otuz bir

3.1K 313 226
                                    


Bir sonraki bölüm +100 vote de gelecek. Ve satır arası yorum yapabildiğiniz kadar yaparsanız çok güzel olur şuan spiritüelde #18. Sıradayız. Bu bölümle ilk 10a girme ihtimalimiz çok yüksek!
Hayat.
Yaşamak zorundaydık. Bir şekilde, ne yaşarsak yaşayalım: nefes almak zorundaydık. Herkesin derdi farklı farklıydı. Kimi ülkesi için savaş verirken, kimi nefsiyle mücadele veriyordu. Kimi nefes almak için mücadele verirken, kimi nefes vermek için mücadele veriyordu.
Bakıyordum. O kadar farklı şeylere üzülüyorduk ki. Bazıları evi olmadığı için, bazıları evinin düzenini beğenmediği için. Bazıları sürekli grip olduğu için, bazıları hala hastalıktan ölmediği için: acı çekmeye devam ettiği için. Bazıları annesi çok baskıcı olduğu için üzülüyordu, bazıları annesini kaybettiği için. Hayat garipti. Bence hayat anlaşılmayan, sonu olmayan bir girdaptı. Bilinmezlikti.
Bilmiyorduk. Burda neyiz, napıyoruz? Buradan sonra nereye gideceğiz, gideceğimiz yer nasıl bir yer?

Göz ucuyla Fatih'e baktım. Gözleri kapalıydı. Loş gece lambası suratına vuruyordu.

Benim gözümde dünyanın en güzel oğlanıydı. Gerçekten çok güzeldi. Ona bakınca içimde bir şeyler kopup gidiyordu sanki. Onda kalbime dokunan bir şeyler vardı.

Parmaklarımı; önüne düşmüş dalgalı saçlarına doğru yaklaştırdım. İçimde bir yer çekinse de şu an saçlarını sevmek istiyordum.

Parmaklarımın ucunda saçlarını hissedince gözlerimin dolmasına engel olamadım. Nasıl biraraya gelmiştik, nasıl bu haldeydik, biz nasıl evlenmiştik?

Onu gördüğüm ilk gün geldi aklıma, metrodaydık..
Aklıma gelen şeyle gülmeden edememiştim. Gerçekten.. Böyle bir karşılaşma türü olamazdı.
Olay gözümün önünde canlandıkça gülüşüm artmıştı. Fatih'in uyanmasını istemiyordum ama gerçekten o kadar garipti ki..

Ben bir anlık gülmüştüm ve hoop ağzımdaki enzimler Fatihin eline ulaşmıştı.. *Yazarken ben de kahkaha atıyorum bunu hangi kafayla yazmışım lan ben hajdhakdlal*

'Allahım!'
Gülmemi durduramıyorum.. En sonunda ellerimi ağzıma kapatıp beklemeye başladım. Aklıma başka bir şeyler getirmeye çalışıyordum.
Ne düşünsem diye düşünürken Fatih'in sesi ulaşmıştı kulaklarıma;

-"An.. ne.."

Duyduğum kelime kalbimin durmasına sebep olmuştu. Gerçekten kalbim duruyor gibi hissediyordum. Fatih'in bu haline dayanabilecek miydim? Karşımda acı çekmesini böyle seyir mi edecektim?

Elimi yanağına doğru götürdüm. Başparmağımı yanağında gezdirmeye başladım.
Bir kaç dakika sonra elime düşen yaşla ağlama isteğim artmıştı. Fatih rüyasında ağlıyor muydu?

İçime derin bir nefes çekip gözlerimi sımsıkı yumdum.
Ağır gelen;
Fatihle beraber omuzlarıma binen yük değildi.
Ağır gelen şey
Fatih'in yükünü hafifletemiyor olmamdı. Ben bu kadar kötü hissediyorsam, onun içini hayal bile edemiyordum.

Elime düşen bir sonraki damlayla onu uyandırmak istedim. Uyandırıp: her ne görüyorsa gerçek olmadığını söylemek istedim.

Fatih'le ilk uyuyuşumuzdu. İlk defa yanımda uyuyordu. Onunla geçirdiğim ilk gündü. Onunla geçireceğim günlere götüren ilk geceydi..
İleride Fatih çok daha iyi olacaktı, bundan emindim. Belki 2 saat, belki 2 gün, belki 2 sene. Belki de 10 sene. Ama er geç iyi olacaktı, iyi olacaktık.

Elimle yanağındaki ıslaklığı silip yatakta doğruldum. Sürekli yutkunup duruyordum..
Nasıl uyandıracağımı bilmiyordum. En ufak şeylerde bile çekiniyor oluşum sinirlerimi bozsa da yavaş yavaş geçeceğini biliyordum. Yani.. inşallah.

SANA HAYIRDIR!Where stories live. Discover now