59 dakika "ihanet" - 23 / dönüş

62 11 0
                                    

"Abla hayırdır?" dedi genç, sessizliğini daha fazla koruyamayarak. "Sizin bir sorun var gibi?"

"Sorma!" dedi Neriman iç geçirerek. Bu kez anlatamayacağı kadar uzundu hikayesi. Üstelik acelesi varken şoförlerle konuşmak aracın hızını yavaşlatıyor gibi gelirdi çok zaman. Vakti olsa anlatır mıydı bilinmez tabii son beş gündür yaşadıklarını. Eskişehir'de bıraktığı adamları, karanlıkta geçen saatlerini... Şimdi hepsinden çok daha fazla önemli bir şey vardı üstelik: Cahit'e ulaşmak!

Karşısına çıkıp "Gitme!" demek ve kurulan o hain tuzağa engel olmak... Adı gibi biliyordu Neriman Cahit'in inatla bu işin üzerine gideceğini, oysa kendisini kaçıran adamların da onu yaşatmayacağını. Gerçi ikisini de yaşatmazlardı ama Neriman kaçmayı başarmıştı bir kere. Bunun için Cahit'i görmeden rahat etmeyecekti içi. Sevinçten çok tuhaf bir suçluluk hissediyordu kaçıp kurtulduğu için...

Şimdiye kadar defalarca araması gerekirdi belki Cahit'i ama telefonlarının dinlenme ihtimali bağlıyordu ellerini. Yerini açık etmesi ona zarar verebilirdi. Geç olmadan ulaşmalıydı Cahit'e, düşmanından önce...

Daha karşısındakinin kim olduğunu bilmiyordu bile Neriman. Cahit'le alıp veremediği neydi? Neredeydi? Aklındaki yanıtsız sorular iyice dayanılmaz yapıyordu yolu. "Bak!" dedi sonra gence, "İyi birisine benziyorsun sen, adın neydi?"

"Yunus!" dedi çocuk gülümseyerek. "Bak Yunus!" dedi Neriman, "Uzun uzun anlatmayı isterdim ama sohbetle geçecek bir konu değil benimki! Hayat memat meselesi dediklerinden!"

"Orası kesin!" dedi Yunus güven veren bir sesle, "Şirkette mail kovalayan karılardan olmadığın belli!"

"Anlamadım?" dedi Neriman, normal bir zaman olsa gülmeyi çok isteyen bir sesle. Af diledi Yunus hemen saygısızlık etmeyi istemediğini belirterek. "İşim çok acil diyen plaza kızları biniyor bazen; sanırsın dünyayı kurtaracaklar, hayat bir onların şirketinin etrafında dönüyor! Senin konun her neyse gözlerinin feri gitmiş Abla, umarım yetişiriz zamanında!"

"Eksik olma!" dedi Neriman gülümseyerek, son günlerde duyduğu en ince sözlerdi gencin atarlı da olsa ağzından dökülen kelimeler. "Baksana!" dedi sonra, "Benim birkaç işim daha olsa yardımcı olur musun bugün bana?"

"Ne demek Abla?" dedi genç, "Sen yeter ki iste! Patrona çalışmıyorum zaten ben, saatletim free, plaka pederin bizim!"

"Harika!" dedi Neriman, Yıldız Yokuşu'nun sonlarına gelmişlerdi bu sırada. Önlerindeki dolmuşu aşıp sağa doğru kıvrıldı Yunus hızını artırarak. Akaretler'in ağzındaki otele gelince "Burada duralım!" dedi Neriman, "Önce borcumu getireceğim!"

"Abla sen işini yoluna koy önce!" dedi çocuk günümüz şoförlerinden hiç beklenmeyecek bir toklukla, "Yerin yurdun belli, kaçacak değilsin ya! Bak bu da kartım, altta numaram yazar, lazım olunca ararsın!"

Teşekkür edip indi Neriman araçtan, karşı kibarlık yapamayacak kadar kısıtlıydı aslında vakti. Önünde oyalanan iş adamını hafif bir omuzla geçerek içeriye girdi aceleyle.

"Buyrun!" dedi resepsiyonist, "Cahit Bey'e bakmıştım!" dedi Neriman, burada olmasını dileyen gözlerle. "Misafirimiz mi?" dedi bankonun gerisinde duran kız aynı anda önündeki ekrana doğru gözlerini kaçırarak...

59 dakika "ihanet"Where stories live. Discover now