BÖLÜM 34

1.6K 172 14
                                    

Pelin'in Ağzından,

- Kızlar, Melisa neden hâlâ gelmedi?

- Gerçekten Pelin ya, bir baksak mı çamaşırhaneye? Kim bilir ne yaptı yine kıza pislik.

   Ayla'yı başımla onaylayıp kapıya doğru yöneldim. Onu kötü bir halde bulma korkusu gitgide içimde büyürken çamaşırhaneye gelmiştik.

- Ee burası boş. Nerede bunlar?

- Melisa? Neredesin?

- Kantine falan gitmiş olabilir mi sizce?

- Öğrenmenin tek bir yolu var.

    Kantin başta olmak üzere yurdu didik didik aramaya başladık. Ama hiçbir yerde yoktu.

***

   Kapı kolunun hareket etmesiyle geri geri sürünüp duvara sırtımı verdim. Korkudan köşeye sinmiştim. Normalde bu odaya kimsenin girmediğini biliyordum. Ve şimdi... Kapı yavaşça açılıyordu. Sanırım palyaço beni öldürmeye gelmişti.

- Melisa?
  
    Gözüme tutulan ışıktan dolayı göremesem de sesin sahibini anlayınca rahatlamıştım.

- Pelin? dedim bende ona karşılık.

- Ne yapıyorsun burada.

- Cezamı çekiyorum. Bugün burada uyuyacakmışım.

- Saçmalama. Olmaz öyle şey. Gitmiş zaten o. Nereden bilecek burada olduğunu. Kalk gidiyoruz.

- Olmaz Ayla. Bilir. O her şeyi biliyor. Üstelik buradan sabah olmadan çıkarsam ne yapacağını gayet net bir şekilde anlattı. Risk almak istemiyorum.

- Yastık falan ister misin peki?

Sena'nın sorusuyla Ayla ve Pelin ona sert bir şekilde baktılar.

- Ne? Risk almak istemiyorum diyor kız.

    Bakışmalarına son vermek için aceleyle konuştum.

- Yastık getirmeme bile izin vermedi. Bu gece böyle olacak artık. Hadi siz gidin. İyi geceler.

- Ciddisin yani?

- Maalesef.

    Kızların gözünde kısa bir an acıma hissi gördüğümde onlara sırtımı dönerek yatar pozisyona geçtim.  Birkaç saniye sonra kapının kapanma sesini duyduğumda kapıya doğru döndüm.Kapıya sırtımı dönerek uyuyakalmak istemiyordum. Sonuçta palyaçonun gelme ihtimali vardı ve tetikte olmalıydım.

***

   Saatler geçmiş, bir dakika bile uyumamıştım. Beynimde sürekli palyaçonun şarkısı yankılanıyordu.

Palyaço geldi... Oyun vakti... Şşt sessiz ol... Kimse bilmesin... Kimlere güveniyorsun..? Onlar seninle mi..? Palyaço geldi... Oyun vakti...

   Kime güveniyordum? Gerçekten güvendiğim sayılı kişi vardı. Ailem, Pelin,Sena,Ayla,Ulaş ve Efe. Anlaşılan palyaço onlardan şüphelenmemi istiyordu. Belki de içlerinden biri bana ihanet ediyordu.

" Saçmalama Melisa. Uykusuzluktan saçmalamaya başladın." diyerek iç sesimi susturdum. Ama bir yanım hâlâ şarkıyı kurcalamaya devam ediyordu.

***

   Küçücük pencereden görebildiğim kadarıyla gün ağarmaya başlamıştı. Ve ben en fazla bir saat uyumuş olabilirdim. Gece boyunca sürekli uyuyakalmıştım fakat gördüğüm kabuslar yüzünden uyanmış, geri uyumam ise saatler almıştı.

    Gördüğüm kabusların hepsinin şarkıyla ilgili olması beni hiç şaşırtmamıştı. Hatta rüyalarımdan birinde Pelin'in beni bıçakladığını bile görmüştüm.

***

    Birkaç saat sonra, ben tam tekrar uyuyacağım sırada palyaçonun içeri girmesiyle irkilerek ayağa kalktım.

- Küçüğüm, günaydın! İyi uyudun mu?  dedikten sonra rahatsız edici bir kahkaha attı.

- Evet, harikaydı,dedim neşeden yoksun bir ses tonuyla.

- Cezan sona erdiğine göre... Artık gidebilirsin.

    Cevap vermeden yanından geçip gittim. Odaya girdiğimde Ayla hemen oturur pozisyona geçti.

- Bütün gece seni düşünmekten uyuyamadım, dedi hüzünlü bir şekilde.

- Bende uyuyamadım, dediğimde yanıma gelip sarıldı. Pelin de kalkıp sarılmamıza katılırken

- Bende uyumadım, demeyi ihmal etmedi. Sarılmamız sona erdiğinde tuvalete yöneldim. Sanırım daha berbat görünmem mümkün değildi. Gözlerim çökmüş, morarmıştı. Tenim beyazlamıştı. Resmen zombi gibi görünüyordum. Aynaya işkence etmeyi bırakıp karşısından çekildim ve okul için hazırlanmaya başladım.

    Gözlerimin halini ne yaparsam yapayım düzeltemeyeceğimi bildiğim için makyaj yapmakla uğraşmadım. Servis beklemek için dışarı çıktığımızda palyaçonun şarkısını mırıldanıyordum.Sanki ünlü bir şarkıcının parçasıymışcasına aklıma kazınmıştı.

***

    Okula geldiğimde gözler üzerimdeydi. Aldırmamaya çalışıp sınıfa girdiğimde Ulaş'ın şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. Sıradan kalkıp koşar adım yanıma geldiğinde telaşlı bir şekilde konuştu.

- İyi misin?

- O kadar kötü görünüyorum değil mi?

-Bir şey mi oldu? O...

Dedikten sonra sesini alçaltıp tekrar konuştu.

- Palyaço bir şey mi yaptı sana?

- Polislere söylememin cezasını çektim.

- Ne cezası?

- Küçük, karanlık bir odada tek başıma bir gece geçirdim.

- Sadece sen mi? Neden diğerlerini cezalandırmadı?

- Polise söyleyen bendim çünkü. Boşver, daha kötülerini yaşamıştım, diyerek yerime oturdum. Ulaş da peşimden gelerek yanıma oturdu.

- Ne mırıldanıyorsun sen öyle?

- Şarkı. Aslında... Palyaçonun dün bana söylediği küçük bir bilmece gibi bir şey sanırım.

- Bir daha söyle bakalım.

-Palyaço geldi... Oyun vakti... Şşt sessiz ol... Kimse bilmesin... Kimlere güveniyorsun..? Onlar seninle mi..? Palyaço geldi... Oyun vakti...

- Ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?

- Pek sayılmaz. Palyaço sevdiklerimden şüphelenmemi istiyor ve bunu başardı da.

- Üzerime alınıyorum ama, diyerek çocuksu bir tavırla dudaklarını büzdüğünde gülümsedim.

- Biliyorsun ki senin palyaçoyu öğrendiğini kimse bilmiyor. Kızlar da dahil. Ve palyaçonun da öğrendiğini sanmıyorum. Aksi takdirde bana fazladan bir ceza verme fırsatını kaçırmazdı. Ve bu da... Kızlardan şüphelenmemi sağlıyor. Bunun için kendime her ne kadar kızsam da bütün gece düşündüm ve kendime engel olamıyorum. Ya... Palyaçoya yaptıklarımdan bahsediyorlarsa?

- Bilemiyorum... Böyle düşünmek için fazla erken bence. Birkaç gün daha gözlemlemeliyiz. Belki de palyaço biliyordur. Bunu anlamadan arkadaşlarını suçlamak istemem. Hem, sen de yorgunsun ve paranoyaklaşıyor olabilirsin. Biraz dinlenmeye çalış. Tamam mı?

    Ulaş'ı onayladıktan sonra başımı sıraya koydum ve uzun, derin bir uykuya kucak açtım.

    Arkadaşlar finale yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Oylarınızı eksik etmeyin :)

OYUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin