22. BÖLÜM: DİLHUN

En başından başla
                                    

Nude renk rujun ikinci katını geçip hafif bir allıkla makyajımı bitirirken aynadaki yansımam bana fazla tanıdık geliyordu.

Uzun zaman önce mükemmel yetenekleri ile sahnelerden inmeyen bana benziyordu.

Maşalı saçlarımı birkaç tel toka ile ensemden dağınık ve hoş bir topuz yaptığımda tam olarak hazırdım. Eylül'ün dün getirdiği elbiselerimle neredeyse aynı işlemelere sahip ayakkabıları da giyince zarif görüntümde hiçbir eksik kalmamıştı.

Kendimi gerçek anlamda kusursuz hissettiğim nadir anlardan biriydi ve ben bu gece kusursuzluğumun bozulmaması için her şeyi yapmaya hazırdım. Annemin bahsettiği gibi kalabalığa karışmak için bana sunulan bir gece olabilirdi. Ve ben eğer bu kalabalığa karışacaksam kusursuz olmalıydım.

Odamdan bu derin ve gerici düşünceler ile çıktığımda bizi partinin yapılacağı sahile götürmek için bekleyen babamın gözleri hayranlıkla bana döndü.

"Bebeğim..." Annemin yumuşak sesi ile ona döndüğümde gözlerinin dolduğunu gördüm. Belki sebebini bilmesem ona gülebilirdim. Ama biliyordum ki onunda aklına benim özgüvenli olduğum zamanki gibi göründüğüm içindi gözlerindeki buğu.

"Makyajın bozulacak, ağlama." Eylül'ün sesini duyunca ona döndüm. Mükemmel görünüyordu. Üzerindeki bebek mavi elbisesi olabildiğine masum görünüyordu ancak sırtındaki dekolte bu masumluğu en güzel şekilde bozuyordu.

"Geç kalacaksınız, çıkalım." Babamın ortamdaki hüznü dağıtmak için gösterdiği çaba işe yaramış kısa bir vedalaşmanın ardından yola çıkmıştık.

Yanımda oturan Eylül gerginliğimi anlar gibi elimi tuttuğunda ona baktım. Berrak gözleri bana gülümserken asla onun kadar sıcak ve içten gülümseyemeyeceğimi anlamıştım.

"Mükemmel görünüyorsun." dediğimde güldü.

"Beni teselli mi ediyorsun?"

"Ne tesellisi?"

"Hadi ama... Resmen beni gölgede bırakırken bunun farkında olmadığını mı söylüyorsun Iraz?" yarı şaka yarı gerçek sesi beni rahatlatırken güldüm.

"Abartıyorsun."

Cevap vermesine kalmadan parti alanına geldiğimizi arabanın durmasıyla fark ettik. Eylül bana güç verircesine elimi sıktı ve kendi tarafındaki kapıyı açıp arabadan indi.

Ben de derin bir nefes çekip inmek üzereyken kapım açıldı. Babam bana gülümseyerek elini uzattığında centilmenliğine gülerek elini tuttum. Beni kendine çekip sımsıkı sarılırken parfüm kokusu burnumu gıdıkladı.

"Belki bu uyarıyı yapacağım son kişi bile değilsin ama sarhoş olmamaya dikkat et." deyip yanağımdan öptüğünde kendimi kötü hissettim.

Bende onun yanağından öpünce benden ayrıldı ve arabaya bindi. Gidişini izlerken Eylül bileğimden çekip beni sahile inen merdivenlere sürüklerken denizin kenarında yakılan ateşin etrafında toplaşan kızları gördüm. Elbise konusunda Eylül haklıydı. Hepsi yarı çıplaktı.

Merdivenleri inerken parti henüz başlamıştı. Bunu fazla kalabalık olmamasından anlamak mümkündü.

Sahile inip parti alanına yürürken ayağımdaki topuklularla kumların üzerinde yürümenin düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. Düşmemek için Eylül'ün koluna yapışırken Elisya'nın eski olup olmadığını bilmediğim sevgilisinin gözlerinin üzerimizde olduğunu fark ettim. Ona baktığımda dudağının kenarıyla gülünce yüzümü buruşturdum. Jilet gibi takımı dahi ona pozitif bir şeyler hissetmeme yetmiyordu.

DENİZ KABUĞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin