59 dakika "ihanet" - 17 / yön

71 13 0
                                    

Cahit  Merva'ya itiraz edemedi. Genç kadın haklıydı çıkışında. Cahit mecbur kalmasa aramazdı bile Merva'yı.

Aracına bindi, sevdiği klasik müziklerden birini açtı. Hareketsizce dinledi bir süre. Yorulmuştu çok. Kalbi her zamankinden farklı çarpıyordu. Gözlerini kurulayıp yola çıktı. Şerit elverdikçe dans eder gibi sürüyordu arabasını. Köprü yolunda ufak bir köpek çıktı karşısına. Taba renkli, yer yer koyu kahverengi lekeleri olan. Renk detaylarını sonradan gördü tabii Cahit, önce direksiyonunu kırdı, aynı anda da frene basarak. Birkaç saniye bakıştılar köpekle, çarpmamıştı, sonra hızla geldiği çalılık alana doğru koştu köpek. Kim bilir onun gibi daha onlarcası vardı orada. Ne yer, ne içerler belli değil. Otoyol kenarında başlı başına bir yaşam mücadelesi. "Söz sana!" dedi Cahit ardından, saniyeler öncesindeki bir anı gibi kalan sevimli köpeğe, "Şu işleri yoluna koyunca sizinle de ilgileneceğim!"

Gerçi sayısız dernek vardı sokak hayvanlarıyla ilgilenen ama barınakların haberlere çıkan içler acısı hallerini, hayvanlara düşman hunhar belediyelerin görüntülerini düşününce "Yok!" dedi Cahit, "Biz bireyler de bir şeyler yapmalıyız! Öyle kapının önüne iki kap su koymakla olmaz bu iş!"

Şeniz'i hatırladı sonra Cahit. Daha fazla bekletmeden aradı kızını.

"Neredesin?" dedi Şeniz telaşlı bir sesle. "Geliyorum!" dedi Cahit, "Merak etme!" 

Yola yeniden çıkmıştı bu sırada, hoparlörden konuşuyorlardı Şeniz'le...

"Haberleri gördün mü?" dedi Şeniz ilgiyle, "Biliyorum!" dedi Cahit, sıkkın bir sesle. "Erhan... İnternete düştü demek?"

"Baba..." dedi Şeniz, vereceği haberi nasıl söyleyeceğini bilemeyen bir çekinceyle; "Toronto'da bir Türk ailesi... Katledilmiş! Flash Haber veriyor tüm kanallar!"

Bu sırada mavi zarftan çıkan hattın takılı olduğu telefonu çaldı Cahit'in. Cahit hızla yanıt verdi. "Hiç değişmemişsin Cahit!" dedi kadın, alaycı ama öfkeli bir sesle. "Hep birilerini göreve koştur ama kendin hiç zahmet etme!"

"Ne istiyorsun?" dedi Cahit, korkmadığını gösteren bir sesle.

"Kaybolan yıllarımı!" dedi kadın. "Anlamadım?" dedi Cahit.

"Bak!" dedi kadın, "Seni bir dertten daha kurtardım. Pakdeniz Ailesi biricik kızlarına kavuştu az önce! Böylelikle onlara ulaşmak için daha fazla debelenmeyeceksin sen de! Ama itiraf et güzel yordum!"

"Kimsin?" dedi Cahit, yanıtını alamayacağını bile bile.

"Bunu üçüncü soruşun!" dedi kadın, eskisinden daha sinirli bir sesle. Cahit yatıştırmaya çalıştı sinirini. Kadının tek bir kelimeden bile rahatsız olursa Neriman'a acımayacağını biliyordu çünkü. Aynı anda birden fazla yerde faal olabildiğine göre sağlam bir de ekibi olmalıydı.

"Neyse!" dedi kadın, "Sadede geliyorum: Benim hesabım senle! Bu yüzden aramıza koyabileceğin herkesi temizledim. İkisi hariç! Ve ne acı ki hepsini de bana sen gösterdin..."

"Aile?" dedi Cahit, olaylar arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışan bir dikkatle. "Yazık oldu!" dedi kadın gülerek, "Her şeyden habersiz göçtüler!"

"Neriman nasıl?" dedi Cahit, "Fazla inatçı!" dedi kadın. "Aileden önce onu sormanı beklerdim. Bir de kızını..."

"Kızımdan uzak dur!" dedi Cahit, "Şeniz olmaz!" Tüm kontrolünü yitirmiş, yalvaran bir çaresizlik vardı sesinde.

"Ben de onu diyordum!" dedi kadın gülerek, "Kızını bağışlıyorum. Ama artık Neriman'ı kurtarmak için bizzat harekete geçsen iyi edersin! Bir sonraki görüşmemiz bu kadar uzun olmayacak!"

"Tamam!" dedi Cahit, titreyen sesine engel olamayarak. "Ne yapmalıyım?"

"Apartmana girerken posta kutuna iyi bak!" dedi kadın.

"Yeter!" diye bağırdı bu sırada Neriman yanında duran adamlara. "Daha ne kadar kalacağım burada?"

59 dakika "ihanet"Where stories live. Discover now