"İyi misin?" Jimin kulağıma doğru fısıldadı. Camdan dışarı bakarken kafamı aşağı yukarı salladım.

Ağlamak istiyordum ama bunu bilmesine gerek yoktu.

***
"Buzdolabında sağlıklı hiçbir şey yok!" Jin, Yoongi hyunga ithafen konuştu. Yoongi hyungsa omuz silkmekle yetindi. Yemek masasının etrafında oturmuş, kendi halimizde takılıyorduk. Jungkook Jimin'e yeni keşfettiği müzik grubunu dinletiyordu. Hoseok hyung tam karşımda oturuyordu ve bir bilim dergisini karıştırıyordu. Ben de çizim yapıyordum.

"Ne çiziyorsun Taehyung?" Yoongi hyung merakla sordu. Defteri ona çevirip sessizce yutkundum.

"Vay canına. Bu çok..." Doğru kelimeyi bulamıyormuş gibi kaşlarını çattı. Cümlesini tamamlama ihtiyacı hissederek "İki erkek sevişiyormuş gibi?" dedim. Jin hariç masanın etrafındaki tüm gözler bana dönerken söylediğim şeyi idrak ettim. Tanrı aşkına, neden böyle bir şey demiştim şimdi? Ensem korku ve utançla kızarırken sessizce çizime döndüm.

Jungkook bir anda gülmeye başlayınca kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"Hyung, ne şakacısın. Dün de aynısını bana demiştin." Tekrar gülmeye başladı. Beni kurtarmak için yaptığını anladım. Minnetle gülümseyip derin bir nefes aldım. Jimin boğazını temizleyip "Şarkı açacağım, sıkıldım." dedi. Jungkook'un telefonunu aldı. Bir süre sonra Zayn'in Take It Off şarkısı mutfakta yankılanmaya başladı. Jimin'e baktığımda yüzünde şeytani bir ifade belirdi. Bilerek yapmıştı. Alt dudağımı dişleyip çizim defterime döndüm.

"Onu ağzının üstünde tadabilirim
Ve onu bırakamıyorum.
Sen de benim gibi uçuk kaçıksın.
Göremiyor musun?
Bu şeyi halledebiliriz."

Benim dışımda kimse şarkının sözlerini önemsemiyormuş gibiydi. Jungkook şarkıya eşlik ediyordu. Hoseok hyung parmaklarıyla masada ritim tutuyordu. Jin'e baktığımda büyük bir bardağa su doldurduğunu ve bir dikişte içtiğini gördüm.

"Ben sadece seni soyunurken izlemek istiyorum.
Bütün kıyafetlerini çıkar
Ve sonra onları nasıl çıkarıp attığını izle."

Derin bir nefes aldım. İstemsizce utanıyordum.

"Beni duvara yasla.
Ağırdan alma.
Sen de benim gibi bunu sert seviyorsun.
Bu ihtiyacın olan şey.
Hadi soyunalım ve keşfedelim
Gizli sırlarımızı."

Çizim defterini sertçe kapatıp Jungkook'un telefonuna uzandım ve şarkıyı kapattım.

"Başım ağrıdı. Çok istiyorsanız kulaklıkla dinleyin."
Yoongi hyung bana kısa bir bakış önüne döndü.

"Ramen mi yemek istersiniz yoksa tavuk mu sipariş edeyim?" Jin konuştuğunda az önceki gergin hava dağıldı ve tavuk siparişinde karar kıldık.

***

Çizim bittikten sonra geriye yaslanıp memnuniyetle gülümsedim. Yoongi hyungun evinden döndükten sonra kendimi çalışma masama atmış ve çizimi bitirmek için savaş vermiştim. Saat gece yarısını bulmuştu ve ben anca bitirmiştim. Gri gölgelerin arasında birbirine yapışmış iki bedene bakarken yutkundum. Onu ve kendimi hayal ederek çizmiştim. Bunu kendime itiraf etmem ne kadar zor olsa da gerçek buydu. Nefes alışverişlerim hızlanırken alt dudağımı dişledim. Bir elimi saçlarımdan geçirdim ve ayağa kalktım. Neredeyse bir ay olmuştu. Ondan ayrılalı neredeyse koskoca lanet bir ay olmuştu. Onu özlüyordum işte. Ve artık dayanamıyordum. Olmuyordu, bir türlü devam edemiyordum. Hislerimi yenemiyordum. İçimden taşan hislerle yatağıma bıraktığım ceketimi alıp giydim. Hızlı adımlarla odamdan çıkarken aklımdaki tek şey Jin'e kavuşmaktı.
Annemin bugün gelmeyeceğini bilmenin rahatlığıyla bu saatte evden çıkabiliyordum. Kalbime dolan heyecan tüm bedenimi ele geçirdiği sırada kapıya yönelmiştim. Tam dışarı çıkacaktım ki karşımda gördüğüm beden beni olduğum yere çiviledi. Hâyal mi görüyordum yoksa Jin gerçekten burada mıydı?

INEFFABLE | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin