BÖLÜM 39

1.6K 140 15
                                    

   Hemen çekip gideceğimi mi sandın?  Ben sadece yurtta değil,  her yerdeyim. Ve... Oyunumuz henüz bitmedi. 

- Kızlar? dedim, elimdeki kağıda korkuyla bakarken.

- O geri döndü...

***

   Yurda döndüğümüzde hepimizin yüzünden düşen bin parçaydı.

- Tekrar başladı, dedim hüzünle.

- Bittiğini düşünmüştüm, inanamıyorum, dedi Pelin sessizce.

- Sena'ya söylemeliyiz, dedi Ayla sakin bir ses tonuyla. Korkusunu saklıyordu.

    Sena yanında Zeynep ile odaya girdiğinde hepimiz gözlerimizi ona diktik.

- Konuşmalıyız, yalnız.

    Zeynep sinirlendiğini gizlemeden odadan çıkarken Sena tepkisizce yüzüme bakıyordu.

- Palyaço geri döndü, dedim hiç beklemeden. Tepkisini ölçmek için gözümü ondan ayırmadan. Sonuçta ona yardım etmişti ve hala ediyor olabilirdi.

    Yüzündeki şaşkınlık ve korku öylesine gerçekçi gelmişti ki daha yeni haberi olduğunu düşünüyordum.

- Şaka? Değil mi?

- Sence şaka mı? diyerek notu elimde salladım.

-  Olamaz, olamaz ya! Artık korkmak istemiyorum! Bitmişti! Bitmişti!

   

Sena'nın çığlıkları hepimizin korkusunu ateşlemişti. Sinir krizi geçiriyordu ve onu hemen sakinleştirmeliydik. Aksi takdirde bütün yurt odamıza dolacaktı. Yanına gidip sarıldığımda bağırmayı kesmişti ama hıçkırarak ağlıyordu.

- Bitmişti...

    Sena'nın ağlaması notun gerçekliğini yüzümüze vurmuştu. O gerçekten dönmüştü.

    Gözlerim dolmaya başladığında kendimi sıktım. Artık ağlamak istemiyordum.

- Şu anda yurtta olma ihtimali yok. Buna cesaret edemez. Dışarı çıktığımız anda herkesten şüphelenmeliyiz. Sonuçta kostümle gezemez. Herhangi biri olabilir, dedi Ayla yatağa oturarak. Sena'nın sakinleşmesini fırsat bilerek kollarımı ondan ayırdım ve Ayla'nın yanına oturdum. Ona hala kızgındım çünkü.

- Sırada ne var? Bize ne yapacak dersiniz? dedim korkuyla.

- Göreceğiz, dedi Pelin uzun sessizliğinin ardından.

***

   Gece boyunca hiçbirimizin gözüne uyku girmemişti ve yine hiçbir şey olmamış gibi buradaydık; Okulda.

    Asık suratımı gören Ulaş bir şeylerin olduğundan şüphelenmişti ve ona her ne kadar anlatmak istesem de anlatamamıştım. Kendimi her an izleniyormuş gibi hissediyordum ve Ulaş'ın başını belaya sokmak istemiyordum. Bu yüzden saçma sapan şeyler söyleyerek geçiştirmiştim onu.

   Öğle arası geldiğinde Ulaş'ın zorlamasıyla kantine gitmiştik. Ağzıma üç beş lokma attıktan sonra doyduğumu söyleyerek sınıfa çıktım. Çantamı sıranın üstüne koyup kendime yastık yaptıktan sonra başımı çantaya yasladım.

    Dakikalar içinde uykuya dalmıştım ki adım sesiyle uyandım. Gözlerimi zorlukla açtığımda birinin ayaklarını görmeyi beklemiyordum. Kafamı  korkuyla kaldırdığımda başımın dönmesiyle her şeyi çift görmeye başladım. Yer ayaklarımın altından kayıyordu sanki. Bu arada gelen kişi çoktan kapıya doğru yönelmişti.

- Dur! diye bağırdıysam da tabiki beni dinlemedi ve koşar adım uzaklaştı. Kim olduğunu görememiştim. Gözlerimi kapatıp baş dönmesinin geçmesini bekledim. Galiba kusacaktım.

   Kızlar sınıfa geldiğinde başımın dönmesi geçmiş, ardında ağrı bırakmıştı.

- Ne oldu sana? Bembeyaz olmuşsun,

- Bi...Birini gördüm. Uyuyordum ve o da başımda bekliyordu. Aniden kalkınca başım döndü ve kim olduğunu göremedim.

- Galiba bunu bırakmaya gelmiş, dedi Pelin sıramdan aldığı kağıdı göstererek.

     Korkunuzun tadını alabiliyorum.
Bunu hissetmeyi özlediniz mi?

- Sadece ürkütücü notlar bırakıp hiçbir şey yapmaması garip değil mi?

-Bir şey planlıyor.

- Hepimizi mahvedecek bir şey.

***

   Birkaç gün sonra,

   Günlerdir her yerde palyaçonun ürkütücü notlarıyla karşılaşmaktan bıkmıştık. Okulda, serviste, hatta ceketimin cebinde bile. Ama hala daha bizi yanına çağırmıyordu. Korkumuzun arttıkça artmasından zevk alıyordu.

Galiba bir süre böyle yaşamak zorunda kalacaktık. Her an tetikte...

   Gördüğümüz her yabancıyı inceliyorduk. Tabiki tanıdığımız biri olma ihtimali de vardı ama bu olasılığı düşünmek istemiyorduk. Bir ihaneti daha kaldıramazdık.

    Her an birlikte olmamızın daha iyi olacağını düşündüğümüz için Sena'nın bizimle takılmasını sorun etmemiştik. Yeniden yakınlaşmıştık ve buzlarımız erimeye başlamıştı. Bizden defalarca kez özür dileyip aynı şeyleri yapmayacağına söz vermişti. Yine de ona güvenemiyorduk ve gözümüzün önünde olması hepimiz için daha hayırlıydı.

    Okul çıkışı vakit kaybetmeden yurda döndük. Önceleri bize kabusu yaşatan bu yerde şimdi güvende hissediyorduk.

   Başım da dahil bütün vücudum ağrıyordu ve banyo yapmaya karar verdim. Sıcak suyun tenime değmesi beni rahatlatmıştı. Uzun bir süre banyoda kaldıktan sonra istemeyerek de olsa banyodan çıktım. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı kuruttum ve yatağıma uzandım. Hepimiz gergindik ve bu bizi sessizleştiriyordu. Tıpkı önceden olduğu gibi. Geceleri,hissettiğim korku daha da büyüyordu ve uyumamı engelliyordu. Bu yüzden kızlar uyanıkken, hava kararmamışken uyumaya karar vermiştim. 

***

   Saat 00.00'a doğru sanki alarm kurmuşum gibi aniden uyandım. Kızlar yataklarına yatmışlardı ve oda karanlıktı.

- Uyudunuz mu? diye fısıldadım. Karanlık kalbimin ritmini değiştirmişti.

- Hayır, dedi Ayla uykulu bir sesle.

- Hoca ışıkları kapatmamızı söyledi, diye devam etti cümlesine.

- Karanlıkta kalmak istemiyorum, dedim endişeyle.

- Burada güvendeyiz Melisa.

- Biliyorum, sadece...

- Yanına gelmemi ister misin?

   Ayla cevap vermemi beklemeden yanıma gelmişti. Yatağın kenarına kayıp ona yer açtım. Yanıma uzandığında sarıldım ve fısıldayarak konuştum.

- Keşke senin kadar korkusuz olabilsem.

- Korkusuz mu? Yanılıyorsun, bende korkuyorum.

- Güçlüsün. Hepimize güç veriyorsun.

- Sizde bana güç veriyorsunuz.

    Biraz daha sıkı sarıldım ve yanımda Ayla'nın olmasının rahatlığıyla uyumaya devam ettim.

OYUN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now