BÖLÜM 13

1.9K 158 7
                                    

    Ulaş odaya alındığında bir süre uyanmasını bekledik. Uyandıktan sonra ailesi yanına girdi ve bende orada bekledim.

    Birkaç dakika sonra annesi odadan çıktı ve
- Ulaş seni çağırıyor. dedi gülümseyerek.
- Beni mi? dedim şaşırarak. Ve annesinin arkasından odaya girdim.
- Geçmiş olsun, nasıl hissediyorsun diyerek yatağın yanındaki koltuğa oturdum.
-  İyiyim, sürekli yanımdaymışsın, dedi gülümseyerek. Sadece gülümsemekle yetindim. Bir süre ikimiz de hiç konuşmayınca annesi
- Biz çıkalım siz konuşun, dedi ve eşini dürttü. Odadan çıktıklarında
- Bizi korkuttun, dedim ve tebessüm ettim.
- Burada olduğum süre boyunca sinirini bozan hiçbir şey olmamıştır. Daha ne istiyorsun? dedi ve kahkaha attı. Kahkahası yarım kalırken yüzünü buruşturdu.
- Şu halime bak, gülemiyorum bile. dedi kendi vücuduna bakarken.
- İyi olacaksın, dedim ve telefonum çalmaya başladı.
- Kusura bakma, diyerek odadan çıktım ve aramayı cevaplandırdım.
- Efendim Ayla.
- Ulaş'ın yanında mısın?
- Evet.
- Durumu nasıl?
- Odasına aldılar. Az önce uyandı. İyileşecek.
- Bu çok iyi bir haber. Peki sen ne zaman geleceksin?
- Biraz daha burada kalmak istiyorum.
- Peki, kapatıyorum.
- Görüşürüz.

    Tekrar Ulaş'ın odasına girdiğimde uyuduğunu gördüm ve sessizce odadan çıktım. Yurda dönsem iyi olacaktı. Taksiye bindim ve düşüncelere daldım. Ne zamandır palyaçoyu görmemiştim. Bana not falan da bırakmamıştı. Bir şekilde bunun her şeyi daha kötü hale getireceğini düşünüyordum. Öylece gitmesi mantıklı değildi.Şoföre parayı ödeyip yurdun önüne geldiğimde Efe'nin kaldırıma oturmuş olduğunu gördüm.
- Burada ne yapıyorsun?
- Seni aradığımda yurdun yakınlarındaydım. Sen gelene kadar burada bekledim. Sen burada ne yapıyorsun?Hasta olduğunu söylemiştin.
- Şey, aslında...
- Ulaş'ın yanına gittin ve bunu benden gizledin. Neden? Bana söyleyebilirdin. Sana karşı anlayışlıydım. Onun için üzüldüğünü biliyorum. Ama seni en çok kıskandığım kişinin o olduğunu biliyorsun. Neden yalan söyledin?

- İşte bu yüzden Efe! Sorular sorup duruyorsun. Her defasında hemde. Benim sadece orada olmam lazım. Onun yanında olmalıyım...

- Neden " olmalısın"?
- Çünkü... Onun için üzülüyorum.
- Bu ona acımaktan farklı bir şey Melisa. Yoksa ondan hoşlanıyor musun?
- Ne? Hayır tabiki! Seni sevdiğimi biliyorsun.
- Bilmiyorum. Artık bilmiyorum.

    Bir şey söylememe fırsat vermeden arkasını dönüp gitti. Orada öylece beklerken ağlamaya başlamıştım bile.

   Bir araba kornasının sesiyle kendime geldim ve yurda doğru yürüdüm. Odaya girdim ve kızlar tarafından neden ağladığıma dair soru yağmuruna tutuldum.

- Efe ile tartıştık. Beni hastaneye giderken görmüş ve aradığında ona yalan söylemiştim. Bana Ulaş'tan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

- Sen... Ona söylemedin değil mi? Palyaçoyu? dedi Ayla korkuyla.

- Hayır. Hayır tabiki. Ona anlatamam.

- Biliyorum biliyorum. Bir şekilde onu ikna etmen gerek.

- Evet, dedim burnumu çekerek. Palyaço hayatıma girdiğinden beri her şey üst üste geliyordu.

- Onu arayacağım, dedim ve telefonu elime aldım. Çaldı çaldı ve çaldı. Açmıyordu. Hüzünle telefonu kapattım.

- Açmıyor, artık uyumak istiyorum. Okulda konuşacağım onunla, dedim yatağıma girerken.

***
  Sabah tuvalete girdim ve rutin işlerimi yaptıktan sonra formamı giydim. Saçımı at kuyruğu yaptım. Yüzüm solgundu, fakat yinede makyaj yapmak istemiyordum. Yemekhaneye gidip hızlıca kahvaltımızı ettik.

  Okula girdiğimde ilk işim Efe'yi aramak oldu. Ama hiçbir yerde bulamadım. Sanırım bilerek geç gelecekti. Her tartıştığımızda olduğu gibi.

    Zil çaldığında mecburen sınıfa çıktım. Tenefüste yanına gittim. Başını sıraya koymuştu. Omzunu dürttüm ve

- Selam, konuşabilir miyiz? dedim. Başını yavaşça kaldırıp omzunu silkerek
- Konuş, dedi.
- Efe bak, Ulaş'tan hoşlanmıyorum. Bunu sana kanıtlamak için...
- Ya da vazgeçtim. Konuşma. Dinlemek istemiyorum.
- Efe, bana haksızlık ediyorsun.
- Birazdan matematik sınavım var. Başka bir şeyle uğraşamam.
- Anladım, deyip sınıftan çıktım. Tuvalete gidip yüzümü yıkadım. Okulda olmak istemiyordum. Çantamı bile almadan okuldan çıktım ve nereye gideceğimi bilmeden yürüdüm. Ulaş'ın kaldığı hastaneye yakın olduğumu fark edince oraya gitmeye karar verdim.

- Selam, dedim yanındaki koltuğa otururken.
- Senin okulda olman gerekmiyor mu? dedi beni baştan aşağı süzüp.
- Gerekiyor, dedim ve omuz silktim. O da fazla üstelemedi.
- Nasılsın, yokluğumda okul nasıl gidiyor? Var mı olay falan, dedi sırıtarak.
- Hayır, haberim yok varsa bile, dedim gülümseyerek.
- Ne yani? Hazal ile Mert'in ayrıldığını duymadın mı? Flaş flaş flaş çocukluk aşkları bunca seneden sonra ayrıldı. Sebebini merak ediyorum açıkçası.
- Dedikoduları benden önce öğrendiğin belli.
- Ee herhalde kızım. Kaynaklarım var benim.
- Kesin Hazal Burak ile aldattı Mert'i. Çok yakınlardı. dedim gülümseyerek.
- Sanmam, onlar kanka bir kere. Bence Hazal Mert'in kıskançlıklarına dayanamadı.
- İmkansız, bunca zaman neden dayandı?
- Var mısın iddiaya? Neden ayrıldıkları mutlaka konuşulur.
- Nesine? dedim.
- Kaybeden yemek ısmarlayacak, dedi ve kahkaha attı.
- Anlaştık, dedim bende gülerken.

OYUN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now