59 dakika "ihanet" - 16 / görüşme

78 12 0
                                    

"Neler oluyor Cahit Bey?" dedi Bekri Kahraman, "Bülent Bey'in hatrı olmasa böyle konuşmam!" diyen bir tonla. "Son günlerde her olayın altından siz çıkar oldunuz! Şoförünüz katledildi, 5 masum genç havaya uçtu, İzmir'den Reyhan İnce ve Erhan Sekür haberleri geldi... Hepsi sizinle bağlantılı!"

"Erhan Sekür kaza yaptı!" dedi Cahit, söze bir yerden girmek için duraksayarak.

"Laf!" dedi Bekri Kahraman acı acı gülümseyerek, "Fren kabloları kesilmiş! Şoförünüz için de hasımları vardı demişsiniz nöbetçi ekibe! Nedir gayeniz?"

"Açıkçası bilemedim!" dedi Cahit, konuyu dağıtmak umuduyla; "Kim benim şoförümü benimle hesaplaşmak için öldürsün ki?"

"Güzel söylediniz!" dedi Bekri Kahraman, atik bir saptamayla; "Bir hesaplaşma! Görülen o ki birisi veya birileri eski yeni gözetmeden sizin ekibi ortadan kaldırıyor! Bu bir rant savaşı olabilir mi?"

Bir an son günlerde yaşadıklarını düşünüp yılmış hissetti Cahit kendisini; "Bakın!" dedi Bekri Kahraman'ı ikna etmek isteyen bir sakinlikle iç geçirerek; "Bizim işte öyle ekipler arası hesaplaşmalar filan olmaz. Son 4 gündür yaşadığım olaylar bile fazla bana!"

"Peki bu kişinin kim olabileceğine dair bir fikriniz var mı?" dedi Bekri Kahraman, bu kez oldukça dostça.

"O gün de söylediğim gibi Pakdeniz Ailesi'nin bir bireyi olduğunu düşünüyorum!" dedi Cahit kendinden emin bir duruşla.

"İsim?" dedi Bekri Kahraman, Cahit'in gözlerine bakarak.

"İnanın henüz net bir fikrim yok!" dedi Cahit, olsa söyler miydi bilinmez bir ifadesizlikle.

Bekri Kahraman gözünden kaçırmadı bu bakışı, asıl otoritenin kim olduğunu hatırlatmak isteyen bir üslupla söze girdi:

"Cahit Bey! Bu işe ne kadar sevdalı olduğunuzu ikimiz de biliyoruz, şimdi faili kendiniz bulma hırsını bir kenara bırakın da sokaklar rahat bir nefes alsın! Bilmem gereken başka bir detay var mı? Örneğin bir tehdit unsuru?"

"Yok!" dedi Cahit bir kez daha. "Neriman ellerinde!" diyemedi o an içinden bağırsa da. Diyemezdi, bu ikisinin de sonu olurdu o zaman. Derin bir nefes aldı masadaki sigara tabakasına bakarak.

"Sigara kullanıyor muydunuz?" dedi Bekri Kahraman aynı zamanda bir ev sahibi olduğunu anımsayarak. "Ara sıra!" diye karşılık verdi Cahit. Bu kez başarmıştı Bekri Kahraman'ın dikkatini dağıtmayı. "Bir de ölen tanığımız var!" dedi sonra, yeterince süren bu sevimsiz görüşmenin biraz daha uzamasını göze alarak. Nasıl olsa bir iki saate keşfedilecekti o da.

"Sizi dinliyorum!" dedi Bekri Kahraman. Ardından Cahit'in yazılı ifadesine de başvurulmak üzere görevli ekiplere sevkini sağladı. Bir daha görüşmemek dileğiyle el sıkıştılar ayrılırken.

Binadan çıkarken telefonuna baktı Cahit. 9 cevapsız çağrısı vardı. 2'si Şeniz, 7'si Merva'dan. Normalde ilk kızını arardı Cahit ama bu kez durum farklıydı. Aramaya Merva ile başladı. Sesi titriyordu genç kadının:

"Cahit Bey!" derken ağlamaya başladı. "Cahit Bey! Çok kötü bir şey oldu, çok kötü!"

"Sakin ol!" dedi Cahit, aynı anda olasılıkları düşünerek. "İyi misin?"

"Bilmiyorum!" dedi Merva. "Ben eve gelmiştim. Kapı açıktı. Sonra onu gördüm..."

"Kimi?" dedi Cahit, bir şeyin de yolunda gitmesini dileyerek.

"Yardımcım!" dedi Merva ağlamasının hızı artarak, "Rasiha! Yerde yatıyordu, ölmüş! Ateşli bir silahla vurulmuş belli ki!"

"Polisi aradın mı?" dedi Cahit.

"Hayır!" dedi Merva çığlık atar gibi katılarak. "Düşünsenize bu ben olabilirdim! Nasıl bir bela var peşinizde Cahit Bey? Önce gönderdiğiniz adres, sonra Rasiha! Reyhan da bu yüzden öldü değil mi? Bana, bana yalan söylediniz..."

Sözlerinin arkası kesilmeden konuşuyordu genç kadın, hıçkırarak.

"Merva!" dedi Cahit bir kez daha, "Sakin olur musun? Neriman ellerinde, sana bir zarar verebileceklerini düşünmedim. Yardımcın için üzgünüm. Ancak bundan sonra güvende olmalısın. Sanırım onu sen zannetmişler. Öte yandan İstanbul polisi konuya hakim. Gerekli bilgileri kendilerine verdim. Sen de rahatlıkla polisi arayabilirsin. Yalnız lütfen Neriman'dan bahsetme! Sakın!"

"Sizi anlıyorum!" dedi Merva kekeleyerek. "Neriman Hanım'ın başı belada. Polisin bunu bilmesi ise hepinizi tehlikeye atar!"

"Kesinlikle!" dedi Cahit. "Dilersen sen de bir an önce İstanbul'a gelip..."

"Pardon?" dedi genç kadın, Cahit'in sözlerini doğru anlayıp anlamadığını sorgulayarak. "Onca zaman sonra beni ekibe geri çağırıyorsunuz, hayatım tehlikeye giriyor, ekip arkadaşım bu sebeple ölmüş haber bile vermiyorsunuz ve ben... Ben üzgünüm Cahit Bey, affınızı dilerim..."
  

59 dakika "ihanet"Where stories live. Discover now