59 dakika "ihanet" - 09 / ekip

82 12 0
                                    

Anlaşılan üçüncü bir bekçisi daha olacaktı Neriman'ın alt etmesi gereken... Başının arkasında acı bir yanma hissetti sonra.

Bu sırada Cahit çoktan eve gelmiş, olanları Şeniz'e anlatmıştı. "Haber internete düşer düşmez aklımı yitireceğim sandım!" dedi Şeniz babasına. "Şimdi ne olacak peki?"

"Sağlam bir plan yapmalıyım!" dedi Cahit. Tüm olanlara rağmen güçlü görünmeye çalışıyordu. "Bir de yardımcı olacak bir ekip..."

"Ben varım!" dedi Şeniz hiç düşünmeden. "Yok Küçük Hanım!" dedi Cahit. "Sen korumam gerekenler arasında birinci sıradasın! Hatta bir süre işe gitmemen bile gerekebilir. Unutmadan Burcu Hanım'ı arayıp sana şehir dışında bir eğitim ayarlayalım."

İtiraz etmedi Şeniz. Korktuğundan değil, babasının yanında olmayı tercih ettiğinden. Elbet zamanı geldiğinde yardım edeceğini de biliyordu, sözü uzatmasının gereksiz olacağını da... "Odama geçiyorum ben o zaman!" dedi. "İhtiyaç duyarsan seslen!" diye de ekledi, babasına sarılıp sol yanağından öperken.

Bu sırada mavi zarftan çıkan kartın takılı olduğu telefonu çaldı Cahit'in. "Alo!" dedi karşısındaki ses. Bu sesi ilk defa duyuyordu Cahit. Türkçesi hafif bozuk bir erkek sesiydi. Belki şiveli. "Dinle!" dedi Cahit'e. "Seni birisiyle görüştüreceğim!"

Şeniz meraklı bir bakış attı babasının yüzüne. Neler konuşulduğunu anlayabilmek için oyalanmaya başladı odada.

"Alo?" dedi bu sırada Neriman. Olabildiğince güçlü geliyordu onun da sesi. "Cahit?"

"Neriman, iyi misin?" dedi Cahit, "Kurtaracağım seni! Sakın..."

"Korkma!" diyemeden geri aldı telefonu adam Neriman'ın elinden, aradaki seslerden anladı bunu Cahit. "Bu sana ciddiyetimizi anlaman için küçük bir uyarıydı!" dedi adam Cahit'e, "Polisi aramışsın patron buna hiç sevinmedi!"

Sabaha kadar uyku tutmadı Cahit'i, aklına gelen her anıda kendisine biraz daha kızdı. Duyguları mantığını kullanmasına engel oluyor, onu yoruyordu. Hem de en çok güçlü olması gereken dönemde.

Hava aydınlanırken çıkıp caddedeki fırından birkaç taze poğaça aldı. Neriman'ın sesi kulağından gitmiyordu, bir de lafını tamamlayamadan araya giren şiveli adamın son söyledikleri.

Yorgun, korkmuş, endişeli... Bunlardan hiçbiri değildi Neriman'ın sesi. "Ben burada iyiyim!" diyordu Cahit'e, "Beni kurtaracağını bildiğim için rahatım!" Huzur dolu, güçlü... "İşte benim Neriman'ım!" dedi Cahit kendi kendine. Tıpkı gece boyunca sık sık söylediği gibi.

Eve geldiğinde Şeniz daha uyanmamıştı. Cahit hem bir an önce işe koyulmak için acele ediyor hem de hâlâ geldikleri bu duruma inanamıyordu.

Yanına dolaptan portakal suyu alıp masasına oturdu. Eskiden kalma gazete kupürleri vardı önünde, İdil Pakdeniz vakasını anlatan. Bir de internetten bulduğu yeni bilgiler ile yine eskiden kalmış dosyalar...

Zamanında faili meçhul olunca Cahit'in eli gidip yakamamıştı dosyaları, yoksa hiçbir işin kaydı bu kadar uzun süre durmazdı.

Akrabalarını inceledi Cahit İdil Pakdeniz'in, o zamanlar yirmilerinde olan ablası bugün otuzlarında olmalıydı. Ulaşabildiği sosyal medya hesaplarını inceledi sonra. Aynı isimde 7 kişi vardı. Beşinin profili kilitli. Diğer ikisinin de biri Siirt'te, diğeri Antalya'da oturuyor görünüyordu. Üstelik bulduğu profil resimleri de pek umut verecek türden değildi. Kimi fazla yaşlı, kimi fazla küçük, kimi ise kedi... Durum diğer aile bireyleri için de değişmedi. "Bu böyle olmayacak!" dedi Cahit kendi kendine, "Bir an önce ekibimi toparlamalıyım!"

59 dakika "ihanet"Where stories live. Discover now