BÖLÜM 25

1.6K 149 11
                                    


   Okul çıkışında yaptığımız alışveriş hepimize çok iyi gelmişti. Fakat yorgun bir şekilde yurda dönmüştük.

Yurtta gece geç saatlere kadar ders çalıştık. Yarın fizik sınavımız vardı. Uyumak için yatağıma doğru yöneldiğimde not buldum. Yine.

Canım sıkıldı. Hadi oyun oynayalım! 01.25

Kızlara notu gösterdiğimde hepimizin uykusu kaçmıştı. Saate baktım ve 01.15 olduğunu gördüm.
- Gitmemiz gerek, diye mırıldandım.

Yavaş adımlarla çamaşırhaneye gittik. Zaten palyaço da bizi bekliyordu. Adım seslerimizi duyunca sırıttı.

- Birazdan oynayacağımız oyun aranızı bozabilir kızlar. Şimdi ayrı ayrı her birinize soru soracağım. Diğerleriniz bizi duymayacak.
- Ne sorusu bu? dedim tedirgin bir şekilde.
-Kime zarar vermemi istersin? Bu soruyu her birinize soracağım ve  sizin yaptığınız oylama sayesinde karar vereceğim.
- Ne? Bize arkadaşlarımız arasında seçim mi yaptıracaksın? dedi Pelin sinirle.
- Nasıl bir zarar? dedi Ayla.
- Göreceksiniz. Şimdi... Favori oyuncum ile başlıyoruz. Melisa, benimle gel.

Kızların yüzüne tek tek baktım ve palyaçonun arkasından ilerledim. Kızların bizi duyamayacağı kadar uzaklaştıktan sonra fısıldayarak konuştu.

- Hangisini seçiyorsun?
- Ben seçemem, bu çok yanlış. Hepsi benim arkadaşım.
- Ya seçersin, ya da yapacaklarımı hepsine yaparım. Şimdi uğraştırma beni de seç!
- Ta-tamam. Seçiyorum...

***

Seçimimi yaptıktan sonra kızların yanına döndüm. Benden sonra Pelin'i çağırmıştı. Sırayla hepimizi çağırdıktan sonra o da yanımıza geldi.
- Seçimlerinizin sonuçlarını merak edenler? dedi coşkuyla. Bizden ses çıkmazken devam etti.
- Ama size söylemeyeceğim. " Bana bunu kim yaptırdı." diye düşünmekten deliye döneceksiniz. Ve kimse kimi seçtiğini söyleyemeyecek. Çünkü hepiniz korkaksınız. Vee... İşte... Seçimlerden payını alanlara ödülleri verelim! Pelin, Ayla ve Melisa. Üçünüz de seçildiniz. Şimdi şurada 3tane kovamız var. Senacık kovalara su doldur ve getir.

    Sena palyaçonun dediğini yaparken üçümüzde şaşkındık. Sena'yı kimse seçmemiş miydi?
- Kovaların önüne geçin. Suyun içinde ne kadar dayanabileceksiniz bakalım. Ha bu arada, başını ilk çıkarana ceza vereceğim. 

     Ürkerek kovaların önüne geçtik. Palyaçonun onayıyla nefesimizi tutup başımızı suya soktuk. Yaptığımız seçimleri düşünmekten şuan başımın suda olması umrumda bile değildi. Sanırım palyaço yine bizi birbirimize düşürmüştü.

     ...34...35...36...37...38...39...40...

   Palyaçonun saydığını duyuyordum ve artık zorlanmaya başlamıştım. Ayla ve Pelin'in de zorlandığını düşününce vicdan azabı çekmeye başladım. Zaten onların başına bu derdi ben açmıştım. Bir de onların yenilmesini mi bekleyecektim?

    Kafamı kaldırıp nefes almaya başladım. Palyaço kahkaha atarken Ayla ve Pelin de başlarını sudan çıkarmışlardı. Hepimiz nefesimizi düzene sokmaya çalışıyorduk. Göz ucuyla Sena'ya baktığımda gayet rahat görünüyordu.

- Küçüğüm, senin güçlü olduğunu sanardım. Bu cezayı sana verecek olmak beni üzdü, dedi yapmacık bir hüzünle. Bunun ne olduğunu biliyor musun küçüğüm?

- Ş...şok tabancası.
- Cezanın ne olduğunu anlamışsındır sanırım, deyip bana doğru yavaş adımlar attı. Tabancayı karnıma doğru yaklaştırdığında korkudan gözlerimi kapattım.

    Hiçbir şey olmamıştı. Tek gözümü açıp palyaçoya baktığımda silahı karnımın yakınında tutuyordu.

- Yapsana, dedim sabırsız bir şekilde. Ne olcaksa hemen olması daha iyiydi.

- Korkunu hissediyorum küçüğüm. Böylesi daha güzel, dedi sırıtarak. Çevik bir hareketle silahı tutup düğmesine bastım. Palyaçonun yüz ifadesi değişmişti. Silahın sebep olduğu acıyla çığlık atıyordum ki palyaço silahı çekti.

- Ne yaptığını sanıyorsun!?
- Kendi cezamı kendim veriyorum. Sen böyle olduğunda daha çok zevk almıyor muydun yoksa?
- Bana meydan okuma küçüğüm. Size neler yapabileceğimi biliyorsun. Beni kızdırmaman senin için iyi olur, deyip hızla silahı karnıma dayadı.

- İşte şimdi istediğim gibi oldu, dedi kahkaha atarak. Bende çığlık atmamak için dudağımı ısırıyordum.

    Palyaço silahı çektiğinde konuştu.
- Defolun!

    Kızlar bana acıyarak bakarken kendimi yürümeye zorladım.

    Odamıza çıktığımızda herkes sessizdi. Eminim şuan hepimizin merak ettiği şey aynıydı. " Beni kim seçti?"

    Yatağıma girip duvara doğru döndüm. Ağlama isteğimi daha fazla tutamazdım. Şanslıyım ki birkaç dakika sonra ışığı kapatmışlardı. Ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama uyuyakalmıştım.

***

   Sabah mucizevi bir şekilde alarmdan önce uyanmıştım. Gerçi gece boyunca uyuyamamıştım bile.

   Kalkıp okul için hazırlanmaya başladım. Tuvalete girdiğimde tişörtümü kaldırıp aynada karnıma baktım. Silahın değdiği yer kırmızı mor karışımı bir renk almıştı. Tekrar ağlamamak için tişörtü indirdim ve işlerimi hallettim.

   Kızlarda alarmın sesiyle ayaklandılar ve hazırlanmaya başladılar. Odamız o kadar sessizdi ki. Kimsenin sesi çıkmıyordu. Birbirimizle konuşmaya korkuyorduk.

    Okula geldiğimizde direk Ulaş'ı aramaya başladım. Artık düşünmek istemiyordum, kafamı dağıtmalıydım.

     Ulaş'ı gördüğümde kızlara bir şey söylemeden hızlı adımlarla Ulaş'a doğru ilerledim.

- Günaydın! dedi neşeli bir şekilde. Bende gülümseyerek cevap verdiğimde heyecanla bir şeyler anlatmaya başladı. Fakat bir süre sonra anlattıklarından kopmuştum.

- Harika değil mi?
- Ne? E... Evet harika.
- Sen beni dinlemiyor musun? deyip gülerek karnıma yumuşak bir yumruk attı. Ben acıyla inlediğimde şaşırdığı yüzünden belliydi.
- Sadece dokundum! dedi şaşkınlık içerisinde.
- Biliyorum, ben hassasımdır o yüzden.
- Hmm, bilmiyordum özür dilerim.
- Önemli değil, sen anlatmaya devam et.

    Biraz duraksadıktan sonra anlatmaya devam etti. Tüm dikkatimi ona vererek dinlemeye başladım.
       

OYUN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now