BÖLÜM 17

1.8K 148 13
                                    

- Haydi bakalım kızlar, uyanın. Karakola gideceğiz, dedim coşkulu bir şekilde. Hızlıca hazırlanmaya başladık. Çok heyecanlıydım. Artık palyaçonun dediklerini yapmak zorunda değildim.

    Karakolun önüne geldik ve heyecanla içeri girdik. Daha önce palyaçoyu anlattığım polis memurunu görünce koşarak yanına gittim. Kızlar peşimden gelirken anlatmaya başladım. ( Medyada polis var.)
- Merhaba, belki beni hatırlarsınız daha önce de gelmiştim. Palyaço kostümlü birini ihbar etmek için. dedim nefes almadan konuşurken.

- Ayrıntı verebilir misiniz?

- Bana zorla kötü şeyler yaptıran ve beni öldürmekle tehdit eden birinden bahsetmiştim size.
-Evet evet, hatırladım. Kanıt bulabildin mi?
- Evet, buldum. İşte video çekmiştim. dedim telefondan videoyu ararken. Bütün dosyalara ve silinenlere de baktım ama yoktu.
- Nerede bu video, kızlar sizin telefondan mı çekmiştik yoksa? dedim videoyu bulamadığım için endişelenirken.
- Hayır, senden çekmiştik. Ver bakayım şunu,diyerek telefonu elimden aldı Ayla. Birkaç dakika videoyu aradıktan sonra
- Gitmiş. Video yok, dedi gözlerimin içine bakarken.
- Nasıl olur? Daha dün çekmiştik. dedi Pelin inanamayarak. Sena da telefonu alıp videoyu bulmaya çalışırken polis memuru,
- Anlaşılan yine kanıt yok. Kızlar size inanmak istiyorum ama bana palyaçonun gerçek olduğunu ispatlayamazsanız size yardım edemem. Yurdu arasak bile yine aynı şekilde saklanacağından eminim. Gerçek bir kanıt getirmelisiniz.
- Anlıyorum, size kanıt getireceğiz, dedi Ayla kendisini toplayarak. Polise iyi günler diledikten sonra karakoldan çıktı. Üçümüzde sesimizi çıkarmadan arkasından gittik. Düşüncelerimde boğulurken yurda geldik.

- Videoyu palyaço silmiş olmalı. Ona bir açıklama borçluyum, dedim odadan içeri girerken. Hepimizin yüzünden düşen bin parçaydı.

- Bu kadar kolay kurtulamayacağımızı bilmeliydik, filmlerde de kolay kurtulamıyorlar, dedi Sena kendini yatağına atarken.

     Söylenecek bir şey yoktu. Biz de susmaktan başka bir şey yapmadık. Elimizdeki tek seçenek beklemekti. Palyaçonun beni çağırmasını bekleyecektim.

***
   Ertesi gün okuldan geldiğimizde kapının altından gönderilmiş bir not bulduk. Palyaço beni çağırıyordu. Yutkundum ve saate baktım. Birkaç saat sonra gitmem gerekiyordu. Korku vücudumu ele geçirdiğinde kızlar da ona ne söylemem gerektiğini anlatıyorlardı.

   Formamı çıkardım ve üzerime rahat bir şeyler giydim. İçimden dualar ederek çamaşırhaneye gittim.

    Çamaşırhanede palyaçodan başka kimse yoktu. Yanına doğru ilerledim. Kısa bir süre sessizlik olunca burada olduğumu farketmediğini sanarak,
- Geldim, dedim.
- Biliyorum küçüğüm. Sana yapacaklarımı düşünüyordum. Malum, beni aptal yerine koydun.
- Yani videoyu sen sildin.
-Bana yalan söyleyemezsin küçüğüm, söylersen anlarım! Beni salak mı sandınız, o iğrenç arkadaşlarının oyunu öğrendiğini ilk günden beri biliyordum! Senin itiraf etmeni bekledim, deyip kahkaha attı.
- Sana bir şans verdim söylemen için. Şansını kaybettin, yapacaklarımı sonuna kadar hakediyorsun!

    Yine ağlamaya başlağımda palyaço konuştu.

- Ağlama, düşünmemi engelliyorsun!

   Yerimde irkildim ve geri geri adımlar attım. Çevik bir hareketle kolumu yakaladı ve sıkmaya başladı. Korkudan titremeye başladığımda konuştu.
- Şimdi.... O arkadaşlarını buraya çağırıyorsun ve oyun oynuyoruz. Hep birlikte, dedi ve kahkaha atmaya başladı. Sesi hırıltılı çıkıyordu.
Başını hızla sağa sola sallayarak şarkı söylüyordu.
- Küçük Ayla oynayacak... Belki de kazanacak... Küçük Sena çok korkak... O kesin kazanamayacak... Bakalım Pelincik ne yapacak...

Kolumu çekmeye çalıştığımda bıraktı ve "git" dedi. Onları oyuna dahil edecekti. Her şeyi mahvetmiştim.
- Git ve çağır onları. Eğer ben gelirsem sizin için iyi olmaz küçüğüm. Yoksa ölmek mi istiyorsun? Ha?
- Lütfen onları oyuna dahil etme. Sana yalvarırım. Hem ben... Ben oynuyorum ya zaten. Başkasına gerek yok, dedim hıçkırarak ağlarken.
- Git ve getir onları dedim sana! dedi ve eliyle başına vurarak Git! Git! Git! diyerek bağırdı. Kontrolden çıktığını anlamıştım. Gitmekten başka çarem yoktu.

Odaya girdiğimde hıçkırıklarım daha da artmıştı. Kızlar endişeli gözlerle bana bakıyorlardı. Ayla "ne oldu" der gibi başını salladı.
- Sizi çağırıyor, diye fısıldadım üzüntüyle.
- Ciddi olamazsın, gelmek istemiyorum. dedi Pelin sinirle.
- Özür dilerim kızlar. Size anlatmamalıydım. Çok üzgünüm, dedim hıçkırıklarımın arasından.
- Hayır Melisa. Özür dileme. Anlatmanı istedik. Şuan sakin olmalı ve onun yanına gitmeliyiz. Her şey yoluna girecek, güvenin bana. dedi Ayla sakinliğini koruyarak. Birkaç dakikanın sonunda biz de sakinleşmiştik ve çamaşırhaneye gittik.
- Gelmeyeceğinizi düşünmüştüm kızlar. Beni şaşırttınız.
- Geldik işte, ne istiyorsun söyle, dedi Ayla korktuğunu belli etmemeye çalışarak. Pelin kulağıma yaklaşarak " çok garip bakıyor" dedi ve benim cevaplamama fırsat vermeden palyaço konuştu.
- Ah Melisa, onlara kör olduğumu söylemedin mi? Görmüyorum ama harika duyan kulaklara sahibim, dedi sırıtarak. Pelin'in ürperdiğini hissedince destek vermek için kolunu sıktım. O sırada bir grup kızın konuşması duyuldu ve hepimiz seslerin geldiği yöne baktık. 10.sınıflardan bir grup kız çamaşırhaneye girmişti. Hızla başımı palyaçonun olduğu tarafa çevirdim ama yoktu. " Nereye gitti?" diye sordum kızlara ama hiçbiri görmemişlerdi.
- Bizi çağırmıştı ve geldik. Dediğini yaptığımıza göre şimdi gidebiliriz. dedi Ayla kızların gelmesinden hoşnut bir şekilde. Palyaçonun bizi duyduğunu biliyordum.
- Evet gidebiliriz, dedim ve Pelin'in koluna girerek yürümeye başladım. En azından bugün kurtulmuştuk.

OYUN (TAMAMLANDI)On viuen les histories. Descobreix ara