sekiz

5.4K 479 91
                                    


FATİH'TEN

Babamla aramın bir gün bile iyi olduğunu, iyi olmayı geçtim normal bir seviyede olduğunu bile hatırlamıyordum. Bir kere ağzından oğlum kelimesini duymamıştım. Bana ismimle bile seslenmemişti. Sen derdi. Bazen sen bile demez direkt isteğini dile getirirdi. Bana seslendiğini anlamadığım için saygısız deyip bir güzel de azarlardı. Azarladıktan sonra benden bir de özür dilememi isterdi.. Ben de köpek gibi dilerdim. Çocuktum elimden boyun eğmekten başka hiçbir şey gelmiyordu. Bir süre sonra yaşadığım her şeye alışmıştım zaten. Duyduğum hiçbir laf ağır gelmemeye, yediğim darbeler canımı yakmamaya başlıyordu.

Daha 6 yaşındaydım beni evin boş odasının orta yerine oturtmuştu. Birkaç dakika sonra elindeki bardakları etrafıma sertçe atmaya başladı. Kulaklarımdaki patlama seslerini 2 ay boyunca tekrar tekrar duymuştum. Ne ayağa kalkabilmiştim ne yapma diyebilmiştim. Yapabildiğim tek şey ağlamaktı.

13 yaşına kadar çekmediğim eziyet, duymadığım hakaret kalmamıştı. Ben büyüdükçe hiçbir şey azalmıyor aynı seviyede devam ediyordu.

Sonra annem geldi.. O cehennemin içine girmeyi kendisi istemişti. Evlendikleri günden sonra 1 kere bile dayak yememiştim. Babam o günden sonra bana bir fiske bile vurmamıştı.

Üvey anne gibi değildi.. Belki de öz annenin ne demek olduğunu bilmediğim için böyle düşünüyordum ama hissettiğim şeyler bu yöndeydi. ne zaman düşsem yanıma gelirdi, geceleri ne zaman anne diye ağlasam yanıma koşar gelir sımsıkı sarardı çaresizliğimi.

Öz annemin bir kere fotoğrafını görmeyi çok isterdim, Çok istedim. Çocukken Her gece uyumadan önce ağlaya ağlaya dua ederdim. Allahım bir kere annemi bana göster diye.

Ama göstermedi.
Temiz havayı ciğerlerime doldurum sertçe nefes verdim. Bunları düşündüğüm zaman göğsüme bir ağırlık biniyor, nefes almamı zorlaştırıyordu. Tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordum o günleri. Kâr kalır mıydı bilmiyordum. Yapılan kötülükler, kötülerin yanına kâr mı kalacaktı; onu da bilmiyordum. Bildiğim tek şey unutmak istemekti. Her şeyi unutmak, bütün yükleri maziye gömmekti. 23 yıldır başaramadığım şeyi, bu saatten sonra başarabilecek miydim meçhûldü.

Titreyen telefonla düşüncelerimden ayrılıp dolan gözlerimi gökyüzüne çevirdim.

-Söyle ufuk

-Aşağı gel de valizlerimi al, canım çıktı, adım atmaya halim kalmadı!

-Geliyorum, bekle.

İçer girip balkonun kapısını kapattım. Bu evde bana ait olduğunu hissettiğim tek yer o ufak balkondu desem yalan olmazdı.

Tam odadan çıkacakken aynadaki yansımama bakıp duraksadım. Duraksanmayacak gibi değildi sanki, he?

-Fatih.. çok yakışıklısın oğlummm, çok!

-Eyvallah sen de fena değilsin

-Sen bensin zaten.

-E o zaman şov yapma.

Aynadaki Fatih'e göz kırpıp saat geç olduğu için merdivenlere yöneldim. Ufuğu yaklaşık iki aydır görmüyordum. Biraz da olsa özlemiştim. (!)

-Vaay vaaaayyy vayyyyy! Kimler gelmiş!

-Ufuk ben Ufuk, mükemmel olan.

***
-Ev de güzelmiş... Beğendim gerçekten. Tam 868 gün misafir kalmalık!

-Şu ayaklarını burnumdan çek kalkıp ağzına sokmayayım Ufuk!

-Benimle aynı odada yatmak zorunda değilsin Fatih. İstemiyorsan git kapı orada! Ben özledim diyorum sen neler diyorsun... Kalbim kırılıyor ama...

SANA HAYIRDIR!Where stories live. Discover now