağa.

Önce ablama sarıldım mecburen verdiği kararı destekleyerek. Sonra da enişteme sarıldım destek olmaya çalışarak. Eylül de vedalaştıktan sonra çıktık evden. Arabaya doğru yürüyorduk ki kıvırta kıvırta gelen Aysel'i gördüm. Eylül onu görmemiş, arabaya binmek üzereydi. Eylül'e hiç bir şey söylemeden ablamın bu kararı vermesinde Aysel'in de payı olduğunu düşünerek onun geldiği yöne doğru yürüdüm sinirle. Eylül beni görünce binmedi arabaya ama gelmedi de peşimden. Aysel de beni görmüştü. Tam karşısına gelince durdum ve kolundan sıkıca tuttum. Beni gördüğünde yüzünde oluşan minik tebessüm kaybolmuş yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
- Napıyorsun be. dedi.

- Asıl sen napıyorsun Aysel, o bebek kıyafetlerini ablama neden aldın? dedim.

Farkında olmadan o sinirle Aysel'in kolunu çok sıkmışım ki,
- Ömer bırakır mısın kolumu acıtıyorsun. dedi.

- Sen de benim canımı actırıyorsun Aysel, ablama bi şey olursa.... diye tehdit ettim Aysel'i cümlenin sonunu getiremeyip.

- Ömer ben ablana... demişti ki lafını bölerek,

- Çık hayatımızdan Aysel, siktir git, karışma bana da ablama da, karışma hayatımıza. dedim bir anlık öfke patlamasıyla.
Anında gözleri doldu Aysel'in. "Siktir git" dediğim için sonradan pişman olacak olsam da o an sadece çok fazla öfkeliydim ona.

Hiç bi şey demeden arkasını döndü ve geldiği yöne doğru geri gitti. Bi süre oracıkta bekledim ve sonra döndüm geri. Arabaya doğru yürüdüm. Eylül şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

- Ne dedin kıza? dedi arabaya yaklaştığımda.

- Denmesi gerekeni. dedim.

Mevzuyu anlamıştı ki,
- Sana bi şey anlatanda kabahat. diyerek o da evine doğru yürümeye başladı.
Eylül'ün Aysel'i savunacağı hiç aklıma gelmezdi, ama delikanlı kızdı o da, haksız olduğumu düşünmüş ve çekip gitmişti.

Cebimdeki 3 kuruş para çabucak suyunu çekmişti. Bu bilinçle durağa doğru sürdüm arabayı. Artık taksicilik benim için malesef bi meslek olmaktan çıkmış, param bitince yaptığım bir icraat haline gelmişti.

Durağa geldim. Arabayı en arka sıraya koydum. Önümde 3 kişi vardı. Hava soğuk olduğu için bi yarım saat kadar oturdum içerde. Sıkılmıştım. Derken durağın telefonu çaldı. Rüstem abi açtı telefonu.
- Şirintepe taksi buyrun. dedi.

Adresi önünde duran küçük kağıda yazdıktan sonra,
- Hemen gönderiyorum. diyerek kapattı telefonu Rüstem Abi.

Ben hiç şeklimi bozmamıştım. Nasıl olsa benim sırama daha vardı.
- Ömer fırla. dedi Rüstem Abi kağıdı elime tutuşturup. Yahya Kaptan C-34 yazıyordu. Adres tanıdık gelmişti ama tam çıkartamamıştım.

- Seni istedi müşteri. dedi.

- Bayan mıydı abi? dedim.

- Erkek müşterin de mi var lan senin. dedi taksicilerden biri gülerek. Rüstem abi konuşmamış ama gülerek karşılık vermişti. Cevabımı almıştım. Ben de tebessüm ederek çıktım duraktan. Bindim arabaya, Sürdüm Yahya Kaptan'a. Buradaki tek müşterim geçen gün taksime aldığım iki kokoş kadındı. Muhtemelen onlar aramıştı. Adrese gittim. Kimse yoktu. Bi süre bekledikten sonra koluna çantalarını takmış sallana sallana yürüyen bizim kokoşları gördüm binadan çıkarken. Kadının adı hatırladığım kadarıyla Meral'di ama diğer kızın adını o an çıkaramamıştm. Kız arka kapıyı açarak bindi arabaya. Annesin de binmesi için bekledim ama binmedi.
- Akşam görüşürüz tatlım. dedi kızına ve yürüdü.
Arabanın yanından geçerken eliyle bana selam vermeyi de ihmal etmedi.

Bir Boncuk HikayesiWhere stories live. Discover now