New Orleans

3.7K 200 44
                                    

New Orleans tabelasını gördüğümde derin bir nefes aldım. Gelmem dediğim yerde teklifini kabul etmem dediğim adamla yeni bir başlangıç yapıyordum. Camıma yansıyan Klaus'a baktım, yüzünden bir şeyler okuyamıyordum. Bir ara bana baktı ama kendini kontrol ederek bakmamış gibi yola döndü. Ama bir şeylerin rahatsızlığını yaşıyordu bana söyledikleri geldi aklıma. Hayatıyla ilgili anlatması gereken şeyler olduğunu söylemişti ama detay vermemişti. En yakın zamanda onu sıkıştırmalıydım. Araba görkemli bir evin önünde durdu.

"New Orleans'a hoşgeldiniz hanımlar."

Arabadan sırıtarak inmişti kapımı açmasına izin vermeden arabadan atladım. Evin dış cephesinden tarih akıyordu. Kendisi tarih olan biri için hiç şaşırtmayan bir evdi. Evin merdivenlerini çıkan Klaus kapıyı açarken biz evin dışını inceliyorduk. Elenayla göz göze geldiğimizde düşüncemi dillendirdi.

"Tam Klausluk bir ev." 

Kafamla ona destek verdim. Klaus evin içinden seslendi.

"İçeri gelin,içeride ilginizi çekecek daha fazla şey olduğuna eminim."

Dediğini yapıp evin içine girdik. Elena tekli koltuğa sıvışırken bende Klaus'un yanına oturdum. 

"Kimse konuşmayacak mı?" Klaus birden ayağa kalktı odanın içinde dolaşmaya başladı.

"Hoşgeldiniz hanımlar.."

Gelen sesle birlikte kafamı salonun girişine çevirdim. Asil köken kapıda bütün karizmasıyla duruyordu. Mikaelson ailesinin ortak özelliği olmalıydı karizma. Elenayla aynı anda ayağa kalktık. 

"Hoşbulduk Elijah.." Elijah Elena'nın elini öperken konuşmaya devam etti.

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu Elena." Elena sadece gülümsemekle yetindi.

Benim karşıma geçtiğinde gülümsemesi genişledi.

"Sevgili Caroline seni burda görmek ne kadar güzel bir şey." Elijah elimi öperken yanağıma hücum eden kanların uyuşmasını hissediyordum. 

"Teşekkür ederim Elijah. Ayrıca bizi buraya davet ederek çok ince bir davranış gösterdiniz."

"Bizim için bir zevk Caroline.." 

Resmiyet bittiğinde Elijahla Klaus göz göze geldiler. Ve durumu anlayan Klaus bizden izin istedi.

"Hanımlar izninizle abimle özel bir konuşma yapmam gerekiyor. Rahat olun."

Bana göz kırparak  abisinin peşinden gitti. Elenayla baş başa kalmıştık o salonun duvarlarındaki tabloları incelerken ben istemsiz bir şekilde onları dinlemeye başladım. Vampir duyularım ne kadar gelişmiş olsada duymakta zorlanıyordum.

"Açıkca onla senin ilgilenmeni istediğini belirtti Elijah."

"Biliyorum senin ilgilenmen gereken daha önemli şeyler var.Ama.."

"Aması yok Elijah bir iki gün istiyorum ondan. Hemen öğrensin istemiyorum,benden kaçmasını istemiyorum."

Huzursuz olmuştum o dedikleri kimdi? Ne saklıyorlardı?

Duyduklarımı Elena'da duymuştu ve sanki benim duymam onu rahatsız etmişti. 

"Care başkalarını dinlemek çok ayıp bir şey."

Bir anne edasıyla ellerini beline yerleştirdi. Anne demişken anne özlemim dikkatimi dağıttı.

"Elimde değil Elena."

Tam bana bir şey söyleyecekken Klaus ve Elijah salona girdiler. Onları dinlediğimi çaktırmaması için Elenaya tehditkar bakışlar attım. 

"Bugün bir cenaze töreni var katılmak zorundayım. Bana katılmak ister misiniz hanımlar?"

Elijah oldukça sevimli bir şekilde sormuştu bunu. Kabul etmek istemiyordum. Cenaze kapasitem oldukça doluydu başkalarının kaybıyla birlikte kaybettiklerime ağlamak istemiyordum.

"Çok isterdim Elijah ama pek cenaze havamda değilim. Teklifin için teşekkür ederim."

Elijah anlayışla kafasını salladı.. Elena şaşırtıcı bir şekilde bu teklife hevesle karşılık verdi.

"Buranın cenazeleri nasıl oluyormuş görmek isterim Elijah."

Kapıya doğru ilerlerken programın nasıl olacağıyla ilgili bilgi veriyordu Elijah. Arabaya bindiklerini,gidişlerini,konuşmalarını duymuştum. Duyma alanımdan çıktıklarında Klausla kocaman salonda tek kalmıştım. Aferin Caroline !!

"Bir şeyler içmek ister misin aşkım,uyumak istersen yukarda hazır odamız var ya da açsan bodrumda bir buzluk dolusu kan var." 

Daha devam edecek gibi görünüyordu.

"Klaus dur,sadece oturmak istiyorum. Belki sonra bana çok sevdiğin şehrinin güzelliklerini gösterirsin.Ama cevaplanması gereken sorularım var."

"Zamanı var Caroline,ilk önce dinlenmen gerek."

"İlk önce bir konuda anlaşalım bu evde kalmayı düşünmüyorum. Bizi buraya getirdin tamam teşekkür ederim ama kendi evimiz olmalı Elenayla."

"Hiç değişmemişsin aşkım. Hala kendi ayakların üstünde durmaya çalışıyorsun. Ama tek başına yapmaktan hiç pes etmiyorsun bırak bu sefer yardım edeyim sana."

"Ev işini hallettik diye sayıyorum."

Zafer kazanmışcasına gülümsedim. İçki koymak için uzaklaştı. 

-

Geçen bir saatin sonunda New Orleans sokaklarında dolaştık bana şehrini tanıtırken Klaus büyük bir heyecanla konuşuyordu. Gerçekten burayı seviyor olmalı. Caddeye çıktığımızda insan geçidini izlemeye başladık.

"Bu insanlar neyi kutluyor Klaus?"

Anlamadığım bir şeye kahkaha attı.

"Komik olan ne? Hey neye güldüğünü söyler misin?"

Koluna sabırsızca vurdum.

"Kutlama değil Caroline Elijah'ın bahsettiği cenaze bu."

Cenaze miydi bu ? İnsanlar gerçekten çıldırmış olmalı. Biri öldü diye neden bu kadar seviniyorlardı?

"Uyuşturucu satışını kontrol etmelisin Klaus. İnsanlara pek yaramıyor galiba.Kim cenazede kutlama yapar ki?"

"Gelenek böyle aşkım."

Klaus anında ciddileşerek birine bakmaya başladı. 

"Caroline ben hemen geliyorum fazla uzaklaşma." Cevap vermeme fırsat vermeden yanımdan ayrıldı. Oldukça alımlı bir kadının yanına gitti. Beni bir kadınla konuşmak için mi burda bırakmıştı. Bende tembihlenen çocuk gibi fazla uzaklaşmadan etrafı gezmeye başladım. Bir sürü insan fotoğrafının olduğu bir duvarın önüne geldim. Ne kadar çok insan ölmüştü bunların ölme sebebinin Klaus olma ihtimali kalbimi hızla çarptırdı. Duvarın ortasına geldiğimde çerçeve içindeki yazıyı okudum,anlamak için tekrar okudum. Kafamdan aşağı kaynar sular döküldü.  

"Aman Tanrım!" 

Emin olmak için bir daha okudum. Hayır yanlış değildi. Okuduğumu sindirmek için tekrar ettim.

"Baby Mikaelson.."

Kaybedenlerin Umudu..(Klaroline)Where stories live. Discover now