59 dakika "ihanet" - 22 / yol

65 11 0
                                    

6 numaralı vagondan içeriye girdi Neriman. Biletinde öyle yazıyormuş gibi kendinden emin bir havayla. Sağa döndü, valizini yerleştiren yolcuları geçip otomatik kapının önüne geldi. Buraya kadar her şey olağandı. Oturma alanına geçti. Boş kalacağını umduğu bir koltuk aradı gözünün ucuyla.

Birer ikişer yerleşmeye başlamıştı yolcular. Orta bölümde uykulu gözlerle bakan keyifsiz bir aile, uca yakın bölümde tipleri öğrenciden çok yeni kurulmuş bir rock grubuna benzeyen birkaç genç ve en başta daha şimdiden koyu bir sohbete dalmış iki teyze... Gözüne kestirdiği ilk koltuğa oturdu Neriman, huzursuzdu. İstanbul'a dönmekle garda beklemek arasında kalıyordu aklı. Cahit'in yolun hangi evresinde olduğunu bilmiyordu, en son "Seninki oltaya gelmiş!" demişti iri kıyımlı adam, Neriman'ın kafa darbesini tatmadan... Pekâlâ kaçtığı ortaya çıkınca da patronlarının planı değişebilirdi. Şimdiye çoktan ayılıp aramış olmalıydılar onu. Bunun için dönmek daha güvenliydi sanki. "Mesajım umarım Cahit'e ulaşır!" dedi içinden...

"Pardon!" dedi bu sırada yanına gelen solgun yüzlü kumral kız Neriman'a. "Bu koltuk benim!"

"Karıştırmışım!" dedi Neriman özür dileyerek, biletini çıkarması gerekmeden idare etti kızı. Sonra yol boyunca telefonundan türküler dinleyen bir amcanın yanına düştü bu kez. İstanbul'a kadar başka bir sorun yaşamadı ama. Bir ara uzun uzun Şükran'ı düşündü hasretle. Ne yapardı, nasıldı?.. Oldukça akıllı bir hayvandı Şükran. Susayınca musluğu açar içebilirdi suyunu, aynı şekilde mama paketlerini delip beslenmeyi de becerirdi ama küsüp acı acı hesap soracağı kesindi Neriman'a yokluğu için... Tatlı tatlı gülümsedi Neriman, Şükran'ın komik hallerini hatırladıkça, fazlasıyla özlemişti kızını...

Trenden indiğinde derin bir nefes aldı Neriman. Yol arkadaşının ikram ettiği kuru kayısı ve fındıklar hayatını kurtarmıştı kısmen. Saate bakıp hızlı bir plan yaptı o an. Alanda bekleyen taksilerden birine binecek Cahit'in evine gidecekti vakit kaybetmeden. "Ne tarafa?" dedi kahya, gelecek olan taksiyi ona göre belirleyecekmiş gibi. "Çiftehavuzlar!" dedi Neriman; gençten şoförlü, doblo bir araç yanaştı ardından önüne. "İyi günler!" dedi Neriman, "Üzerimde hiç nakit yok, anca gittiğimiz yerde verebileceğim!"

"Canın sağ olsun Abla!" dedi çocuk, "Ne tarafa?"

"Çiftehavuzlar!" dedi Neriman bir kez daha, "Yalnız biraz acele!"

Bu kez yanıt vermeden hafifçe başını salladı çocuk, ilk bir iki sapaktan sonra hafiflemişti trafik, kuralları ihlal etmeyecek en yüksek hızla geldiler Çiftehavuzlar'a. "Bekle biraz geleceğim!" dedi Neriman. Çocuk caddedeki pastanenin önüne doğru çekti aracını Neriman'ın bahçeden içeriye girmesini izlemeden...

Eski bir apartmanda oturuyordu Cahit, üç dört katlı, henüz yenilenme projesinin uğramadığı yerlerden. Binanın kapısında apartman görevlisiyle karşılaştı Neriman, "Kime bakmıştınız?" dedi adam bekçiden çok haber peşinde koşan bir muhabir havasıyla. "Cahit Bey'e gelmiştim!" dedi Neriman, adamı aşmak için sağına yönelerek, "Cahit Bey'ler evde yok!" dedi adam, "Servis için iki kere çıktım ama kapıyı açan olmadı, spor otosunu da almış garajdan..."

"Teşekkürler!" dedi Neriman, "Bu kadar açıklama yeterli!" diyen bir bakışla, aynı anda "Umarım her gelene bu kadar detay vermiyordur!" diye geçirdi içinden.

Dışarı çıktığında çocuk aşağıya inmiş arabasının camlarını siliyordu. "Ne oldu Abla, aradığını bulamadın galiba?" dedi izanlı bir tonla.

"Öyle!" dedi Neriman, "Eğer bana hâlâ güveniyorsan karşıya geçer miyiz bir de?"

"Lafı olmaz Abla!" dedi çocuk, "İşimiz bu bizim!"

Neriman arabaya binerken bir açıklama yapması gerektiğini düşünüp söze girdi çocuk: "Bakma sen, ticari yazıyor plakamızda ama insanlık ölmedi, seni güvenle gideceğin yere ulaştıralım evvela! Aklında kötü fikir olmadığı kesin!"

"Yaşa!" dedi Neriman, "Akaretler'e sür o zaman!"       

59 dakika "ihanet"Where stories live. Discover now