yirmi sekiz

3K 312 161
                                    

Satır arası yorum yapmayı unutmayıın💜 iyi okumalar🌝

Hazal'dan

Telefona gelen bildirim sesiyle dikkatimi tekrar telefona verdim. Kilidi açmadan önce saate baktım. Sabah 8.... Beni bu saatte uyandıran kapitalist sistemin... diye başlayacaktım ki olayın kapitalist sistemle değil Fatihle alakalı olduğunu farkettim. Sadece onu da değil beni de ilgilendiriyordu tabii.

Kilidi açıp mesajın kimden geldiğine baktım.

Beyaz atlı prensim;
"Ben hazırım, Ufuk da hazır. Siz de hazırsanız gelelim. İmam gelecek birazdan."

Fatih'in kayıtlı olma şekline sırıtmaktan mesaja odaklanamıyordum.

2 gün önce bize gelmişti. Biz kızlarla benim odamda oturup konuşuyorduk.

Esra boşboğazlık edip;
-"Beyaz atlı prensin geldi, git sen de içeri." deyip gülmüştü.

Ben de Esra'ya cevap olarak;
-"Fatih mi beyaz atlı prens? Ondan olsa olsa beyaz at olur be."

Demiştim... O sıra Fatih ne hikmetse kapıdaymış. Bundan yarım saat sonra da telefonumu alıp kendini böyle kaydetmiş... Gece sanırım fark etmem için iyi geceler mesajı attığında farkedip, baya bir gülmüştüm. Ama aynı zamanda Fatih'e ilk taktığım adın "at" olmasına da üzülmüştüm..

Mesaj kısmına tıklayıp "Tamam gelin." yazıp gönderdim.

Kendimi gerçekten rüyada gibi hissediyordum. Birazdan imam gelecekti ve Fatihle imam nikahımız kıyılacaktı. Bundan 2 gün sonra da düğün ve aynı zamanda resmi nikah olacaktı.

Elimi kalbimin üzerine koyup derin derin nefes almaya başladım. Kalbimi kanatlanıp uçacakmış gibi hissediyordum. Mutluluktan mı, heyecandan mı bilmiyordum ama gözlerim dolmuştu..

Kızlar odaya girince ayağa kalktım. Üzerimde haki yeşili, sade bir elbise vardı. Başıma da siyah bir şal takmıştım. Kendime aynadan bakıp, düzgün görünüp görünmediğimi teyit ettim. Evet her şey düzgündü.

Tekrar kızlara dönüp gülümsedim. Konuşursam ağlayacak gibi hissediyordum.

"Hazal senin rengin niye böyle olmuş yavrucum?"

Esra'nın sorusuyla aynaya tekrar döndüm. Zaten koyu bir tenim yoktu, heyecandan olacak ki iyice rengim iyice beyazlamıştı. Yanaklarım dışında renk teşkil eden bir yerim kalmamıştı.

Esra;
"Ay yanakların da kızarmış."
Deyip devam etti.

"Heyecanlandım galiba." deyip kısa bir cevap verdim. Duygu değişimlerimde her zaman olduğu gibi, ellerim kaşınmaya başlamıştı.

"Galiba mı? Ay Hazal seni böyle göreceğimi hiç tahmin etmezdim. Allahım çok heyecanlı! Ağlayabilirim şu an. Gerçekten benim minnak kankim evleniyor ya."

Esra'nın dedikleriyle istemsiz dudaklarım büzülmüştü. Onlar böyle yaptıkça heyecanım daha da artıyordu. Tam bir şey demek için ağzımı açmıştım ama üçü birden sarılınca," Tamam tamam sus, anladık" modlarında olduklarını anlamıştım.

Onlar daha benden ayrılmadan zil sesi kulaklarıma ilişmişti. Zil sesiyle kalbimin ritmi de değişmişti.

Odadan çıkıp koridora geçmiştik. Babam kapıyı açmış Fatih, Ufuk ve Gonca teyzeyi içeri buyur ediyordu. Fatih'e bakmamaya çalışarak kapıya doğru biraz yaklaşmıştım. Gonca teyzeye içten bir şekilde hoş geldin deyip sarıldıktan sonra Ufuk ve Fatih'e ithafen de hoşgeldiniz demiştim. Annemle Gonca Teyzenin sarılıp, durduk yere ağlaşmaya başlamalarını daha fazla izlememek için bir 'tövbestağfurullah' çekip mutfağa geçtim. Tabi kızlar da peşimden geliyordu.

SANA HAYIRDIR!Where stories live. Discover now